SOL FİLİSTİN’E NİÇİN İLGİSİZ ?
29 Kasim 2023 00:21:40
Solun bakış açısında din belirleyici bir etken değildir. Sol, olaylara dinsel değil, ulusal ve sınıfsal açılardan yaklaşır.
Sol literatürde ulusallık, tam bağımsızlık ile eşanlamlı kullanılır. Sol, tam bağımsızlık kavramına enternasyonalist pencereden bakar ayrıca.
Bu nedenle tüm açık ve gizli/ekonomik işgal altındaki ülkelerin ulusal bağımsızlığını savunur, destekler.
Güncel bir örnek vermek gerekirse Gazze/Filistin’in…
Sol, Siyonist bir terör devleti olan İsrail tarafından bağımsızlığı elinden alınmış, askeri kuşatma altındaki Gazze/Filistin halkının tartışmasız yanındadır/yanında olması gerekir…
Nitekim, efsanevi ‘68 kuşağı Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini her zaman ve sıcak şekilde desteklemişti. Mücadeleye fiilen katılan ‘68’liler de oldu.
O günlerden bu yana 50 yıl geçti. Filistin hâlâ İsrail’in askeri kuşatması altında, son zamanlarda ise Filistin’in bir parçası olan Gazze’de katliam yapıyor, 15 bine yakın Gazze’liyi öldürdü, bunların yarıya yakını çocuktu…
Ülkemize bakıyorum…
Bu katliama öncelikle solun karşı çıkması gerekirken radikal islamcılar ön safta ! İslamcı AKP, katliamın durması için yoğun çaba gösteriyor. Sol, sessiz-edilgen bir profil sergiliyor…
Niçin ?
İki nedeni olabilir bunun:
Birincisi, sol artık 50 yıl öncesinin devrimci solu değil.
İkincisi, olaya din penceresinden bakan radikal sağ ile aynı kulvarda gözükmemek için geride duruyor.
Başta da söyledim, solun bakış açısı içinde din belirleyici bir etken değildir; Sol tüm uluslararası ve ulusal olaylara/gelişmelere ulusal ve sınıfsal bir pencereden bakar. Bu paradigmal yaklaşım temel ilkesidir.
İsrail’in vahşi saldırılarına karşı Filistin/Gazze halkının yanında olmak, antiemperyalist ve antisiyonist/faşist bir tavır takınmak anlamına gelir. Bu konuda pasif tepkiler bile emperyalizm ve faşisizme karşı takınılması gereken devrimci tavıra gölge düşürür.
Antiemperyalist ve antifaşist mücadeleye katılanlar, İdeolojik bakımdan farklı pencerelerin bakarak da katılsa işlevsel olarak takındığı tavır devrimci bir tavır olur.
Bugün Gazze’de İsrail saldırılarına karşı halkın verdiği mücadelenin başını cihatçı/şeriatçı HAMAS’ın çekmesi buna tipik bir örnektir. Burada önemli olan HAMAS’ın kime karşı mücadele ettiğidir. Gazze’deki Savaş bir din savaşı değildir. Anayurdun paylaşılması savaşıdır. Paylaşımdaki adaletsizlik ve zorbalık, Filistin halkını mağdur, İsrail’i zalim bir kimlikle tarih sahnesine çıkartıyor…
Yeri gelmişken şunun da altını çizmek istiyorum:
Filistin’in İsrail’in anayurdu olmadığı, onların İngilizler tarafından Filistin’e yerleştirildiği iddiaları eksiktir: İsrailoğulları, İÖ 1000’li yıllarda Hz. Davut’un önderliğinde Kudüs’e yerleştiler. Kitab-ı Mukaddes’teki bilgiler de bunu doğrular.
Ama şu doğrudur:
İsrailoğulları zaman için çölden uzaklaştılar, dünyanın dört bir yanına dağıldılar. Siyonizm olarak anılan İsrail ırkçı milliyetçiliğinin önderliğindeki Yahudi gruplarının değişik yöntemlerle ve İngilizler tarafından ikinci büyük savaş sonrası yeniden Filistin’e yerleştirilmiş olması, Filistin’in İsrailoğullarının da anayurdu olmadığı anlamına gelmez. Filistin toprakları üç semavi din için de kutsal topraklardır, özellikle Kudüs…
Filistin sorununun çözümü, Filistin’in iki halk arasında yeniden bölüşülüp iki devletli bir yapıya dönüştürülmesiyle mümkün olabilir ancak.
Türk solunun hukuki bir çözüm üzerinde bile durmaksızın soruna ilgisiz kalması sorumsuz bir yaklaşımdır. Sol, hâlâ sol’sa, HAMAS’ın başını çektiği antiemperyalist ve antifaşist mücadeledeki yerini bir şekilde almak zorundadır.
ETİKETLER : Yazdır