NEDİR YAŞAMAK?
16 Eylül 2019 10:48:32
Hasan Hüseyin Yalvaç
Günün ışıkları camlara üşüşmeden kalkıp, dünden beri seni sarıp sarmalayan anılara yeniden kapıları açarken, kıyıda köşede sessizce bekleyen anı kırıntılarını da sendeki zamanın akışına çağırmak nasıl bir duygudur? Diye düşünürken, yaşam zamanının boşluklarını ve doluluğunu ‘yaşamak’ terazisine vurma gereği duydun mu hiç? Eğer ‘gülün gülle tartıldığı’ bir dünya özlemi içindeysen ‘yaşamak terazisi’ni çok iyi kullanmalısın.
Bugün Tarık Akan’nı unutmadığın gibi, tüm güzellikleri de unutmamalısın ünlü, ünsüz. Tanıdıkların sıradan insanlar olmalı çünkü onlar dünyanın tekerini çeviriyorlar. Bir bakıma Kaymakam Kayalıkları’ndan Gerze’yi seyretmek; Zap Suyu’nun kenarında söyleşen bostanın, avarın kokusunu duymak gibidir yaşamanın ömür uzatan sevgisi. Belki de Kırkhan’dan Suriye ile göz göze duran Şerşep köyüne varıp Amanos Dağları’nın şimdi yitip giden ceylanlarıyla söyleşmek gerekir ölüm denen bencili biraz daha ötelemek için.
Sık sık sormak gerekir ‘yaşamak nedir? Diye. Şiir dersin Muhteşem Sunter gelir aklına; roman dersin Mustafa Sancar. Çünkü şiire şiir penceresinden; romana roman penceresinden bakmaktasındır. Araya yabancı hiçbir şey giremez. Zaten izin de vermezsin.
Sevmenin kilosu, metresi, litresi olsaydı; yaşamın da ölçüleri olurdu binlerce. Ve hiçbir zaman yaşamakla sevmeyi bir araya getiremezdi insan şimdilerde olduğu gibi. Bence ölçü her alanda ‘biz’ olursa, paylaşmanın adaletini öğrenen insan, yaşamayı da adaletli kılar.
Bugün 16 Eylül ve günün ışıkları daha camdan içeri giremedi. Çalışma hayatı tüm homurtularla başlayacak birazdan ve ben Kızılçakçak’tan yola düşeceğim uzak bir köydeki yalnızlığımı bulmak için. Ya da son işkencenin yorgunluğunda en güzel şiirimi dillendireceğim yaşamak adına.
Çünkü yaşamak, sevmeyi öğreten tek öğretmenidir insanın.
Saray, 16 Eylül 2019.
ETİKETLER : Yazdır