MIZ..MIZ..MIZ YARGI (MIZ)...
28 Ocak 2012 19:55:30
Hrant Dink Davası sonuçlandı. Temyiz aşaması olduğu için “henüz bitmemiş” durumda. Cumhur’undan Başbakanı’na, Meclis başkanına, Mahkeme yargıç ve savcısına kadar, siyasiler, köşe yazarları konuşuyor, yazıyor: “ Vicdanen tatmin olmadık.” Yargıç: “Arka planı göremedik” derken Savcı; “Örgüt de var, delil de” diyor. Yani bir kaos yaşanıyor… İzmir Anakent Başkanı Kocaoğlu’na örgüt lideri olması savıyla 397 yıl istenmesi de bu kaosu kanıtlamaz mı?
Kesin ceza gibi uzun tutukluluk süreleri, vicdanları kanatmıyor mu? Kadın Cinayetleri sürüp gidiyor; koruma taleplerine yanıt verilmiyor. İktidar şimdi de Bakırköy Belediye Başkanı’nı araştırıyor. Kayseri, Elazığ sümenaltı edilirken, yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna inanabilir misiniz? Bazı adalet saraylarının duvarlarındaki sözü şöyle değiştirebiliriz: “Güçlüler adaletsiz, adalet güçsüz”dür… Bu fiziki olarak da böyle ne yazık ki !
SİYASET - SİYASETÇİLER (İMİZ) …
Meclis’e kapağı atıp, parmak çoğunluğuyla ülke yönetirken, bakın neler oluyor?
Milletvekilleri kendilerine gelince şipşak zam yaparken; memuruna, işçisine, emeklisine, şehit aileleri ve gazilerine –bırakın enflasyon oranına göreyi- %3-5 gibi zam vermeyi, asgari ücretliye simit hesabını reva görebiliyor…
Yanı sıra Meclis’e vekil yakınlarının doldurulduğu, 168 milyarlık kira bedeliyle 56 adet lüks otomobil alındığı, Meclis TV’de, üç günlük ve günlük 5 saatlik yayın için 57 kişinin çalıştığı iddiaları ayyuka çıkıyor; iktidardan, Meclis Başkanı’ndan çıt çıkmıyor. Buna danışman bolluğunu da katalım. Asıl ilginç olanı da, vekil zamlarının savunulması vicdanları rahatsız ediyor. Üstüne üstlük bir de her yıl rutin hale gelen Bütçe gerekçeli zamlarla daha da perişanlığa neden oluyor… Bu israf ve ağır yükler de akıllara durgunluk veren uyguamalar, rahatsızlıklar da cabası…
VE HALK (IMIZ)…
Devlet, halkı için vardır. Halk, kendisi adına devleti yönetecek vekillerini seçer. Vekiller bu görevi en iyi biçimde yapacaklarına dair yemin ediyor. Ve, şimdiye kadar gördük ki, yemine uyulmadığı durumlara tanık olduk. Meclis TV’de izliyoruz, vekiller yüce Meclis’in saygınlığına zarar veren söylem ve eylemleriyle kuşku yok ki, halkı üzüyor. Muhalefeti yok sayan, devletin parti devleti haline getirilmesi de ayrı bir üzüntü kaynağıdır…
Devlet halkıyla vardır. Halk devleti için her türlü fedakârlığa katlanmaktadır. Devleti kendi malı gibi gören anlayışlara demokrasilerde yer yoktur. Yönetim şeffaf olmalı, icraatlar devlet sırrı gibi muğlak özürlerle kamufle edilmemelidir…
İktidarların zaafları var da halkın yok mu? Elbette var. En büyük zaafı da, sandıkta iktidarlara hesap sormamaktır bu zaaf. Vekilleri her hafta kendilerinin ayağına gittiği halde, özel işleri için Ankara yollarının aşındırılması da bir başka garabettir bizde…
İşte manzara, işte görüntü… Bu düzen değişmedikçe, bundan daha farklı bir yaşamımız olmayacaktır… Bunu başardığımız ölçüde de, huzur ve refah ülkesi olacağımızda kuşku da yoktur…
ETİKETLER : Yazdır