SİSTEMİN İÇİNDE DE ÇÖZÜM VAR…
29 Subat 2024 00:06:50
Seçim öncesi SGK emeklilerine seyyanen zam yapılacağı, 3 bin liraya çıkartılan ikramiyelerin de 5 bine yükseltileceği şeklindeki tahminler tutmadı.
Muhalefet çok sıkıştırdığı için Erdoğan sonunda konuya değinmek zorunda kaldı. Mealen şöyle dedi:
“Adamın sırtında küfe yok, emeklilere 7 bin lira seyyanen zam istiyor. Seyyanen zam adaletsizlik yarattı. 10 bin lira maaşın yetersiz olduğunun farkındayız. Emeklilerden sabır istiyoruz…”
Noktayı koydu.
Sabır kavramı ucu açık bir kavramdır; önceden belirlenmiş bir zamanlaması yoktur.
İslam inancında allah verinceye kadar bekleyeceksin anlamına gelir. İslamı da kucaklayan teizmin koyduğu temel bir kuraldır bu.
Sabır kavramı kendi içinde çözümünü de taşır. Buna selâmet denilir; bekleyen sonunda ödülünü alır…
Örneğin, tekkeyi bekleyen derviş çorbayı içer özdeyişi sabır göndermelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı yakın zamanda ekonomiyi islam inancına dayalı bir modelle yönetmek istedi, olmadı. Dizginleri bu yüzden devşirme neoliberal bir kadroya teslim etti. Neoliberallerin ekonominin en kırılgan göstergesi olan enflasyonu dizginlemek için önerdikleri formül ise, öncelikle ücretlerin siyasal kaygılarla arttırılmamasıydı… Verilecek paranın karşılığı yoktu çünkü. Bütçe sürekli açık veriyor, hazinenin rezervleri eriyordu; yeni bir ücret artışı demek para basmak demekti ki o da enflasyonu tetikleyecekti…
Akan sular durur.
Sayın Cumhurbaşkanı bu yüzden sabır diliyor 16 milyon emekliye…
Ama, ne kadar üzerine gidilirse gidilsin şu soruyu (bırakın tartışmaya açmayı) görmezden geliyor hep.
Soru şudur:
Gelir dağılımındaki adaletsizlik ile vergi adaletsizliğini niçin demokratize etmiyorsunuz?
Ve niçin üretime değil de tüketime öncelik veriyorsunuz ?
Bu sorular, kendi içinde, gerçekte adaletsiz bir sistem olan mevcut toplumsal sistemin bazı çözümler taşıdığını da kabül eder.
Çünkü mevcut sistemi, kabül edilebilir bir adaletsizlikle yönetmek olasıdır.
Üretim seferberliği ile gelir dağılımını ve vergilendirmeleri demokratize ederek…Yani, şu anki adaletsiz vergi ve gelir dağılımı tablosunu alttakiler lehine olabildiği kadar değiştirerek…
AKP’nin değişmesini bunu yapmadığı için istiyoruz.
Zaten adaletsiz olan sistemi, adaletsizliği daha derinleştiren bir yönetim anlayışına sahip olduğu için yahut…
Ama ne yazık ki halkımızın en azından şimdilik bir iktidar değişikliğinin gerekliliğine inanmadığı görülüyor. Mayıs seçimleri bunu gösterdi. 31 Mart seçimleri de gösterir mi ayrıca, olasıdır.
Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor ortaya:
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin acısını Erdoğan’ın da kabül ettiği gibi en çok çeken kesim emekliler. Ama Mayıs seçiminde de görüldüğü gibi oylarını yine o adaletsizliği yaratanlara verecekler sanırım .
Türkiye’nin en çarpıcı sorunu bu ironidir !
İktidarın, her alandaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için önlemler almak yerine, onu maskelemek için kitlelere sürekli olarak kaderciliği pompalaması güzelim ülkemizin temel siyasal sorunudur.
Toplumsal sistemi yadsımadan onu rehabilite etmek de palyatif bir çözümdür. Yani, sistemin yarattığı adaletsizliği, reformlarla aza indirmek…
Ama bunu yapmak için de güçlü bir önderlik ve halk desteği gerekir.
Emperyalizm sözcüğüden korkan, burjuvaziye lâfı olmayan, tarikat-cemaatlere uzaktan bakan, muhalefet kavramını Erdoğan karşıtlığı ile sınırlamış CHP ile öteki sosyal demokratlardan böyle bir misyon bekleyebilir miyiz sizce ?..
ETİKETLER : Yazdır