EMME-BASMA TULUMBA !
02 Mart 2021 10:08:34
Geçim endekslerine göre yoksulluk sınırı 8 bin liranın üzerine çıktı.
Açlık sınırı 2 600’ün üzerinde…
Sıfır gelirli işsizler ile 1200 liraya çalışanlar hızla çoğalıyor.
Ahalinin büyük çoğunluğu açlık sınırındaki bir gelirle geçinmeye çalışıyor. Açlık sınırının altında kalanlar da az değil.
Yoksulluk sınırının üzerinde yaşayanlar, altında yaşayanlardan sayıca az.
Zengin kavramının içine girenler, daha da az.
Gelir piramidinin en üstündeki dolar milyonerleri, (bir-iki milyarder de var) taneyle sayılıyorlar.
Bu tablo, gelir adaletinin (af buyrun) ayvayı yediği ülkelere özgün bir tablodur ve içi sırlarla doludur !
Kapitalizm yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan toplumsal bir sistemdir. Sistem, emme-basma tulumba gibi çalışır:
Gelişmiş/emperyal ülkeler, yoksul ülkelerden emdiğini kendi ülkesine basar. Sistemde gelir adaleti kavramı olasılığı için, tulumba, zengin azınlığı daha çok basar. Tulumba, içerde de, emekçiden emdiğini patronlara basar.
Bizim gibi sömürülen ülkelerde ise, tulumba, başkalarından bir şeyler emecek gücü olmadığı için, “milli ve yerli” bir program dahilinde çalışır: Emekçi halktan emdiğini zengin azınlığa basar.
Zengin ve yoksul ülkeler emekçilerinin ortalama gelirleri arasındaki fark, sömürülen ülkelerden elde edilen kaynağın bir kısmının emekçilere basılmasından kaynaklanır.
Hani zaman zaman asgari ücret İsveç’te şöyle, Fransa’da böyle diye yazılıp Türkiye ile kıyaslamalar yapılır ya; aradaki o fark, aslında, zengin ülke emekçilerine yoksul ülke emekçilerinden pompalanan farktır. Yoksa, zengin ülkeleri yönetenler bizimkilerden daha vicdanlı değildir.
o o
Korona’nın derinleştirdiği ekonomik kriz, ekmeğin önemini daha da net şekilde ortaya çıkarttı. Ekmek, benim çocukluğumun savaş yıllarında olduğu gibi karneyle verilmiyor gerçi; ama, yoksul halk, ekmeğe ulaşmada Korona öncesinden çok daha fazla zorlanıyor. Aslında bunun tüm suçu Korona’da değil; kötü yönetimden kaynaklanan derinleşen krizde…
Yoksul halk ucuz ekmek peşinde ! Ucuz ekmeğe ya muhalif belediyelerin tanzim satışları ile ulaşabiliyor ya da fırınlardan bayat ekmek alarak… Bayat ekmeğin tanesi 50-75 kuruş arasında satılıyor. Talibi de çok.
Bu yazdıklarım muhalefet şişirmesi laflar değil, hayatın gerçeği !
Daha da kötüsü, halkın ekmek almakta zorlandığı koşullarda ekmeğe üst üste yapılan zamlar ! Zonguldak ilinde bir yıl içinde ekmeğe yapılan zam, son yüzde 30’la birlikte yüzde 50’yi geçti !
Gelirin düştüğü buna karşılık ekmeğin pahalılandığı koşullar içindeyiz !..
o o
Zonguldak valiliği son yüzde 30’luk ekmek zammına itiraz etti.
Bu, özel sektör vurgunculuğuna karşı namuslu/sorumlu bir devlet adamının isyanıdır.
Ekmek zammına, muhalif siyasetçilerinden, STK’lardan filan tık yokken, Zonguldak valiliğinin tepki göstermesi, ibret verici bir olaydır.
Şöyle düğümleyeceğim lafı:
Halkın ekmeğine olsun sahip çıkamayanlardan sağcı da olmaz, solcu da olmaz !
Çünkü, ekmeğe ulaşmadaki kolaylık ve/veya zorluk, sadece ekonomik bir sorun değil; sosyal ve siyasal bir sorundur da. Yahut, emek-sermaye çelişkisinin yoğunlaşma derecesini gösteren bir ölçüttür.
Halkın ekmek kavgasına kayıtsız kalanlara bakıyorum…
“Ekmek yoksa pasta yesinler” diyen kraliçe, bunların yanında gülsuyu ile yıkanmış gibi !
Hiç değilse onun bir önerisi var çünkü.
ETİKETLER : Yazdır