27 Mayıs ve Sonrası
01 Haziran 2011 13:31:36
27 Mayıs, DP’nin üçüncü kez iktidara gelmesi ve diktaya özenmesi sonunda yaşanan darbe-nin adı idi. Ak devrim olarak nitelendirilmiş;ordu-millet-gençlik el ele sloganıyla demokrasimize indirilen ilk darbeydi…
27 Mayıs, yıllarca(yaklaşık 20 yıl) Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmış;1982 Ana-yasası ile de kaldırılmıştır. Benim kuşağım bunu çok iyi anımsar. Üçüncü Anayasamızın ve gerçekten özgürlüğün ne olduğunu kavradığımız bir sürecin anlamını yansıtıyordu bayram olarak…
27 Mayıs, koalisyonları da beraberinde getirmiştir. 12 Mart 1971 darbesiyle, 27 Mayıs sonrasında kurulan Adalet Partisi’nin ülkeyi iyi yönetemediği gerekçesiyle, ikinci kez demokrasimiz kesintiye uğratıldı. Ara rejim, 1973 seçimlerinde bizi gene koalisyonlara götürdü ve 12 Eylül’le 3. kez yara alıyordu; ki, eksikliydi demokrasimiz…
Geriye dönüp bakıldığında, iktidarlar değişmiş ama kaderimiz değişmemiştir. Yaşadıklarımı-zın, referandumu ve bu seçimi kazanmada birer propoganda konusu olması da ayrı bir talihsiz-liktir.Halkımız her seçimde iktidarı sağ partilere vermiş; ama hep hüsrana uğramıştır…
12 Haziran, Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, geleceğimizin oylanacağı bir gün olacaktır. İktidar sahipleri kazanırsa; dolu dizgin hızla kazanımları yitirdiğimiz, kimliğimizin hatta sınırlarımızın yeniden düzenleneceğinin başlangıcı olacaktır. Gençliğin, Üniversite’nin siyaset yapamadığı (ya da iktidarın güdümünde olduğu) fiili durumla karşı karşıya geleceğiz belki de. Aslında bu, özellikle 41 yıldır da var olan bir durumdur…
Dikkat ettinizse, seçim kampanyası boyunca insanın merkez alındığı çok az vaad ya da iyi-leştirme, insan onuruna yaraşır söylemli bir kampanyaya tanık olduk mu? Özellikle iktidarın çılgınlıkla (kendilerinin tarifi bu) nitelenen projeler ağırlıklı. Suçu ve suçluyu hedef alan Hapishane yapma gibi, eğlenceye-tüketime dönük; ama halkın refahına-huzuruna odaklı yatırım ekonomisinden çok holdinglerin, sanayicilerin, kimi sanayi dallarının zenginleşmesine yönelik rantçı söylemlerle avutuluyoruz…
Kuşa dönen 1982 Anayasasının yeni bir anayasayla değiştirilmesinin seçim sonrasında kesin mutabakatla hazırlanması çalışmalarına da teğet geçilerek değiniliyor. Çünkü ele geçmiş bir 6 ay süreli Kanun Hükmünde kararname var iktidarın elinde. Bu aslında yeni anayasanın hazır halde olduğunun da işareti bence. Rahmetli Hocam Tarık Zafer Tunaya, 27 Mayıs’tan sonra çıkardığı bir kitabı vardır: İnsan Derisiyle Kaplı Anayasa adını taşır. Böyle bir Anayasa,yalnızca iktidar partisinin eseri bir anayasa olabilir mi? Bizde olabilir. Böyle olmasaydı, seçimden önce bu güveni veren çalışmalara çoktan başlanırdı. Yani, iktidarın iradesinin, millet iradesinin üstüne çıktığını görüyoruz…
Bir kısım yazılı ve özellikle TRT-1, TRT HABER kanallarında 27 Mayıs için yapılan yayın ve tar-tışmalarda 27 Mayıs Türkiye’in kara günü olarak anlatılmaktadır. Eleştirilecek durumlar vardı kuşkusuz; ama bu kadar aşağılanan bir ordu, yargı ve özellikle CHP’nin kötülenmesi, hakaretlere uğraması - özellikle de seçim sath-ı mailinde - provokasyon derecesindedir ve bu devlet televizyo-nunda yapılmaktadır acı ve üzücü olan da budur… Kin, nefret, intikam ve bölücülük değilse nedir bu?
ETİKETLER : Yazdır