SÖZÜN BİTTİĞİ YER NERESİDİR?..
07 Ekim 2012 23:15:13
Çölaşan, bugünkü yazısına(18 Eylül 2012)
“Sözün Bittiği Yerdeyiz”, başlığını atmış. Bu yer neresidir?ü
Oysa laf ne çoktur bizde! Biri,”Bu memleket uzun laftan battı”mı ne demişti; batmadı.Batsaydı 10 senede batması lazımdı…Öyle laflar dinledik ki (ve hâlâ da dinletiyorlar); lafla peynir gemisinin yürümediğinide görüyorlar ama, bir tütlü bu hastalıktan kurtulamıyoruz ne hikmetse!
Birkaç alıntıyla açıklayalım meramımızı :
Takdimi böyle yapmış sürmanşette…
“8şehidintabutlarıboşve lehimli.Hemonlar yanmıştı üstelik…
Yandaş gazeteler (8) tanesi),bu haberi 5 gazete gibi (Sözcü,Cumhuriyet,Aydınlık,Yeniçağ ve yurt) veremediler. Çünkü Tayyip bu haberleri çok küçük verin talimatı vermişti…Bu tam bir rezalettir.
Yani bundan böyle artık şehit haberleri büyütülmeyecek…”
Yeni sistem, yeni ders yılı (?), 60/66 aylık çocuklar arasında bir sınıfta siyaset kol geziyor.Bu da ayrı bir rezalet.
Bu neyin gösterisi ve gösterişidir?
Değişim, dönüşüm, gelişi ve ielri de-mokrasi buymuş demek: Toplumu çağdışılığa itmek ya da kendine benzetmek (ötekileş-tirmek)midir bu ?
Eski Bakan Serdaroğlu’nun bir yazı-sına da göz atalım o zaman:
”AKP İktidarının Türk Milletine yaptığı en büyük kötülük, kendi görgüsüzlüğünü topluma bilerekyansıtmasıdır.
Topluma örnekolmaları gereken Başbakan-Bakanlar öyle çirkin işler yapıyorlar ki, giderek, daha görgüsüz, daha cahil, daha kültürsüz, daha kaba, daha ilkel bir toplum haline dönüşüyoruz.”
Varmı bu gerçeğe bir itirazı olan? Benim yok, hatta durumaynen böyle-dir. Kendi sosyetesini, sermayesini,
bürokrasisini oluşturan bir iktidar, parmak çoğunluğuyla neler yapıyor, ayırdına varalım artık.
Tam bu noktada, Sabahattin Önkiba-r’ın yazısı da gözüme çarpıyor:
1)Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığıyla ülke yönetiminde korku yaratmanın, ahlak ve hukuktan çok daha etkili olduğunu öğrendik.
2)Yargımızın kanuna ve hukuka değil, korku, çıkar ve ideolojik inanç üçgenine hapso-labildiğine şahit olduk.
3) Doğu Perinçek, Hanefi Avcı, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal gibi namuslu ay-dınların, insanları diri
diri mezara gömen Hizbullahçı katillerden çok daha tehlikeli (!) olduğunu öğrendik!
4) Darbeyi (o da iddia ya) zihinde geçirmenin, muhtıra verme ve hatta bizzat ihtilal yapmaktan çok daha
büyük bir suç olduğunu öğrendik.
5)Devletimizin kof ve de halkımızın bir torba kömür ile bir paket bulgura onurunu peşkeş çekecek düzeyde
olduğuna şahitlik ettik.
6) TSK’nın kurumuna bile sahiplenmekten aciz ürkek kadrolar tarafından yönetilen bir kurum olduğunu
gördük.
7) Çıkar için her şeyini feda eder durumda olan ve bunu AKP iktidarları sürecinde kanıtlayan Holding medya yapılanmasının ne rezil bir şey olduğuna şahit olduk.
8) Ele geçirilenmedya sayesinde dezenfor-masyonlarla algı yaratıp karanlığın nasıl aydınlık gibi sunulabileceğini
ve siyasetin mühendisliklerle nasıl tan-zim edilebileceğini gördük.
9) Türkiye’de değil işlevsel bir sivil toplum örgütü, refleks verebilen bir burjuva zümresi ile aydın sınıfın bile
oluşamadığına tanıklık ettik.
10) İslam dininin emperyalizmi en iyi yayılma aracı ya da ideolojisi haline dönüştürüldüğü ve bazı cemaatlerin
emperyal güçlerle nasıl özdeş olduklarını gördük.”
Var mı buna da itirazı olan ?Olmamalı, olamaz, gerçek tek yüzlüdür zira…
Bu da bir ibret-i âlemlik fotoğraftır aslında: TC’nin ruhuna el Fatiha diyen çizerlerin ellerine sağlık diyelim.
Özdemir İnce bakın ne diyor:
“Bir İslamcıyazar,bir yandaş gazetede,akılalmaz bir özgüven ve benmerkezcilikle, [“İslamhayatın tüm
alanlarını kuşatır”] cümlesi bazılarını neden rahatsız eder?” diye soruyor. Bu cümle son derece rahatsız etmekle
kalmıyor, aynı zamanda alabildiğine tehdit ediyor.
Çünkü, başkalarının inanç ve düşüncelerine saygı duymayan ilkel bir kabile İslamcılığının kılıcını sallıyor.
Zaten İslam hayatın bütün alanlarını kuşatmasın diye laiklik var. Bu dünyada başkaları da var. Çünkü, laik ve
demokratik bir cumhuriyet düzeninde, İslam, bireylerin özel bireysel alanları dışında, hiçbir alanı kuşatamaz.
Neden? Çünkü, laik ve demokratik Cumhuriyet düzeninde başta Anayasa olmak üzere yasaların tamamı herhangi
bir dini referans olarak almaz. Öte yandan, günümüz Türkiyesi’nde, bir Müslü-manın bireysel inanç özgürlüğü alanı sadece yasalar tarafından değil aynı zamanda başka-larının inanç (inançsızlık) alanı ile de sınırlandırılır.
Böyle bir düzende, “Cumhuriyet”, “demokrasi” ve “laiklik”, İslam’ın hayatın bütün alanlarını kuşatmasına izin vermez.”
Lafı çok uzattım ama; sorunun yanıtını da vermiş oldum. Siz ne düşünüyorsunuz ?
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış