Pazar Fıkraları
31 Mayis 2011 03:34:35
İki gözü de görmeyen adam, diğer ama arkada-şına sormuş : “Yahu durumu nasıl görüyo-rsun?”. Arkadaşı da “senin gördüğün gibi” demiş. Türkiye’nin durumunu yansıtıyor mu bu ya-nıt? Gözlerini yitiren bir adam da Seyrani’ye şöyle yakınmış:“Bende dünyayı görecek göz mü kaldı!”.Seyrani de:“Üzülme dostum, zaten dünyada da bakacak surat kalmadı” Bu yanıt Türkiye’ye de uyarlanırsa ne de-mek gerekir ? Şoför adama, “Hacı Amca” deyip duruyordu. Ben de hep Hacı amca deyip durdum. Galiz küfürleri bir yana, demez mi: “Kıldığım na-mazın da hayrını görmedim”. Şoföre sordum: Sakallı olduğu için mi Hacı’m diyorsun sen bu adama? Yanıtı çok ilginçti: “Vallahi billahi Mekke’de görenler var” Söz sakaldan açılmışken bir anekdotla devam edelim bu konuya: Sakal bıraktığım bir dönem-di. Bir öğretmen dostum sordu: “Hayrola, Hac’ca mı?” Niyetimizde var, kıs-met,dedim: “Bugün Cuma, duasını da yapa-lım mı?” sorusuna şu yanıtı vermiştim: Be-nim gibi bir sakallıya, senin gibi hocanın du-ası yakışır.” (Hac Zamanıydı) Eskiden “ne olacak bu memleketin hali?” sorusu gündemdeydi. Şimdi gündemde, “nere-ye gidiyoruz?” sorusu var. Bilinen deyimle “bindik bir âlamete, gidiyo-ruz kıyamete” diyorlar: Hâlâ birileri yiyor, birileri de bakıyorsa Kı-yamet niye kopsun ki? Bir şair, “Zampok eyin pi?” adlı bir şiir yaz-mış.Tersinden okursanız, o da soruyor: “İp niye kopmaz” Bir diğer şair buna şu yanıtı vermiş bence de : “Suya dokunmazmış / Sabuna dokunmaz-mış/ Pise bak !” Cuk oturdu mu ? Nasrettin Hoca’ya da uğrayalım mı? Dam aktardığı bir gün, sadaka isteyen birine, “Yukarıya gel de al “ diye seslenmiş Hoca. A-dam yanına gelince de : “Allah versin, Allah versin” diyerek yolculamış adamı. Şu fıkrasını da çok beğenirim. Adamın biri elinde baklava tepsisiyle geçiyor-muş. Muzip birisi:“Hocam,kime gidiyor?”diye sorunca, “bana ne “der.Ama, “Hocam size gidiyor” deyince de,”sana ne” yanıtını verir. Seçimle bir bağ kurabilir misiniz? Üniversite son sınıfta sınavlara girmeyen öğ-renciye, babası “diploma tamam mı?” diye sormuş. Oğlanın yanıtı: “Daha belli değil, so-nuçlar açıklanmadı” yanıtını vermiş. Baba bu kez de :” Anlaşıldı, kaldım desene şuna” de-miş. Oğlanın cevabına bakın :“Sınıfları geçerken, nasıl geçtin diye sordun mu hiç?” Diplomalar önemlidir. İş yerine diplomasını as-mayan arkadaşına, nedenini sorar meslektaşı: “Diploma iş yeri ruhsatı mı ki de, asayım! Bazıları o çerçeveden taşar, bazıları da ufa-cık kalır içinde. Benim okumuşluğumu dip-lomamdan anlamasınlar diye asmadım.” “Diplomasının hakkını verenlere sözüm yok” demiş arkadaşı da… Fıkralar bizden, yorumlamak sizden…
ETİKETLER : Yazdır