ÖYLE GEÇTİ BİR “ZAMAN Kİ!”–Köyden İndik Şehire...
15 Agustos 2023 15:36:33
17 Mayıs 1950. Günlerden Pazar. Köyden şehre indiğimiz tarih. Bu usumdan çıkmaz hiçbir zaman. Hala kızlarımızın sözü de var (1947). “Dayımızın oğlu, şehirli gibi köylü çocuğu”demişler.. Artık şehirli de olmuştuk o gün... Evimizin çatısına anten taktık o gün. Wega marka, bataryalı radyomuzu da koyduk oturma odamıza. Akşam saati ve yurttan sesler; bir de radyo çocuk saatini dinliyorum. Akşamları İstanbul radyosu da çıkıyor, arada bir Kıbrıs Türk Radyosu da karışıyor yayına, özcesi Kıbrıs’la yatar kalkar olmuştuk bu güne değin…
***
14 Mayıs 1950’de genel seçimler yapıldı. Çok partili de- mokratik hayata geçmiştik. Demokrat Parti tek başına ikti- dar oldu. DP’nin sloganı; ‘Yeter söz milletindir’ idi. DP’liler bayram ediyordu. İlk kez 1957 seçimlerinde ayakları kara- ya değdi; 27 Mayıs 1960’ta. Millete rağmen parti devleti olmanın bedelini ödüyorduk. Bu kez de CHP’liler bayram ediyordu... 10 yıllık döneme damgasını vuran iki olay yaşadık. İlki “Kıbrıs Türktür, Türk Kalacaktır. Ya Taksim Ya Ölümlü Mitingler”iyle.
*
Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalanması, 6-7 Eyül-‘de İstanbul’un (Rum işyerlerinin) yağmalanması da ikincisiydi. Halk evleri, Köy Enstitülerinin kapatılması olayı. Bu 10 yıllık dönemde, son üç yılım Kabataş Lisesinde geçmiş- ti. O yıllarım İstanbul’un İstanbul olduğu yıllardı. ŞevketRado, Baki Süha Ediboğlu, Refik Ahmet Sevengil, Behçet Necatigil’li yıllarımızdı zaman...
***
İkinci 10 yıllık dönemde gene Kıbrıs vardı. Kıbrıs Türkleri katlediliyordu. Bu dönemde gerçekten çok partili bir demokrasiyle tanışıyordukm (sayısal olarak da, koalisyonlarla da). 1965’de iktisatı bitirip, iş yaşamına atılmıştım.Evlenmiştim.
*
Ekonomide karma (yarı devletçi) model hayata geçiriliyor, kur-tak (montaj) sanayi ve yabancı sermaye yatırımcıları geliyordu ülkeme. Bu dönemin en belirgin özelliği, 60’lı yıllara damgasını vuran 68’liler olayını yaşamış olmamız; o çalkantıya da 12 Mart’ın nokta koyması idi. Yeni demokrasimiz yönetemiyordu. Bu demokrasi yaşamımızın ikinci kez kesintiye uğraması; ara rejim kara rejim ve faşizmin ayak sesleri diye kitaplaştırılmasıydı. 70’li yıllara böyle girmiştik…
***
Üçüncü 10 yılda yaşamımıza damgasını vuran olayları da şöyle anımsıyorum: 1) Dinci bir partinin (MSP) ‘nin (öncede Milli Nizam)ınmeclise girmesi; dahası da koalisyon ortağı olması...
*
2) Milliyetçi Cephe Hükümetleri dönemlerinin bizi 12 Eylül’e götüren bir kargaşa ve karmaşa yaşatması... 3) Süresi dolan Fahri Korutürk sonrasında bir Cumhurbaşkanını seçemeyen senatolu bir meclis... Ekonomide enflasyonun azması, kara- borsanın yaşanması, 11’ler olayını, anarşi ve terör belasına saplanışımızı da belirtmeliyim…
***
80’li yıllar 12 Eylül’le başladı; yönetemeyen siyaset, 10 cent’e muhtaç bir Türkiye, durulmayan anarşi ve terör, 24 Ocak kararları; gene bir askeri darbeyi beraberinde getirmişti. Demokrasi gene tö- kezlemişti: Aydınların işkencelere uğraması, kitapların ya- kılması, siyasetin dinselleşmede sınır tanımayan yükselişi, hukukun siyasallaşması ve güdümlü demokrasi dönemi...Bu döneme damgasını vuran Özalizm, liberalizm ve Anavatan Demokrasisi…30 yıllık siyasetçi Demirel’in önce başbakan sonra Cumbaba olarak ününü sürdürmesi ve -90’lı yıllar…
ETİKETLER : Yazdır