DERVİŞOĞLU YOL AYRIMINDA !
31 Mayis 2024 00:16:27
Son yerel seçimde yüzde 4’ün altında oy alan İyi Parti’de yönetimin değişmesi bekleniyordu. Başta da Akşener’in elbette.
Öyle de oldu, Akşener gitti, onun yerine “X” kuşağından görmüş geçirmiş Karadeniz kökenli bir ülkücü geldi: Dervişoğlu.
Dervişoğlu ne yapacaktı, nasıl yönetsel bir çizgi izleyecekti peki 7 Ortayolcu, suya sabuna dokunmayan, rüzgara göre yelken açan bir oportünist profil mi verecekti, yoksa siyaset yelpazesindeki konumuna cuk oturan muhalif bir çizgi mi izleyecekti ?
Aslında bu sorunun yanıtı seçim öncesi eni-konu netleşmişti. Özellikle MHP lideri Bahçeli, Akşener’in gitmesini istemiyordu, bunu açık açık dile de getiriyordu. Çünkü deneyimliydi: Yerel seçimde kolu kanadı kırılmış bir Akşener’i iktidarın işine gelen bir kıvamda tutmak kolay olurdu. Hatta, ittifak içine almak bile olasıydı.
Yönetimin değişmesi halinde bu olmayacak, yeni gelen yönetim rüştünü ispat etmek, İyi Parti’nin imajını yeniden parlatmak için en azından başlarda sert bir muhalefet yapacaktı…
Öyle de oldu. Dervişoğlu şu sıralar ortalığı kasıp kavuran açıklamalar yapıyor, muhalif basında geniş yer buluyor. Son açıklamasının manşetlere dönüşmüş şekli şöyleydi örneğin:
“Türkiye’yi Tayyipizmden kurtaralım !”
Bu açıklama, anayasa değişikliği talebinin üzerinden yapılıyordu. Yani bir bakıma Türkiye’nin “Tayyipizm”den nasıl kurtulacağının yolunu da gösteriyordu. O yol, anayasa değişikliğine karşı çıkmaktan geçiyordu. Anayasa değişmeyecek, Erdoğan 2028’de aday olamayacak, Erdoğan’la birlikte AKP de gidecekti…
Normalde Erdoğan’ın bu tür açıklamalara usulüne uygun şekilde yanıtlar verdiğini biliyoruz. Bu kez öyle olmadı. Tam tersi “Dervişoğlu ile görüşmememiz için bir neden yok” dedi Erdoğan. Bu, diplomatik dilde, “gel konuşalım” anlamına geliyordu.
Dervişoğlu bu açık çağrı üzerine ”kurtulmak istediği” sistemi simgeleyen kişinin kapısını çalar mı peki ? Olasıdır. Karşı da çıkmam şahsen. Hep yazıyorum: Diyalog da bir mücadele biçimidir.
Erdoğan, son yaptığı konuşmaların birisinde yumuşama politikasını sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi. Kimileri bu açıklamayı, bir gün önce yumuşamayı “ti”ye alan Bahçeli’ye yanıt zannetti. Aslında CHP’ye yeni bir çağrıydı. Erdoğan çoktandır Bahçeli’nin yaptığı açıklamaları kaale almıyor. Çünkü Bahçeli her “aykırı” açıklamasından sonra Cumhur İttifakının “sonuna kadar” süreceğini söyleyerek Erdoğan’a teminat veriyor.
Erdoğan’ın korkusu, memur ve emekli maaşları ile işçi ücretlerinin gündeme sert şekilde geleceği Haziran-Temmuz sürecinin çalkantılı günlerini CHP’nin bir erken seçim zeminine oturtması !
Bunun işaretleri de var. Maliye Bakanının yer yer saflık derecesine uzanan iyiniyetli açıklamalarına rağmen kitleler ekonominin düzeleceğinden umudunu kesmiş durumda. Sokakta kime mikrofon uzatılsa erken seçim istiyor…
Önünü açacak bir anayasa değişikliği olmadan gidilecek erken seçimin AKP’nin sonu olacağını Erdoğan da görüyor elbette. Yumuşama ile zaman kazanıp anayasa değişikliğini gündemin başına oturtacak boşluklar bekliyor.
Buna karşılık CHP genel başkanı Özel, Gezi sanıklarının yeniden yargılanmasının önünün açılması için basıtırıyor, bir anlamda salam politikası izliyor. İktidarın kırmızı çizgilerini dilim dilim doğrayacak ödünlerin peşinde yahut !
Haziran-Temmuz dönemi taşların yerinden oynayacağı bir zaman dilimi olacak gibi: CHP/muhalefet rahat, sonuçta sırtlarında yumurta küfesi yok. Küfe, Erdoğan’ın sırtında. Dahası ekonomi de iyiye gitmiyor ve buna koşut olarak kitle talepleri büyüyor. Ancak, kör topal uygulanmaya çalışılan deflasyonist model, taleplere sıcak değil. Bunun üzerine bir de anayasa değişikliğinin kitlendiğini düşünün. Türkiye’nin çok şeyin olabileceği bir sürece gireceğini peşinen görebiliriz. Umarım erken seçim olur bu.
Dervişoğlu’na dönüyorum:
Kıdemli ülkücü, eğer yumuşama anaforuna kapılıp yutulmazsa, İyi Parti’yi ciddiye alınması gereken partilerin listesinde iyi bir sıraya oturtabilir. Bakalım…
ETİKETLER : Yazdır