HAPİSHANE
28 Nisan 2020 23:48:12
Hasan Hüseyin Yalvaç
Gökyüzünü seyrediyorum, akıllı telefonun ‘yağmur’ uyarısıyla. Şekilden şekle giren, siyahla beyaz arasında sürekli renk değiştiren bulutlar bana ‘yalan’ yüklü gibi geliyor. Yalan yüklü bulutların yağmuru da yalandan başka ne olur ki? Şu anda dünyada öylesine çok yalan söyleniyor ki ve bu yalanlara öylesine çok inanılıyor ki, sonuçta söyleyenler de memnun, inananlar da, öyleyse bu düzenden neden şikayetçi olunmadığı ortada.
Evet sevgili, gelemediğimden, ziyaret edemediğimden hapishanede ya da ona benzer bir yerde olduğumu anlamışsındır. Gerekçem bu dünyayla, yani bizim kirlettiğimiz, üzerinde tepindiğimiz dünyayla ilgili. Yaptığımız kötülüklere dayanamayan doğa bir virüs kılığına girerek anamızı ağlatıyor. Bacak kadar boyuna bakma, dünyayı hallaç pamuğu atar gibi atıyor. Ve müthiş bir kimlik analizi yaptırıyor insanlara. Evde hapis bırakması yetmiyor, tembellikle birlikte hastalıklar yaratıyor vücudumuzda, kafamızda. Bunun bendeki zorluğunu senden başka kimse anlayamaz.
Anımsa. Aylardan Mart, on iki eylülün ayak sesleri duyuluyor ve Kars’ta akıl almaz bir soğuk ve kar, hücredeyim. Anlattım sana bu olayı bir de Urfalı polis Ahmet biliyor. Yaşıyorsa uzun ömürlü olsun. İşçiler maaş alamamış. Benim parayı çekip dağıtmam gerek. Urfalının başının etini yiyorum ve ‘gidip parayı çekip, dağıtıp geri döneceğim hücreye’ diyorum bir kere, beş kere. Polis Ahmet güveniyor bana ama mesleğinden olabilir. ‘Tamam git’ diyor nüfus cüzdanımı vererek. Son hızla ayrılıyorum karakoldan. Banka, çekilen para, iş yeri, dağıtım ve hücreye dönüş. O da ben de soluğumuzu boşaltıyoruz. İşte hücreden çıkan, işini gören adam şimdi esir. Derdimi anlatacak ve bana inanacak Urfalı polis Ahmet’te yok.
Bulutlara bakıyorum, yalan yüklü bulutlara ve yağmuru yalan. O kadar yalan söyleniyor ki sevgili ve o kadar çok inanılıyor ki yalana, her ikisi de meşru sanıyor kendini.
Ziyaretine gelemiyorum günlerdir ne olur anla beni. Ve düşün ki sevgili, o kendisini akıllı sanan insan ne kadar zavallı, teslim oluşunun nedenini bile anlayamıyor ve hâlâ yalanını sürdürüyor. Yalan bir yorgandır ve baştan aşağı, aşağıdan yukarı kaplamışsa üstümüzü, ört ki ölek.
Ne olur bağışla beni, bil ki yaşadıkça kanayacak bu yara.
Saray, 28 Nisan 2020.
ETİKETLER : Yazdır