KADININA DÜŞMAN ERKEKLER (?!.)
16 Agustos 2011 15:50:54
Tamam, erkek egemen toplumuz. Ama bu demek değildir ki; kadınına düşman bir toplum olacağız ! Hele uygar bir toplumda, en geri olduğumuz dönemlerde bile görmediğimiz biçimde kadına şiddet, dayak, taciz,tecavüz, öldürme gibi eylemlerle kadınlara dünyayı zin-dan etmek, onu sosyal ve iş yaşamından koparıp dört duvar arasına hapsetmek aklın aydınlığına ve insan doğasına aykırı bir tutum ser-gilemek, 21. Yüzyıl Türkiye’sinin en büyük ayıbı: “CİN-AYET”lerden ne zaman kurtulacağız?
Dün Yüksel caddesinden kadınlar broşür dağıtıyorlardı; ben de aldım: “HER GÜN 5 KADIN ÖLDÜRÜLÜYOR”du teması. İçim burkularak, yüreğim sızlayarak okuduğumda, durumu çok içtenlikle dramatize eden bir söylemi içeriyordu…
Filmi geriye doğru sarmaya başladım, bankta otururken:
Kadın : “Kocam değil mi; sever de döver de”, diyordu renkli cam-da.
Erkek:”Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeye-ceksin” diyordu bir başka yerde.
“En az üç çocuk yapacaksınız” diyor Başbakan. Hatta, “büyük-şehir olacaksınız; üç yetmez, beş tane olsun ki; 2013’te inşallah bunu başaracak Malatyalı kardeşlerim” diye nutuk atıyordu Başbakanımız…
“Hey hat ! Ne güneşler batıyor bir hilal uğruna” diyorum her cin-ayet haberlerini izler ve dinlerken…
Rahmetli Özal da:” Asıl siz bizi 70 milyon olduğumuzda göre-ceksiniz” demişti, büyük devlet olacağımızı söylerken. Şimdi 75 mil-yon olmuşuz; hale bakın siz !
Tesettüre büründüreceksin, eline parayı, altına cipi arabayı vereceksin, en lüks mağazalardan eli paketlerle giden kadınların sayısını 10 yılda katlaya katlaya; kalkınma masalları anlatacaksınız. Bu cin-ayetleri önleyemeyen Adalet’e mi, yok olan canlara mı, anasız kalan çocuklara mı acıyacaksın? Cumhur ne diyordu geçende: “ Her şey mecrasında yürüyor. Çok güzel şeyler oluyor”… Demek ki, fildişi kulelerden böyle görünüyor ülkem ! Vah Türkiye’m vah, ölmüşüz de ağlayanımız yok…
Şu tabloya bakar mısınız ! :
Bir yandan şehit analarının gözyaşları dinmiyor; öte yanda evlkadının gözü önünde öldürülen kadınlara mı ağlayacaksınız? .“Deli bir değil, bağlayalım; ölü bir değil bağlayalım” diyerek umursamaya-cak mıyız?
İftar çadırlarının arkasına değgin fotoğraflara dikkat edelim ! Pazar yerlerinin sonundaki manzaraları görmeye gidelim. Çocuğunu okutmak için ziynetlerini satan, çocuğunu kurtarmak pahasına ken-dini denize atan annleri düşünelim… Kuşkusuz, insanlık adına So-mali’ye de, Gazze’ye de gidelim. Ama bunları şova dönüştürmeyelim.
Otobüs durağında yaşlı bir kadın: “Babam, ben cahilim, beni Syrancı otobüsüne bindiriver “dedi. Sordum kaç yaşındasın? Dedi: Alt-mış beş.” Gerisini sormadım ama, o çığlık gibi şunları söyledi ardın-dan: “ Kocam, 35 yaşında kanserden öldü. Ömrümde bir gün güzel bir gün olsun görmedim.”. İşte bizim anamız, işte kadınımız !
TV kanallarında kadın-magazin-izdivaç porogramlarından kusacak gibi olan bir Başbakan yardımcı’mız var, “Aileden ve Kadından sorumlu erkek bakanlarımız vardı, şimdi o bakanlığın adını bile değiştirdik: “ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” (?). Demek ‘devlet’te de kadının adı yok artık !
Ya nerede var?
Partilerin kadın kollarında örneğin: “ Oy toplama makinesi gibi çalıştırılıyorlar”…
Yerel Yönetimlerin muhatabı da onlar: Gıda, kömür yardımları-nın müdavimi de onlar…
Çocuğunu kullanan, kucağında onunla dilenen kadınlar sokak-larda…
Ankara sokaklarını temizleyen çöpçü kadınlara bakarken utanı-yorum ben. “Çalışmak ayıp mı?” diye sorabilirsiniz. Elbette değil ! Ayıp olan, kadınını buna layık gören erkeklerin varlığıdır …
Yaram ağır, derdim büyük ama ben ne yapabilirim ? Elimden geleni. O da yazmak…
Hem yazdım, hem de yeni kadın cesetleri için yüreğinizde birer gömüt kazdım (bağışlayın beni)…
CİN-AYETsiz geçen günlere daha da hasret kalmayalım. Ka-dınların yanında yerimizi alalım erkek kardeşlerim: Tabii, erkek iseniz (?!.)
ETİKETLER : Yazdır