İSTANBUL YÜRÜYÜŞÜ…
22 Haziran 2017 02:48:33
Kılıçdaroğlu’nun İstanbul yürüyüşü, edilgen bir eylem.
Ama, eğer zemini haklıysa, edilgen eylemlerin kimi zaman silahlı eylemlerden bile daha etkin olabileceğini, daha büyük yankılara, daha önemli oluşumlara ve sonuçlara yol açabileceğini tarih bize öğretiyor.
Örneğin Mahatma Gandi, Hindistan’ı sömürgecilerden edilgen eylemlerle kurtarmıştı .
Bana göre, idealize edilecek bir eylem biçimi değil bu. Ama, kimi zaman işe yaradığı da kesin.
o o o
Kemal Kılıçdaroğlu, sonunda İstanbul Yürüyüşü şeklinde boyutlanan edilgen eylemciliğin provalarını halkoylaması sırasında yapmıştı.
O’nun halkoylaması sürecinde kaba polemiklerden kaçınan sabırlı tutumu, sonuç üzerinde etkili oldu. Halktan da destek gördü.
Ben o tarihlerde bu köşede Kılıçdaroğlu’nun yıldızının parlamaya başladığı tespitini yapmış ve Baykal’ların halkoylamasından sonra gündeme taşıdıkları, olağanüstü kurultay yırtınmalarına karşı çıkmıştım.
Siyasal taktik açısından bakıldığında, Baykal’ların olağanüstü kurultay çağrıları, zamanlaması ve gerekçesi havada kalan acemi işi bir çağrıydı…
Kimileri de (ben dahil) bunu, başarıdan (halkoylamasının sonucu CHP açısından başarılıydı) pay kapma kurnazlığı olarak nitelemişti…
Şimdi görülüyor ki, Baykal’ların çağrısı Kılıçdaroğlu’nun halkoylamasındaki başarısını tırmandırma olasılığını dikkate alan uzakgörüşlü bir çağrıymış. Acemi işi değil, usta işi bir taktik-siyasetmiş.
İstanbul Yürüyüşü’nün sonuçlarını şimdiden kestirmek zor. Ama, ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu, eylemden biraz daha güçlenmiş olarak çıkacaktır.
2018’deki Kurultayda Kılıçdaroğlu’nu devirmek artık o kadar kolay değil.
Kaldı ki, buna gerek de yok. Kılıçdaroğlu bir dönem daha koltuğunda kalmayı çoktan hak etti.
o o o
CHP’nin İstanbul Yürüyüşü, doğal olarak iktidarı gerdi. Ama, hala, yürüyüşe karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği konusunda kafaları berrak değil. Eylemi, sıradanlaştıralım mı, yoksa müdahale mi edelim ikilemi içindeler…
Yürüyüşü sıradanlaştırmak zor. Çünkü yürüyüşe hem katılımlar büyüyor, hem de özellikle dış basın eylemi adım adım izliyor.
Yürüyüş şimdiden nerdeyse bir zafer yürüyüşü algısını yaratmaya başladı. Kafalardaki soru ise şu:
Yürüyüşe müdahale edilir mi ?
Bence, kolluk güçlerinin Gebze’de yürüyüşe müdahale etmesi sözkonusu olabilir. Çünkü, Kılıçdaroğlu grubu, Gebze’de, İzmir’den gelen grupla birleşecek. Eylem karanlık güçlerce provoke edilebilir. Eğer bu olursa, kolluk güçleri haliyle eyleme müdahale eder.
Yürüyüş iptal edilir. Gerekçe olarak da, yürüyüşçülerin can güvenliğini sağlamak filan gösterilebilir…
o o o
Hemen eklemeliyim ki…
Yürüyüşü engellemek çok yanlış olur.
Çünkü sonuçta demokratik bir eylem bu. Adalete sarsılan güveni onarmaya dönük bir eylem… Haklı bir eylem…
Yarıda kesilirse, etkisi tamamlanmasından çok daha büyük olur.
Demokrasimiz de yeni bir yara daha alır.
o o o
Biliyoruz ki, sınıflarüstü adalet olmaz.
Çünkü yasaları egemen güçler yapar.
CHP’nin buna itirazı yok. Onun itirazı, Adalet dağıtıcılarının yasaları herkese eşit şekilde dağıtmasını engelleyen siyasal müdahaleler ! Kılıçdaroğlu bunun için yürüyor…
İktidarın yürüyüşe soğuk bakmasının nedeni de bu !..
PİYANGO VURDU !
Son çıkan torba yasadan Zonguldak için (Trabzon’la beraber) özel bir yasa çıktı.
Yasaya göre, Zonguldak kıyılarında denizin doldurulmasıyla elde edilecek arazilere sağlık ve sanayi yatırımları yapılabilecek…
Bizim internet sitesi haberi, “piyango” olarak verdi. Başlık, çevresel bir itirazı mizah yoluyla anlatıyordu…
Sanıyorum yasa, esas olarak, sırada bekleyen termik santral projelerinin yaşama geçirilmesi için çıkartıldı.
Bu şekilde, yüzlerce yıldır insanlığın gündeminde olan şu soru, Zonguldak için daha yakıcı hale gelmek üzere:
Sanayi ve istihdam mı, yoksa sağlık ve çevre mi ?
İkisi bir arada olmuyor ! En azından bizde olmuyor !.. Biz bunu en yakınımızdaki kömür ve demir-çelik sanayilerinin çevre (hava,deniz,su,orman,tarla bitkileri,vb.) üzerindeki olumsuz etkisinden biliyoruz.
Ekmek ile sağlığı karşı karşıya getiren bu düzenin adına kapitalizm deniliyor.
Termik santraller, en çok çevre kirliliğine yol açan sanayi tesislerinin başında gelir. Zonguldak, Çatalağzı termik santralleri ile baş edemezken yenileriyle nasıl baş edecek ?.. Üstelik denizin doldurulmasıyla elde edilecek arazilere kurulacaksa !..
Bakalım çevreciler bu yeni yasayı nasıl karşılayacak ?..
ETİKETLER : Yazdır