MOTOKURYE ADALETİ !
17 Ocak 2024 00:31:40
Somali Cumhurbaşkanının oğlunun İstanbul da bir motokuryeyi aracı ile ezerek öldürmesine ilişkin dava jet hızıyla sonuçlandı: Cumhurbaşkanının oğluna, bilirkişi raporlarında tam kusurlu gösterildiği halde sadece 2.5 yıl hapis cezası verildi, o da 27 bin lira para cezasına çevrildi !..
Yani…Öldürdü, serbest bırakıldı, ülkesine tüydü, arama kararı çıkartıldı, uzaktan ifade verdi, ilk celsede “yırttı” !..
TV’lerde bu haber altyazı olarak akarken aklıma Aristoteles’in (İÖ 384-İÖ 322) Denkleştirici Adalet kuramı/terorisi geldi.
Gerçi bu kuram eşya ve hizmet alışverişinde geçerlidir ve matematiksel eşitliğe dayanır. Ama yukarıdaki olayda da bir eşitleme (!) var. Şöyle:
Tam kusurlu olarak can almanın cezası 2.5 yıl hapis. 2.5 yıl hapsin parasal değeri 25 bin lira. Buradan bakıldığında motokuryenin can pahası da 25 bin lira oluyor !..
Gariban motokuryenin kaza sırasında “pert” olan motorunun değeri bile parasal cezanın yarısı bile değil !
Ceza, motor tazminatı desek, motokurye nerede ?
Motokurye desek, motosiklet nerede ?
Anlaşılıyor ki 25 bin lira para cezası ikisini de kapsıyor…
Nasıl adalet ama !
Aristotales’in diğer kuramı olan Dağıtıcı Adalet açısından baksanız olaya gene olmuyor. Çünkü bu kuram da herkese hakettiğinin verilmesini önörüyor.
Soracağım:
Somali cumhurbaşkanının oğlunun hak ettiği ceza bu mu gerçekte ?
Neresinden bakarsanız bakın, Somali Cumhurbaşkanının oğluna verilen ceza adaletin ne eşitlik kuramına denk düşüyor ve ne de hakkaniyet kuramına…
Soracağım elbette:
Bu olaya karışan kişi Somali Cumhurbaşkanının oğlu değil de toptancı Murtaza olsaydı aynı ceza verilir miydi ?!..
Kaza haberini veren eski gazeteleri karıştırdım, orada şöyle bir ayrıntıya rastladım:
Ölen kuryenin ailesi şikayetçi olmamış…
Yani, Aristotoles’in alış-veriş adaleti devreye girmiş, motokuryenin can bedeli ödenmiş, geriye kamu davası kalmış…
Kamu davasında ise kuryenin can bedeli 25 bin bin lira olarak saptanmış…
Aristotoles mezarından kalksa 2500 yıllık kuramının Türkiye pratiğinde aldığı biçimi görse basardı herhalde kahkahayı…
Belki de bulutların üzerinden onu izleyen ustası Platon’a göz kırpıp, onun savunduğu oligarşik devlet kuramının Türkiye’deki biçimi ile adalet anlayışındaki savrulmayı işaret edip şöyle seslenirdi:
Kuramın karikatüre dönmüş usta !..
**
Kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde adalet bağımsız olamaz.
Güzelim ülkemizin özellikle Başkanlık Sisteminden sonra yoğunlaşan en önemli sorunu bu işte !
Şunu da eklemeliyim ki bu eksikliğimiz sadece Başkanlık Sistemi’ne yüklenemez. 100 yıla basan demokratikleşme sürecinin hâlâ yerli-yerine oturmadığını gösteriyor gerçekte bu. Zaten şu anki rejim, bu zaafın kurumsallaşmasından başka bir şey değil !..
ETİKETLER : Yazdır