CHP KURULTAYINA DOĞRU…
19 Temmuz 2020 17:13:59
Kurtuluş savaşımızın önderliğini asker ve sivil aydınlar yaptı.
Sivil ve asker aydınlar, sınıfsal bir ayrımla, küçükburjuvazinin radikal kanadını oluşturur. Bunların ortak özelliği dibine kadar vatansever olmalarıdır.
Osmanlının çöküş döneminde, sivil ve asker Osmanlı aydınlarının gündeminde şu soru vardı:
“Çöküşü nasıl durdururuz, İmparatorluğu nasıl ayakta tutarız, Batı’yı nasıl yakalarız?...”
Osmanlı aydınlarının yüzü Batı’ya dönüktü. Çoğu reformistti. Batı kuyrukçusu Tanzimat aydınlarını bir yana koyarsak, Batı’yı yakalama formülleri; demokratik değerleri benimsemek, yeni bir devlet modeline geçmekti. Bunun için islamda reformu savunuyorlardı.
1.Dünya savaşı başlamasaydı, II. Meşrutiyeti ilan eden asker-sivil aydınlar nasıl bir devlet modeline geçerlerdi, emin değilim.
Savaş…yenilgisi…Osmanlının parçalanışı…Anadolu’nun büyük ölçüde işgali…Sonunda 8 Mart 1919’da payitahtın (İstanbul’un) işgali, Osmanlı aydınlarının önüne şu soruyu koydu bu kez:
Bu hengameden nasıl kurtuluruz?
Sonucu biliyoruz: Atatürk’ün önderliğinde kenetlenen radikal sivil ve asker aydınlar, omuz omuza, Kurtuluş Savaşını zafere ulaştırdılar. Milli-demokratik bir devlet kurdular.
Tabii, halk kitlelerinin, özellikle tarım emekçilerinin büyük özverisiyle . Bu kez şöyle bir soru geldi önlerine?
Ne olacaktı ? Halifelik/saltanat sürecek miydi. Yoksa yeni bir devlet modeline mi geçilecekti?
Hilafet ve saltanat lağvedildi, seküler bir yapıya geçildi…
Vatansever/devrimci aydınların önüne bu kez bir başka soru geldi:
Türkiye Cumhuriyeti, “muasır milletler” düzeyine nasıl yükseltilecekti?
Atatürk ve öteki vatansever aydınlar da biliyordu ki, üstyapı refomları bu amaca ulaşmak için yeterli değildi. Ekonomik yapı, hangi çağdaş modelin üzerine basacaktı?
Karşılarında iki model vardı:
Kapitalist model.
Sosyalist model.
İlki denendi. İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlar, son analizde, milli/yerli sermaye birikimi yaratmayı ve bu yolla sanayileşmeyi öngörüyordu. Model, liberal bir modeldi.
Ancak tutmadı. 1929 Dünya ekonomik Buhranının da etkisiyle devrimci aydınlar yeni bir model arayışına geçtiler. Devletçi model ya da üretim araçlarının büyük ölçüde devletin mülkiyetinde olacağı/olduğu bir modeldi bu. Sosyalist değildi, liberal/kapitalist de değildi. Bir tür karma modeldi. Bence bugün Çin’de uygulanan sosyal-kapitalist bir modeldi.
1930’lu yılları esas alacak olursak, yeni model, sadece 15-16 yıl içinde büyük başarılara imza koyacaktı. Ekonomisi, sosyal, siyasi ve kültürel yapısıyla yeni Türk devleti, benzeri olmayan orijinal bir modeldi.
Model, altıok’la simgeleniyordu: Devrimciyiz, milliyetçiyiz, halkçıyız, laikiz, cumhuriyetçiyiz, devletçiyiz.
Bu ilkeler temeline basan CHP, yeni devletin siyasi önderiydi…
Model, 1946’ya kadar ya da Batı’nın baskısıyla geçilen çok partili sandıksal demokratik yaşama kadar sürdü.
Ötesi tufandır:
Ülkenin dışa bağlanması/ yarı-sömürgeleşmesi, işbirlikçi bir sermaye sınıfının serpilmesi, milli gelirin paylaşımınıda büyük adeletsizlik doğması, altıokla simgelenen devrimlerin nefesinin tükenmesi, sürecin tersine dönmesi…
00
Önümüzdeki günlerde yeni bir Kurultaya gidecek olan CHP’nin amblemi hala altıok. Peki CHP’nin izlediği ekonomik sosyal, siyasal ve kültürel politikalar oltıoka cuk oturuyor mu?
Oturmuyor.
CHP, tipik bir reformist küçükburjuva partisi görünümünde bugün.Eyyamcı da! Bu zaten genel çizginin doğal bir sonucu.
Türkiye’nin böyle bir partiye çok ihtiyacı yok. Türkiye’nin altıoka samimi olarak sımsıkı sarılacak milli-demokratik bir CHP’ye ihtiyacı var. Atatürkçü bir CHP’ye!..
CHP’nin önümüzdeki Kurultayından, Partinin kuruluş felsefesine cuk oturan bir yönetim çıkar mı?
Sanmıyorum. Bir kıvılcım, bir ışık verse kurultay, şimdilik yeter de artar bile.
Göreceğiz…
ETİKETLER : Yazdır