ÖZEL GÖNÜLLÜ İTFAİYECİ GİBİ !
09 Mayis 2024 00:40:19
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, siyasetin yumuşamasını istiyor.
CHP Genel Başkanı Özel de aynı düşüncede, ama yumuşama terimini doğru bulmuyor; onun yerine normalleşmeyi öneriyor.
Bu iki terim/kavram üzerinde etimolojik cambazlıklar yapmak olası. Ama bence zevzeklik olur bu.
Yumuşama da normalleşme de siyaseti soğutma çabası gerçekte. Çünkü 31 Mart seçiminin sonuçları AKP ve ortağı için yangın’dı!
AKP ikinci sıraya düştü, MHP ve İyi Parti kayboldu; Millet İttifakının öne çıkarttığı Gerçek, Saadet ve Deva partilerinin gerçekte tabela partileri oldukları tescillendi. İslamcı Yeniden Refah Partisi sürpriz yaptı, yüzde 6’yla üçüncü parti oldu. DEM, yüzde 5,70’le YRP’nin arkasında kaldı.
YRP’nin yüzde 6 ile üçüncü partisi olması, bir başka gerçeği de ortaya çıkarttı: Siyaset ikili bir yapıya dönüşüyor; AKP ve CHP kendi kulvarlarında tekelleşiyor. Gelişmiş kapitalist ülkelere özgü bir tablo çıkıyor ortaya.
Aslında böyle bir tablo bizde de ana hatları ile epeydir var, ama barajın üzerinde oy alan partilerin fazlalığı iki kutuplu siyasal yapının net olarak ortaya çıkmasını önlüyordu.
Bugün, 31 Mart tablosuna göre üçüncü parti konumundaki YRP bile baraj dışı !
Gerçi seçim ittifakları tam tablonun ortaya çıkmasını engelliyor, ama seçmenin eğilimi bu yönde gelişecek gibi…CHP’nin yüzde 12 artı oy alması bunu gösteriyor.
AKP şu sıralar iktidarını zora sokan yangını söndürme ve soğutma peşinde; siyasete su sıkıyor. Seçimden birinci parti olarak çıkan CHP, gönüllü itfaiyeci !
Doğru olan bu muydu peki, yoksa iktidarın kemer sıkma (Deflasyon) politikasının derinleşeceği yaz-bahar aylarını demir tavında dövülür aforizmasını anımsatan bir politika ile erken seçimi gündeme taşımak mı ?
Seçim sonrasını anımsıyorum:
CHP Genel Başkanı Özel, erken seçimi ancak seçmenin/halkın istemesi halinde gündeme getirebileceğini söylemişti. Tam olarak şöyle dediğini anımsıyorum: “Seçmen isterse ben erken seçime varım.”
Peşinden iktidarın siyaseti yumuşatma/soğutma çabasına paydaş olmak geldi.
Liderlik, sadece partisine değil, başka önderlik yapmak anlamına gelir. Nerede o ?
Siyasette seçmenin arkasına saklanmaya “kuyrukçuluk” denilir. Atları arabanın önüne koşma olayıdır bu. Sol terminolojide cıvıklaşmış popülizmdir !
Yo hayır, Özel’in Erdoğan’la görüşmesine karşı değilim, bunu yazdım da. Çünkü diyalog da bir mücadele biçimidir. Ama bakıyorum, Özel tipik bir uzlaştırıcı kimliğinde Bahçeli’den de (ne âlaka ise) randevu isteyip görüştü. Basına yansıdığına göre Bahçeli’ye yaşam pahalılığını anlattı; tereciye tere sattı !
Özel diğer iktidar ortağı/yandaşı partilerin ve muhalif partilerin liderleri ile de görüşür müjdenin değişim. Ama izlediği politik bunu öngörüyor gibi !
Halk, 31 Mart’ta CHP’yi sandıktan birinci parti olarak çıkartırken ona bir görev de vardı; “Önümüze düş” dedi.
Özel, kitlelerinin önüne düşüp demiri tavanda döveceğine, kitlelerin arkasına saklandı; onunla da yetinmedi, hortumun ucuna yapışıp AKP’deki yangını söndürmeye çalışıyor !..
Daha önce de yazdım:
İktidar için zaman şu an için en önemli şey: Ekonomiyi kabül edilebilir bir adaletsizliğe kavuşturmak için zamana ihtiyacı var. İktidar için Mayıs-Temmuz arası kitlelerle en sert şekilde karşı karşıya geleceği aylar.
Diğer yandan bu süreçte anayasa değişikliğini de ısıtması gerekiyor.
Özel, bir an önce bir iktidar seçeneği yaratmaya çalışacağına, emekli mitingi düzenleyerek yasak sarıyor !..
Özel şu an CHP’nin Genel Başkanlık koltuğunda oturuyor, ama CHP’nin lideri değil henüz. Olabilir mi peki ? Lider olmanın ayırdedici özelliği; doğru hedefler saptayıp kitleleri o hedeflere ulaştırmak için ve önderlik yapmaktır. Özel’in seçim sonrası izlediği politika, tipik bir popülist/uzlaşmacı/edilgen politikadır. Liderlik bu değildir !..
ETİKETLER : Yazdır