
İYİ PARTİ NEREYE ?..
29 Nisan 2024 00:08:01
Gidenin arkasından kötü konuşulmaz.
Kötü konuşmayacağım. Her zamanki gibi objektif bir yaklaşımda bulunmaya çalışacağım:
Akşener’den sözediyorum.
İlkten bir soru:
Akşener’in İyi Parti’nin başından çekilmesini klasik bir medya jargonuyla, “siyasetimizden bir yıldız daha kaydı” şeklinde yorumlayabilir miyiz ?
Hayır. Akşener bir yıldız değildi. Yozlaşmış burjuva ve küçükburjuva siyasetçiliğinin tipik örneklerinden birisiydi. Bu yazıyı yazmamın nedenini de bu zaten: Yozlaşmış siyasetçilerin kurduğu partilerin kimliksizliği !
Akşener’in siyasi mazisine bakıyoruz, sağ kulvarda yürümüş hep: Siyasete Çiller’in DYP’sinde başlamış. Çiller defteri kapanınca Özal’ın ANAP’ına kapağı atmış. Orada pek tutunamayınca AKP’ye geçmiş. AKP’nin geleceğinde kalıcı bir yeri olamayacağını görünce bu kez MHP’nin kapısını çalmış.
Sonrası biliniyor: Bahçeli’ye çalım atma girişimi, devreye AKP’nin girmesi, MHP’den zorunlu olarak kopuş ve İyi Parti !…
İyi Parti ta baştan bir partiler koalisyonu gibiydi. AKP ve MHP küskünleri oradaydı. CHP’nin kadro kaydıran stratejik dokunuşu belirleyici olmuştu:
Kılıçdaroğlu, İyi Parti’yi Cumhur İttifakını eni-konu sarsacak bir alternatif hareket olarak görüyordu. Bu yüzden İyi Parti’ye “cebinden” 15 milletvekili vererek TBMM’nde grup kurmasının ve bu yolla seçime katılmasının yolunu açtı.
İyi Parti, 31 Mart seçimlerine kadar CHP’nin yörüngesinde kaldı hep. CHP’den aldığı rüzgarla Mayıs seçimi öncesi oyunu bir ara yüzde 17’ye kadar yükseltti. Ancak, muhalif seçmenin gözükara şekilde sahiplendiği Millet İttifakı içinde niza çıkartınca, inişe geçti.
O dönemi iyi anımsıyorum:
Millet İttifakı, gerçekte her bakımdan bir ucube olmasına rağmen muhalif aydınlar dahil nerdeyse Türkiye’nin yarısı için bir kutsal ittifak’a dönüşmüştü. Millet İttifakına, değil eleştiriler yöneltmek, ona yan gözle bakmak bile vatana ihanet muamelesi görüyordu !
Tipik bir örnek geliyor aklıma:
Sözcü TV yeni yayına başlamıştı. TV’nin başında deneyimli bir gazeteci ve harika bir yazar olan Yılmaz Özdil vardı. Özdil, TV’de ekstra yorumculuk da yapıyordu. Millet İttifakına yönelttiği haklı eleştiriler Sözcü’den apar topar ayrılmasına neden oldu. Yaşamı boyunca koruduğu/kolladığı emekçi kitleleri bile Özdil’i aforoz ettiydi…
Akşener’in “masa”da niza çıkartmasının Millet İttifakı fanatizmine toslayacağı belliydi.
Seçimin yitirilmesi, Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu topun ağzına koyması, 31 Mart seçimlerine “özgür ve müstakil” katılacaklarını açıklaması İyi Parti’nin nereye gittiğinin yol haritasıydı bir bakıma. 31 Mart’ta aldığı yüzde 3.5’luk oy, nereye gittiğini sayılama verisiydi...
**
Şu soruluyor şimdi:
İyi Parti bundan sonra ne olur ?
Aslında sorunun yanıtı bir başka soruda gizli:
İyi Parti, bir partiler koalisyonu olmaktan çıkıp özgün bir partiye dönüşebilir mi ? Radikal milliyetçi, ulusalcı, islamcı vb. özgün bir yapıya yahut ?
Benim umudum yok. Kendi içinde bölünürse “çok yakında”, bölünmezse yavaş yavaş, deneyimli siyaset akrabalarının çekim alanına girer.
Mevlana der ki:
Dün dünde kaldı cancağazım/Bugün yeni bir şey söyle.
İyi Partinin başına gelenlerin söyleyeceği yeni birşey yok ! “Merkez partisi olacağız” filan tekerlemeleri boş lâftır ! İlkten parti olmak gerekir !
**
Siyasal partilerin kalıcı olabilmesi için belirli bir sosyal temelde basması, netleşmiş bir ideolojisinin, ilkelerinin, bunlarını tümünü içine alan bir vizyonlarının/programlarının olması gerekir.
Buradan bakıldığında İyi Parti’yi siyasetinin kategorize etmek olası değil ?!..
Güle güle Akşener ! Bir kuyrukluyıldız olamadın, ama en azından ilkesiz siyasetçiliğin sonunda duvara toslayacağını bir kez daha herkese gösterdin ! Bu da bir katkıdır siyasete…
ETİKETLER : Yazdır