Madem Öyle İşte Böyle...
31 Mayis 2011 03:52:24
(Hayal olan gerçekler, gerçek olan hayaller Çeşitlemesi)
“Hayaldi, gerçek oldu”. Neydi hayaller, neydi gerçekler? Hangileri gerçekken, hayale dönüştü? Bunları da yazalım bari…
“Her geçen 10 yıllarda, atide daha büyük saadetlerle, atide bir güneş gibi doğacaktık, medeniyet ufkunda.” Atatürk hedefi gösterdi; ama her on yılda önümüz darbelerle kesildi. Giderek bir karanlığa sürüklendik her keresinde. Bu gerçeği yadsıyan iktidarlarla bugünlere geldik…
“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiydi”, “Cumhuriyet fazilet rejimiydi”, “demokrasi denen rejim” gerçekti, ama iktidarlar bu ideali gerçekleştirmek yerine, kendi çıkarlarına kullandılar. Ülkeyi darbelere neden olarak bu günlere getirdiler. Bu gerçek şimdi hayal oldu. Peki hangileriydi hayallerin gerçek olduğu? Örnekse;
• 10 milyon yurttaş uçağa bindi, ama o vatandaşın bir o kadarı da yoksullaştırıldı.
• İcra daireleri dosyalarla doldu.
• Hapishaneleri yok etmek hayaldi, ama daha büyükleri vaad edildi.
• Kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik; 70 ülkeden ithalat yapıyoruz artık.
• İşsiz üniversiteli ordusu gerçek; para etmiyordu emek.
“Kuvvetler ayrılığı, tek elde toplandı. Yargı siyasallaştırıldı. Siyaset dinselleşti. Hukukun üstünlüğü, kerameti kendinden menkul kasaba avukatları eliyle üstün hukukçularına tekeline veridi. Oysa bunlar hep hayaldi ve AKP bunları gerçek yaptı. Yani devlet, bir par-tinin eline geçti…
“Güçlü ordu, güçlü ülke” idealdi. Ama Ordusunu güçsüzleştirecek her şeyi yapan bir iktidar; askeri vesayeti kaldıracağım diyerek, tek parti vesayetiyle sivil anayasa yapacağım diyerek, kaosa sürüklenen bir ülke yarattı. Bunun hayali bile korkutucuydu; ama gerçek oldu…
Yargısına güvenilmeyen bir ülkeden söz eden bir iktidar gördük. Vicdanı ve cüzdanı arasına sıkışan yargıçları ele geçirmeyi başaran bir iktidar var başımızda. Devlet kadroları dini referanslıların eline geçirildi. Müslüman Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız var artık. Atatürk devrimlerine, ilkelerine saldırmak modası devam ediyor; Atatürk ilkeleriyle ve devrimiyle yok sayılmaya çalışılıyordu. Bu da hayaldi ve gerçek oldu…
Muhalefeti yok sayan bir demokrasi; her şeyi çıkara göre hesabeden bir yönetim anlayışı, benden olan olmayan ayrımı, tarikatlara/ulemalara göre biçimlenen politikalar yeğleniyor. Üreten yerine tüketen; sattığından daha çoğunu ithal eden; Alışveriş merkezleriyle lüks tüketime özendirilen bir toplum olduk. Bunlar da hayaldi; ama gerçek oldu…
Ya diğer gerçekler, onlara ne oldu? Cumhuriyetin kazanımları kurumlar anlam ve önem değiştirdi, KIT’le özelleştirilip yabancıların sahibi banka-borsa-şirketler-sigortalara dönüştürüldüler, yok pahasına satıldılar. Kendi ekonomilerini, sosyetelerini ve sermayelerini-sanayilerini-finans kurumlarını oluş-turdular…
MADEM ÖYLE (ydi) şimdi de İŞTE BÖYLE yöntemiyle birbirimize düşürülmek üzereyiz… Asıl bu oyuna gelmemeliyiz. Son pişmanlık para etmez…
ETİKETLER : Yazdır