KEMAL ANADOL’UN SEMPOZYUMU…
28 Eylül 2019 23:24:58
(1)
Yanılmıyorsam geçen haftanın başında,belediyeden bir hanımefendi eşim Zehra’yı aramış.Önümüzdeki yaz yapılacak bir etkinlik için benim de görüşlerime başvurmak istediklerini söylemiş.Toplantının Perşembe günü yapılacağını belirtmiş.
Perşembe sabahı saat 08.15’de de Kemal Anadol eşimi aramış ve son kitabını göndermek için adresimizi almış.Oysa Anadol’da adresimiz vardı,çünkü tüm kitaplarını ev adresimize imzalayarak topluca göndermişti.
Gönderdiği kitapların içinde yeralan son romanı,Yunan içsavaşı sırasında iki genç arasında filizlenen derin bir aşkı anlatıyordu.Okumak üzere sıraya koymuştum…Herhalde adresi yitirmiş diye düşündüm.
Anadol’un birkaç gündür Ereğli’de olduğunu biliyordum,ama bir araya gelme fırsatımız olmamıştı…
Perşembe günü saat 16.00’da belediyeye gittik.Toplantı,küçük bir salondaydı.İçerde birkaç gazeteci ile birkaç eski dost ve araştırmacı genç vardı…
Toplantıyı yöneten hanımefendi önüme bir dosya koydu.Dosyanın içinde bir program vardı.Onlar konuşurken ben programı incelemeye koyuldum.
Önümüzdeki Haziran’da 100 yaşına basacak olan Ereğli’nin Kurtuluş Günü eksenindeki bir sempozyumun programıydı bu.Sempozyumun moderatörleri de Kemal Anadol ile eski dostlardan Raif Tokel’di.Tokel,bir süredir belediyede danışman olarak çalışıyor,güzel şeyler de yapıyor…
Yabancı sözcükler kullanmaya bayılırız.Sempozyum,bir anlatı türüdür ve akademik toplantıları tanımlamak için kullanılır sözlük anlamı ise,”bilgi şöleni”dir.
Moderatör ise” yönlendirici, olay yöneticisi”anlamına gelir.
Programa göre sempozyum üç gün sürecekti.
Dördüncü gün olan Pazar günü de “yerel Tarihçi ve yazarlar”a ayrılmıştı.Ancak bunların hangi konuları ve hangi saatte işleyecekleri belirtilmemişti!
Oysa,ilk üç günün etkinlikleri ile konuşmacıların konu,gün ve saatleri programda ayrıntılı olarak yeralıyordu.
Bir ara kendimi gülerken yakaladım.İçinde benim de ismimin geçtiği “yerel tarihçi ve yazalar”dördüncü gün,izleyicisi bulunmayan bir salonda toplanıp aralarında sohbet edeceklerdi herhalde!..
Bir ara çocuksu bir anektod geçti içimden.Toplantıyı yöneten hanımefendi,”Siz ne yapmak istersiniz Sina Bey” diye sordu “Ben gençliğimde epey spor yaptım,ters taklalarım ünlüydü.Programa Sina Çıladır takla şov diye bir not düşebilirsiniz”diyecektim,kemdimi tuttum.
Durum,gerçekten komedi gibiydi:
Bizi oraya programa katkı sağlamak için çağırmışlardı,ama ortada bir taslak değil,dokuz ay öncesinden kesinleşmiş bir program vardı ve tabii bizim ona bir katkımızın olması sözkonusu değildi! O zaman niye çağrılmıştık?!
Galiba konu mankeni olarak!
Yaşamım boyunca ilk kez böyle bir hakarete maruz kalıyordum.
Ne yapmıştık da bu arkadaşlara böyle bir muameleyle karşılaşıyorduk!Anlaşılır gibi değildi!
Neyse.
Bu arada ilginç bir detay da ortaya çıktı:
Toplantıyı yöneten hanımefendi,programın hazırlanmasında kendilerinin bir rolünün olmadığını,programın Kemal Anadol ile Raif Tokel tarafından hazırlandığını söyledi.
Aslında bunun bir önemi yoktu.Önemli olan sempozyumun Ereğli’ye ne kazandıracağı idi.
Toplantıyı yöneten hanımefendiye önümüze konulan programın bir taslak değil,bitmiş/kesinleşmiş bir program olduğunu,bu durumda bizim programa katkımızın sözkonusu olamayacağını söyledim.
Toplantıya katılanların bir kısmı,itildikleri konumun farkında değildi.Böyle “sıradışı”(!)bir toplantıya çağrılmış olmanın şişirdiği egoları bilinçlerini bloke etmişti.Ama,öyle olmayanların olduğu da ortaya çıktı.Onlar da bana katıldılar…
Süreceği söylenen toplantılara doğal olarak artık katılmayacağım.Dördüncü günün programından da isminin çıkarılmasını isteyeceğim.Ama bu,sempozyumun programı üzerindeki görüşlerimi açıklamama engel teşkil etmiyor elbette.Sanırım bu konuda iki yazı daha yayınlayacağım.Bu benim halka karşı olan görevimdir.
ETİKETLER : Yazdır
Üstadım, kıymetli hocam. Yorumlarınızın tamamına katılıyor ve hislerimize tercüman olduğunuz için şükranlarımı sunuyorum. Üstad Çıladır ve onun gibi ustalar böyle bir etkinliğin ""lütfen tarafından davet edilmiş" isimleri değil bilakis gerçek anlamda ev sahibi olmalıdırlar. Sizin böyle bir teveccühe ihtiyacınız yok ancak bu etkinliği yapanların üstadlara zamanında ve layıkıyla değer vermesi bilakis onlara bir değer kazandırırdı. Yüreğiniz dert görmesin.
- s.
- 1