SİNA BABA (*) – BEN ve SABRİYE AŞIR…
16 Aralik 2018 16:52:06
• Mustafa KADEMOĞLU
Korkum, bir ilçenin dar/kültürel kalıpları içinde sıkışıp kalması ! Bu yüzden, ne zaman karşılaşsak büyük kentlere gitmesini söylerim… Çünkü kalemin sürekli gelişimi için kültür çevresinin çapı hem çok önemlidir ve hem de belirleyicidir.”
*
Gazetecilik uğraşımın 36. Yılındayım. 22 yıldır Ankara’da yaşıyorum. Devrek’teki yıllarımı çıraklık ve ustalık sayıyorum. Ankara’da ise yaşamı edebiyatla okumayı öğrendim… Daha erken gelebilir miydim? Çocuklarımın okullarını bitirmelerini bekledim. Her ne denli, okurlar niye iktisadi yazılar yazmıyorsun diye yakınsalar da; aslında “her yazımda mutlaka iktisat vardı”. Çünkü “iktisat; hadisler üzerine örtülmüş bir tüle benzer; kaldırdığınızda altından hep ekonomi çıkar” diyen Ord.Prof.Refii Şükrü Suvla Hocama adıyorum bu yazımı…
*
SİNA ÇILADIR/ YENİ UFUK –Kdz. EREĞLİ
“MUSTAFA KADEMOĞLU”
Bu gibi olaylar, yazı yazarken hepimizi çok dikkatli olmaya zorluyor. Ben kendi adıma, düşüncelerimi gönül rahatlığı ile ifade edemiyorum. Yakınlarımın müdahaleleriyle bile karşılaşıyorum bazen.
Bakın küçük bir örnek vereceğim size…
İki gün önce bilge-yazarımız Mustafa Kademoğlu’ndan bir not aldım. Gönderdiği son yazısına, bir göz atmamı istiyordu. Hani kendisinin gözünden kaçmış bir “suç unsuru” filan var mı diye…
Kademoğlu’nun taşlama formatındaki yazısını okudum. Bilge-yazar, kalemiyle güncel bir Türkiye Gerçeği tablosu çizmiş bize…
Altına imzamı atacağım bir yazı…
Ama, bu niteliği ile, aynı zamanda, “tehlikeli” bir yazı da !.. Neler görüyoruz ! Yazıdan bir cümle cımbızla çekiliyor, gelsin soruşturmalar, davalar… Sonuçta tantuna gitmemiz işten bile değil !..
Kademoğlu, “suç unsurundan filan kuşkulanırsan yayınlama” diye yetki vermişti bana…
Bir de avukata danışayım dedim. O da dudak bükünce yazıyı yayınlamama kararı aldık.
Kademoğlu’lar topluma lazım… Basın özgürlüğü de.. Bu ikisi iç-içe zaten…
SABRİYE AŞIR
Sabriye (Aşır), sürekli yazarları arasında bulunduğu bilim-kültür dergisi “Bütün Dünya”nın bazen altı aylık, bazen yıllık sayılarını toplu olarak gönderir bana. Dergi, Başken Üniversitesi’nin kültür yayınıdır. Ne zaman içimden bir şey okumak gelse, öncelikle Bütün Dünya’yı okurum…Öncelikle de Sabriye’nin bilimsel nitelikteki yazılarını…
Sabriye Aşır, yetişmesinde az-çok emeğim olan yerel gazeteci-yazarlardandır. “Gazeteci olunmaz, öyle doğulur”-lardan… Daha ilk günlerden O’nun ilerde iyi bir gazeteci-yazar olacağını anlatmıştım. Israrla üzerinde durduğum, zaman zaman, daha iyisini yazabileceğine inandığım için, haberlerini yırtıp attığım, görece olarak sert davrandığım gençlerden birisiydi…
Yıllar geçti, haklı çıktım. Sabriye, sürekli olarak kendisini aştı, ucuz gazeteciliğin/yazarlığın girdabına kapılmadı ve sonuçta Bütün Dünya gibi ulusal ve hatta uluslararası düzeydeki bilim-kültür referanslarından birisi sayılan bir derginin sürekli yazarları arasına girmeyi başardı…
Korkum, bir ilçenin dar/kültürel kalıpları içinde sıkışıp kalması ! Bu yüzden, ne zaman karşılaşsak büyük kentlere gitmesini söylerim… Çünkü kalemin sürekli gelişimi için kültür çevresinin çapı hem çok önemlidir ve hem de belirleyicidir.
Sabriye, yerel basının gurur duyması gereken bir konuma geldi artık. Sanıyorum daha da ileriye gidecek. Çünkü O’nda bu potansiyel ve tutku var…
*
“SİNA BABA”yı NASIL TANIDIM (!)
1989 Yılıydı. KIYI DERGİSİ’nde yazıyorum. Değerli dost Ahmet Özer, benden Ahmet Naim ÇILADIR(BABA) için bir yazı hazırlar mısın dedi: Hemen Bartın Gazetesi’ne Esen Aliş’ e aktardım konuyu. “Gel, arşive gir, rahatça aradıklarını bulacaksın” dedi. Üç gün kaldım Bartın’da…
*
Baba Çıladır’ın gazetede “KANCA” Mahlasıyla yazılar yazmış.Bu arada o gazetelerden bazılarında, Rüştü Onur’un bir Piyesinin oynandığını (şimdiki yazıcık köyünde), Devrek Mahyası’ında Neler gördüğüne tanık etmişti beni. Kuduz Düğününü, Bir Yudum Soluk, Ateş Nefes öykülerini ( Ocak içi yaşamdan kesitleri) öğrenmiştim…
*
Siba Baba DEMOKRAT(Kdz.Ereğli’de) gazetesindeydi. 1992 Devrek baston Kültür Festivalimize geldi. 0 Yoğunluklu süreçten sonra, bir gün Yeni Ufuk adlı bir gazetenin sahibi ve Başyazarı olduğunda, Ereğli’de gazetenin yazarlığına davetiyle ( Zaman ne çabuk geçiyor-15 yıl olmuş) sürdürüyorum yazılarımı. BİZİMKİLER başlık yazısında övgüsün almıştım. Sanıyorum ben de; onun gibi küçük bir kasabada- dünyayı- yaşamı gazete sayfalarında en usta yazarlar arasında ve İstanbul’da örneğin Cumhuriyet yazarları arasında olmasını içten içe hâlâ düşünüyorum. Ama kendini, haddini ve kitapları-çalışmalarıyla Ereğli’den BÜTÜN YURDA- AYDINLIĞININ IŞIĞINI SUNDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM…
SELAM SANA BÜYÜK USTA ! EMEĞİNE-BİLEĞİNE-KALEMİNE-YÜREĞİNE SAĞLIK, BELLEĞİNE KUVVET DİYOREK ALNINDAN ÖPÜYORUM:
Niye biliyor musunuz? MİLYONLA AYDININ İHANETİNİ YAŞIYORKEN BU BİZİM ÇABA ve EMEĞİMİZ AZ ŞEY Mİ BE USTA’m !!!!!!!!!!!!!!
ETİKETLER : Yazdır