SİYASET/ Nâme?
25 Mart 2012 17:21:51
Siyaset, hasbi bir iştir. Her kim ki, başka bir amaç peşindedir; 0 bu soylu uğraşa bel bağlamasın. Babaları, anaları, kardeşleri, bacıları, eşleri, çocukları ağlatmasın…
Bu ülke insanı ne acılar gördü, nelere katlandı: ama; sabır, dayanç, metanet, paylaşma ve sevgiyle teselli buldu. Hep mağdur edildi. Yolunu bulanlar ihya oldu, bulamayanlar enayi yerine konuldu. Onurunu, namusunu, ülkesini korumak için ödünsüz bir yaşamın kurba-nı oldu. Ulusal çıkarlarda birleşen halka karşın, siyasetçiler partisel ve kişisel çıkarlarda gözünü budaktan sakınmadı…
Ve bu ülke, son 10 yılda yaşattıklarıyla böylesine pervasız bir iktidar görmedik dedirten yığınlara döndürüldü…
Dünkü günün en büyük acısı Afganistan’a ölen 12 şehit askerimizle paralanan, yaralanan, cenaze töreniydi. Şehit vere vere büyük devlet edebiyatına son veremedik. Dün bir, bugün de 5 polisinm teröre kurban gittiğini öğrendik
Bugün 21 Mart. Nevruz kutlanıyor. Akşama şehit haberleri din-lersek şaşırmayın. Onlar vatanı koruyorken can veriyorlar. İktidar bunları normal karşılıyor. Onların alın yazıları buymuş, diyor iktidar. Analar babalar, eşler kardeşler vatan sağ olsun diye teselli buluyorlar…
Grup’ta konuşan Başbakan, “Türkiye büyük devlettir. Butik (?) devlet değil.” diyerek, yurtiçinde olduğu gibi (barışı katlettiler), şimdi de taşeron ya da tampon olma peşindeler; niye mi? “Cihanda sulh için” (?)…
Ana Muhalefet soruyor: “Ne işimiz var Suriye’de? Bu nasıl dış politika?”. “Büyük devlet olmanın sorumluğu” bunu gerektiriyormuş. Bu dünyada büyük devlet yalnızca Türkiye mi? Madem öyle, Kıbrıs soru-nunu niye çözmüyorsunuz?“Halkının bir bölümünü kendine düşman sayan”, “dayatmalarla baskıyı, şiddeti, zulmü muhaliflerine reva gören”, “hak-hukuk-adalet, insaf-vicdan taşımayan” (Kılıçdaroğlu nitelemesidir)r- bir iktidarın başı ve parmakları var Meclis’te…
Muhalefetsiz, demokrasisi ileri, totaliter bir rejim ( hatta bu sis-tem içinde yarı başkanlık da diyelim) bir model uygulanıyor. İlim, bilim adamları, uzmanlar mürekkep yalamışlardır bunlara göre: İşçi ölümlerini (güzel ölümler olarak görüyorlar- ki, iktidarlarında 10 bin 720 işçimiz ölmüş)), Afşin’de toprağa gömülenler hâlâ çıkarılmış değildir üstelik.
Cumhur Gül ne diyor?
“Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk hakkında tutuksuz yargılama kararı verilme-sinden memnuniyet duyduğunu belirtiiiip, “mahkeme verdiği kararla Türkiye’nin imajına çok büyük katkı sağlamıştır” demiş...
Peki gerçek görüntüler böyle mi ?
“Adana’nın Seyhan ilçesinde iki çocuk annesi Emine Akçay, eşi işsiz kalınca sefalete düştü. Ne yiyecekleri bir lokma ekmek, ne de ısınacakları kömür vardı. Yoksulluk canına tak etti. Soğuktan titreşen çocukları ısınsın diye saç kurutma makinesini açtı, yan odada kendini astı.”
“Muğla’nın Milas ilçesinde Kore gazisi açlıktan öldü, kimsenin haberi bile olmadı. Kore gazisi 80 yaşındaki Muharrem Topçu, terk edilmiş bir restoranın baraka benzeri bölümünde ölü bulundu. Kimsesiz Kore gazisinin üç gün önce yaşamını yitirdiği anlaşıldı.”
Henüz 2.5 aylıkken ‘açlıktan öldüğü’ haberi basına yansıyınca Samsun Emniyeti’nin ” Polis raporuna açlıktan ölüm sehven yazılmıştır” açıklamasının, gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Raporu hazırlayan polisin ‘sürgün’ edilmesine de yol açan olayla ilgili hastane raporunda, Kübra bebeğin ‘açlıktan öldüğü’ resmen kayıtlara geçti. Savcılık otopsisinde de, bebeğin midesinin tamamen boş olduğu yer aldı. ”
“Esenyurt’a bağlı Güzelyurt mahallesindeki 6’ncı Cadde üzerinde bulunan bir AVM inşaatının şantiyesinde işçilerin kaldığı çadırlarda yangın çıktı. Elektrik sobası ile ısınan ve 15 kişilik olduğu belirtilen çadırda işçiler yangına uykularında yakalandı. 11 işçi öldü.” –
Bütün bu olanlara karşın Cumhur Gül, Çankaya’da Ekvador Cumhurbaşkanını sazlı sözlü ağırla-yabildi. Başbakan, ülkede huzura, refaha, güvene hizmet ettiklerini söyleyebildi. Bakanlar sanki muhalefet vekili gibi yakınabiliyorlar. Sanki onları engelleyen varmış gibi !..
Garip bir ülkeyiz…
Ülke kötü yönetiliyor: Eğitim kaosa sürükleniyor. Sağlık – parası olan için olağanüstü; “olmayana ölme sürün”e indirgeniyor. Ne huzur var, ne refah, sokaklardaki tehlike giderek büyüyor. Ekonomide resesyon –durgunluk- hızla yaklaşıyor…
İktidar ise masallarla, mavallarla bizi avutup uyutuyor. Yandaşlar ellerini ovuşturuyor…
ETİKETLER : Yazdır