10 OCAK
11 Ocak 2020 22:58:55
Bir 10 Ocak’ı daha geride bıraktık.
Çalışan Gazeteciler Günü’nü…
Kitle iletişimi teknolojisi öylesine gelişti ki, dünyanın herhangi bir yerinde haber değeri taşıyan bir olay olsa, bunu öğrenmek için artık bilgisayarınızın başına oturmanız bile gerekmiyor. Haberler anında “akıllı” cep telefonlarına düşüyor.
Bu durum, iletişim organlarının önem sırasını da değiştirdi:
Dijital yayıncılık/habercilik, geleneksel yayıncılığın ve onun değişik formlarının önüne geçti. Basılı/kağıt gazetelerin görece olarak gerilemelerinin, Anadolu’da çok sayıda gazete ve TV’nin kapanmasının, binlerce basın emekçisinin işsiz kalmasının temel nedeni bu.
Babıali’de Habertürk’ten sonra iki gazete daha yayınlarını durdurma kararı aldı. Özellikle yandaş basın zor durumda. Resmi ilan pompalanmasına ve binbir teşviğe rağmen zarar ediyorlar ! Çünkü,halkın desteğini yitirdiler. Kimse elini cebine atıp bunları satın almıyor. Resmi ilanlardan daha fazla pay kapmak için bedava dağıttıkları gazeteleri satış rakamlarına eklemelerine rağmen kıçın kıçın gidiyorlar…
Dijital rekabet, biat, yayıncılık bunları bitirdi !
Halk artık sadece adam gibi gazetecilik yapan gazeteler için elini cebine atıyor.
En çok satan gazeteler artık havuz gazeteleri değil, haysiyetli muhalif gazeteler…
En çok ziyaret edilen internet siteleri de öyle…
Muhalif basının halkla kaynaşması tabii ki egemenlerin işine gelmiyor. Bu yüzden tüm muhalif yayınlar ile onların çalışanları hedef tahtasında !
Sözcü gazetesinin yazar ve yöneticilerine “FETÖ”cü diye ceza yağdırılması bunun son/traji-komik örneği !
FETÖ haberi yüzünden bizim Cevdet Akgün’ün iki gün önce cezaevine konulması bir başka örnek!
Eskiden namuslu gazetecilerin başına üzerinde TCK’nın 141 ve 142.maddeleri ile 157’nci maddesi kılıç gibi sallanırdı:
141 ve 142, komünizm propagandası ile komünist partilerine üye olmayı yasaklıyordu. 157.madde de, hükümete ve TBMM’ne hakareti…
Eğer muhalifseniz, bir kolpasını bulur sokarlardı sizi bu maddelerin turnikesine…
Az mı soruşturmaya uğramıştık bu yüzden !
Bu maddeler artık yok. Çünkü Sovyetlerin dağılması ve Çin’in de Rusya ile birlikte sosyal-kapitalist bir ülkeye dönüşmesiyle ideolojik altyapısını yitirdi. Umacı olmaktan çıktı…
Bugün Tunceli belediyesi, Türkiye Komünist Partisi’nin elinde.
O eski hayalet, artık Tunceli/Ovacık’tan belediye eliyle, Nişantaşı sosyetesine organik bakliyat satan sosyal demokrat bir çerçiye dönüştü!..
141 ve 142 ile 157 gidince çilemiz bitti mi peki ?
Nerde… Onların yerine FETÖ ile Cumhurbaşkanına hakaret maddeleri geldi. Binlerce insan bu suçlamalarla soruşturuluyor,içeri atılıyor.Gerçek FETÖ’cüler ile muhalif aydınlar iç-içe geçti. At izi it izine karıştı.
O kadar ki, Adalet Bakanı Gül bile buna isyan etti geçen gün…
o o o
Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, geleneklere uyarak bu yıl da 10 Ocak münasebetiyle bir yemek verdi gazetecilere…
Zehra ile çağrıldıydık, kalktık gittik.
Her şey çok güzeldi.Nazik, saygılı, özenli, şık…
Sofra da öyleydi.
Ancak, salon girer girmez ayrımsadım. Gergin/elektrikli bir hava vardı içerde…
Ne oluyor demeye kalmadan, programda gazetecilere söz verilmeyeceği bilgisine ulaştık. Kaymakam İsmail Çorumluoğlu’nun sıcak kişiliğinde Posbıyık’ın kişiliğinde de Devlet konuşmuştu, yerel yönetim konuşmuştu. Ama Gazeteciler Günü’nde gazeteciler Derneğinin başkanına söz hakkı yoktu !
İşsiz kalan, cezaevlerine atılan, özgür habercilik hakları ellerinden alınan, baskılanan, susturulan, çeşitli provokasyonlara maruz kalan, aşağılık iftiraların hedefi haline gelen meslektaşlarımızın acılarını, öfkelerini, haklı taleplerini içimize gömüp kalktık çaresiz.
Ereğli’deki gazetecilerin çoğu oradaydı, ama aslında yoktuk, yok sayılmıştık !..
İçimi yokladım, öfke değil, düşkırıklığı vardı…
Posbıyık, çok zorunlu olmasa, böyle antidemokratik ve kırıcı bir tablo oluşmasına izin vermezdi, eminim.
Açık konuşacağım:
Posbıyık, medya ile olan ilişkilerini ivedi olarak gözden geçirmelidir. Eski bir dost önerisidir bu.
Ateşi maşa ile tutmak akıllıca bir önlemdir.
Ama, ya maşa kirliyse ?..
ETİKETLER : Yazdır