DEM NE OLMALI ?
03 Ocak 2024 00:03:17
Dünkü yazıdan devam…
Milliyetçiliğin altyapısı millettir. Milletler ise kapitalizmin yaratığıdır. Kapitalizmden önce milletler yoktu. Milliyetçilik ideoloji değildir, bir siyaşi duruştur. Kapitalizmin ideolojisi liberalizmdir.
Dün de yazdım: Radikal milliyetçilik (faşizm olarak okuyun) milliyetçiliğin bir versiyonu değil, reddidir. Faşizm, liberalizmin türevi değil, zıddıdır.
Radikal milliyetçilik kapitalizmin tekelci aşamasında ortaya çıktı. Faşizm, tekelci burjuvazinin değişik şekillerde kullandığı bir aparattı’tı.
Emperyalizmin küreselleşme aşamasında, liberalizm yeni (neo) liberalizme dönüştü. Neoliberalizm faşizmin bir varyantıdır.
Dünkü yazımda radikal İslamcılık (şeriatçılık) ile radikal milliyetçiliğin, tarihsel ve toplumsal karşıtlığına rağmen, uzlaşmasını, iki otoriter anlayışın kapitalizm temelinde uzlaşmasına bağlamıştım.
(Neoliberalizmin muhafazakarlığa karış olduğu tezi mutlak bir tez değildir bana göre, tartışmalıdır.)
Dünkü yazımda, AKP ile MHP’nin yıllardır gül gibi geçinmesini de buna bağlamıştım.
1970’li yıllarda milliyetçilik ile sosyalizm arasında aşılmaz duvar yoktur denilirdi.
Bugün’se radikal milliyetçilik ile siyasal islam arasında aşılmaz duvarların olmadığını görüyoruz.
Çimento ne peki ?
Neoliberalizm ! En dipte tekelci (emperyalist) kapitalizm yatıyor…
Dünkü yazımda buradan kalkarak tüm “muhafazakar” partiler ile radikal milliyetçi partilerin Cumhur İttifakı çatısı altında toplamalarının doğal olacağını söylemiştim.
Radikal olmayan milliyetçiler ile solun bir araya gelmesi de çok yadırgatıcı olmayan bir seçim ittifakı olabilirdi ve olmalıdır da.
CHP, İyi Parti, sol partiler gibi…
Peki DEM’i nereye koyacağız ?
DEM, sırtını Kürtlere dayayan etnik bir parti özünde. Buradan bakıldığında milliyetçi bir parti. Kimilerinin iddia ettiği gibi solcu bir parti değil. PKK da, adımda yeraldığı gibi “işçi” partisi değil bunlar illüzyon. Çünkü PKK emperyalist ABD’nin kucağında oturuyor ! Emperyalizmin hizmetinde solcu parti olur mu hiç !..
DEM’in de sol söylemi yok nitekim: Ne emperyalizme ve ne de kapitalizme bir itirazı yok. Dedim ya klasik bir etnik parti kimliğinde gerçekte.
Son on yıl içinde DEM azınlık kimliğinden kurtulmak için “Halkların Partisi”, “Türkiye Partisi teoriler ve sloganlar üretti. Logosunu da buna uygun şekilde değiştirdi. Ancak, bir logo ve teorik önerme ile bir azınlık partisinin, halkların partisi haline gelmesi kolay değildir. Şu an bu sadece iyiniyetli bir açılım olarak görülebilir belki. Israr edilir ve DEM, PKK’dan yakasını tümüyle kurtarabilirse “Halkların Partisi” olma yolunda derinlemesine adımlar atabilir.
Sosyalizmin bu konudaki bakış açısı bilinir: Sol, ister demokratik isterse sosyalist devrim aşamalarında olsun azınlıkların kendi kaderlerini tayin hakkına saygı duyar. Ancak, bu bir mutlak hak olarak değerlendirilmez. Görecelidir. Çünkü sol mili güçlerin, özellikle emekçilerin bölünmesine karşıdır.
DEM şu an iki arada bir derede. Ya federalizmi esas alan bir milliyetçi azınlık partisi olarak PKK ile dirsek temasını sürdürecek veya gerçekten bir Türkiye partisi olma yoluna evrilecek.
DEM, bölücülüğün değil, birleştiriciliğin partisi: Kimliği ile Türkiye’nin her bakımdan gelişmesine katkı sunabilir. Temsil ettiği Kürt kitlelerini halkların kardeşliği temelinde bütünleştirebilir.
DEM’e ben bu gözle bakmak istiyorum. Yok, PKK’nın legal kolu misyonunu sarılırsa olsa olsa ABD emperyalizmin bölücü bir aparatı olabilir.
Peki DEM, öteki muhalefet partileri ile bir araya gelmeli midir ? Örneğin CHP ile ?
Federalizm dayatması olmayacaksa gelmelidir. Radikal olmayan milliyetçiler ile sol partilerin ve DEM’in ulusal bağımsızlığı ve demokratizmi esas alan bir platformda bir araya gelmesi idealidir bence. Zaten ben ne zamandır bunu savunuyorum. Birleştirici zemin öncelikle antiemperyalizm ve demokrasi olmalıdır.
ETİKETLER : Yazdır