KDZ.EREĞLİ’DE DURUM VE YERİNDE BAĞIŞIN ÖNEMİ
08 Nisan 2020 23:02:41
Kdz.Ereğli kaymakamı İsmail Çorumluoğlu’nun üç ajans muhabirinin çağrılı olduğu “basın toplantısı”nın üzerinden iki gün geçti, yani toplantının güncelliği kalmadı pek; ama ben yine de, bu günkü yazımı toplantıya ayıracağım. Çünkü toplantıda çok önemli bir gerçeğin altı çizildi ve bunun somut örnekleri verildi.
İlkten toplantının biçimi üzerinde birkaç söz söylemek istiyorum:
Basın toplantısına sadece üç ajans muhabirinin çağrılması yanlıştı.
Ajanslar, devlet ajansı AA dahil, son çözümlemede, haber üretip satan ticari kuruluşlardır. Ürettikleri haberler bir havuzda toplanır ve şifre aktarımı yoluyla abonelerine servis edilir… Her gazete, ajanslara abone değildir. Bu yüzden Çorumluoğlu’nun yaptığı açıklamalar, sadece ajanslara abone olan medya kuruluşlarına servis edildi, onlar tarafından kullanıldı. Bu şekilde kaymakamın verdiği bilgiler, hem meta haline geldi, hem de geniş kitlelere ulaşamadı.
Eğer geniş katılımlı bir basın toplantısı yapılsaydı, açıklamalar ajanslara abone olmayan yazılı ve dijital gazetelerin tümünde yer alacak ve çok daha geniş kitlelere ulaşacaktı. Basın toplantısı yapmaktaki amaç da budur zaten.
Basın toplantısının içeriği hiç değilse özet olarak, önceden yazılı bir metin haline getirilip tüm basına servis edilseydi hem bilgilerin metalaşması önlenirdi, hem de şifahi açıklamalarda sıkça görülen dil sürçmelerinin önüne geçilmiş olurdu.
Bir örnek vereceğim:
Sayın Çorumluoğlu’nun İstanbul ve diğer bazı illerden Ereğli’ye gelen bin 300 yurttaşımız için yaptığı “pimi çekilmiş bomba” metaforu, en hafif tabiriyle şık değildi.
Hele hele bu yurttaşların potansiyel birer virüs taşıyıcısı olarak nitelenip komşuları tarafından izlenmesinin istenmesi de, pratik bir önlem de olsa, şık bir yaklaşım değildi.
Neyse.
Sayın Çorumluoğlu’nun basın toplantısının video çözümünü bir haber sitesinde okudum. Metin çok karışıktı ve Korona’ya ilişkin verilen sayısal bilgilerden net bir sonuç çıkartmak mümkün değildi.
Sanıyorum bu eksiklikler ivedi olarak giderilir ve basına günlük gelişmeler hakkında bilgi aktarımı yapılır.
Şimdi esas konuya geliyorum…
Çorumluoğlu, açıklamalarının bir yerinde, çok hoş sosyal dayanışma örnekleriyle karşılaştığını söylüyordu. Evini açan, para yardımı yapmak isteyen vatandaşlar vardı… Örneğin bir vatandaş 50 bin lira vermek istemiş, bağışının Cumhurbaşkanının açtığı kampanyaya yapılması öğüdü verilmiş kendisine…
(Bu satırları yazarken Zehra bir not sürdü önüme. Erdemir/OYAK devletin kampanyasına 8 milyon lira bağışlamışlardı).
Ben bu köşede ısrarla yerinde bağışın önemi üzerinde duruyorum.
Devletin açtığı bağış kampanyasına karşı değilim; ama yerel yönetimlerin açtığı bağış kampanyalarının yasaklanmasını da hala anlayabilmiş değilim.
Bakın şimdi…
Erdemir bizim buralı. Bizim buralı bir çok insanımız Ereğli’deki muhtaçlar için bağışta bulunmak istiyorlar. Ama, bağışlar ya doğrudan devletin kampanyasına yapılıyor ya da oraya yönlendiriliyor.
Erdemir’in yaptığı bağışın yarısı Ereğli’de kalsa, ayrıca bağış yapmak isteyen vatandaşların gönlünden kopanlar yerinde değerlendirilse, ihtiyaç sahiplerine daha çok ve yaygın şekilde yardım ulaştırılabilirdi.
Bir adım geriye çekilip bakıyorum…
Bizim buralardan da milyonlar devletin kampanyasına akıyor, oraya yönlendiriliyor; ama, devlet, yardımları ahaliye hızlı bir şekilde dağıtılamıyor.Bu boşluğu, bağış toplanması yasaklanan belediye kendi ürettiği maskeleri dağıtarak dolduruyor.
Kimileri boş laf üretirken, üstüne üstlük, dezenfektan da üretip tüm evlere dağıtıyor. Gıda kolileri ve sıcak aşk kapları ile Ereğli insanının yaşamına bir baba şefkatiyle dokunuyor…
o o o
Dilimin ucuna gelen çok şey var,ama izninizle bu yazıyı burada noktalamak istiyorum.
Kezzapçılar, hırsızlar, dolandırıcılar, gaspçılar, sahtekarlar, mafya babaları, daha neler neler dışarı çıkmak için gün sayarken gazeteciler içerde iki gözüm !..
Anlayın işte…
ETİKETLER : Yazdır