İTTİFAK OLACAKSA…
14 Mart 2024 00:08:35
Bilinse de tekrar edeceğim:
Her siyasal partinin “taban”da denilen bir “kemik oy”u vardır; bir de, “konuk oy” da denilen artı (+) oyu. Artı oy seçimden seçime farklılık gösterir, ama kemik oy çok fazla değişmez. Eğer kemikte erime olursa o parti için sonun başlangıcı sayılır bu. Çünkü kemikteki erime peşinden kırılmaları getirir.
Seçmenler genel/milletvekili seçimlerinde partilere oy verir, adayları umursamaz. Yerel seçimler ile cumhurbaşkanlığı seçiminde aday faktörü önem kazanır. Adaylar partilerine artı oy da kazandırılabilirler, bunun tersi de olabilir.
Mayıs seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına Kılıçdaroğlu değil de halkta daha çok karşılığı olan bir aday çıksaydı sonuç değişir miydi, emin değilim. Ama, en azından Erdoğan çok daha fazla zorlanır, belki de seçimi kaybederdi.
Şu sıralar herkesin gözü İstanbul ve Ankara ile İzmir’in üzerinde…
Geçen yerel seçimde İmamoğlu’nun arkasında sadece CHP’nin değil, İyi Parti ile DEM’in de oyları vardı. Bazı küçük partilerden de destek görmüştü.
31 Mart seçimine İyi Parti ve DEM ayrı adaylarla seçime katılıyorlar. Yani kurumsal olarak İmamoğlu’nun arkasında değiller.
Kurumsal diyorum, çünkü, İyi Parti ile DEM’in tabanından CHP adayı İmamoğluna destek oyu verenler olabilir; yani bireysel destek sözkonusu olabilir..
Niçin ?
Çünkü İmamoğlu sadece CHP’nin değil, genel olarak muhalefetin bir ikonu !
Buradan bakıldığında AKP adayı Kurum sadece Cumhur İttifakının adayı. Buna karşılık İmamoğlu, sadece CHP’nin değil, muhalif seçmenin kazanabilecek adayı. Partisi ne olursa olsun muhalif seçmen partisine oy vermesi halinde oyunun Cumhur İttifakının yan cebine gireceğinin farkında. Sanıyorum bu yüzden çekim odağını İmamoğlu’nun oluşturduğu CHP’nin 31 Mart’taki konuk oyları artacak.
Anketler de bunu gösteriyor. CHP yüzde 25’lik kemik oyu ile İstanbul’da da tek başına seçime giriyor, ama anketlerdeki oyu yüzde 40’larda ve Kurum’un 2-3 puan önünde.
Bu, İstanbul’da bir halk ittifakının kurulduğunu gösteriyor. pazarlıksız, hilesiz hurdasız !..
Ankara’da için de aynı şey söylenebilir. Yavaş’ın sosyal belediyecilik kavramına denk düşen uygulamaları ona partilerüstü bir destek sağlamış durumda…
İzmir’de ise bu seçimde de iktidarın şansı yok.
Erdoğan/AKP bu seçimde de İstanbul, Ankara ve İzmir’i kaybederse büyük prestij kaybına uğrayacak.
Bunun simgesel bir anlamı da olacak. İmamoğlu 2028 cumhurbaşkanlığı seçiminde T. Erdoğan’ın en önemli rakibi.
Şu sorulabilir belki:
Erdoğan’ın 2028’de mevcut anayasaya göre aday olması sözkonusu değil ki İmamoğlu’nun rakibi olsun ?
Eminim, bir kolpasını bulacaklardır.
Yirmi kusür yıldır iktidarda oturan Erdoğan’ın adım adım ilerlettiği TC’yi bir islam Cumhuriyetine dönüştürme projesini yarıdan kesip kenara çekilmesi olası değil bence; en azından deneyecek…
AKP eğer 31 Mart’ta bir yerel seçim başarısı elde edebilirse, 1 Nisan, bir ironi/şaka günü değil anayasayı değiştirmenin start alacağı bir kırılma günü de olacak.
Ve önünde CHP diye bir engel de kalmamış olacak: Ağır olmasa bile bir seçim yenilgisinin CHP’yi içe kapatacağına, post kavgası başlatacağına kuşku yok.
**
Ben seçim öncesi ittifaklara karşı birisiyimdir. Her parti kendi adayı ile seçime girmeli. İttifak olacaksa eğer, tabanda olmalı. Bu şekilde seçmen iradesi öne çıkmalı, seçmenin kendi oyuna yabancılaştırılması son bulmalı. Seçim bu anlarda da demokratize olmalı…
Bunun ilk deneyimini İstanbul ve Ankara’da yaşayacağız. Umarım pozitif bir sonuç verir, bu şekilde örnek olur.
**
Okur, daha geçen ay CHP’nin DEM ve kendi solu ile ittifak yapmasını istediğimi anımsayıp; “Bu ne perhiz…” diyebilir.
O, güncel durumda ilgili bir önermeydi: Yukarıdaki pragraf, ileriye dönük bir demokratik alternatif…
ETİKETLER : Yazdır