ÇARE…
16 Haziran 2017 02:27:19
Güzelim ülkemiz karanlık bir tünele girdi. Ülkeyi oraya sokan belli-başlı sorunlar şunlar:
Güneydoğu’da PKK vahşeti olanca namussuzluğu ile sürüyor.
Siz bizim küçükburjuva yarım aydınlarımıza bakmayın. Orada Kürtlerin bağımsızlık savaşı filan yok. Orada, ABD’nin Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan hain planının paralı askerleri var. Onların yürüttüğü “gayrı nizami” bir savaş var. Güneydoğu’daki Kürt halkının büyük çoğunluğu olayın farkında. PKK’nın arkasında halk desteği yok. Ağa-aşiret desteği var. Çünkü Türkiye’nin bölünmesi onların da işine geliyor. Merkezi devletin düzenleyici ağırlığından kurtulmak istiyorlar…
ABD, PKK’yı sadece Güneydoğu Anadolu’da kullanmıyor. Irak ve Suriye’de de kullanıyor. Hedef, ABD’ye bağımlı Büyük Kürdistan’ı ya da İkinci İsrail’i kurmak…
o o o
Öte yandan…
FETÖ, darbe girişiminin başarısızlığına ve sonraki karşı operasyonlara rağmen halen aktif durumda.
Devletin kılcal damarlarına kadar işlemiş çok derin ve yaygın bir örgüt bu.
FETÖ de ABD’nin denetiminde ! FETÖ’yü, Türkiye’yi içten çökertmek için kullanıyor. FETÖ’nün arkalanmasının nedeni de, bu kez onun eliyle, Türkiye’yi bölmek. Darbe girişimi başarılı olsaydı, Güneydoğu PKK’ya verilecekti. Bu yüzden de güzelim ülkemiz bir iç-savaş koşulları içinde bulunacaktı şu an…
Ucuz kurtulduk diyeceğim ama, hayır, henüz kurtulamadık !..
o o o
Öte yandan…
Ortadoğu bataklığına dalmamız hataydı. Hata, doğurgandır, beraberinde yeni hatalar taşır. Katar krizine çok aktif şekilde müdahil olmamız da hataydı.
Büyük devletlerin Ortadoğu’daki varlığının nedeni, petrol ve doğalgaz ! ABD, Büyük Kürdistan’la Ortadoğu’ya yeni bir çok yıldızlı bekçi dikmek istiyor.
Yahut, ikinci İsrail’i dikmek ! Bunun için Irak, Suriye ve Türkiye ile İran’ın bölünmesi gerekiyor. ABD’nin hedefi şimdi İran ! Katar’ın, kendisi gibi büyük doğalgaz rezervlerine sahip olan İran ile işbirliği yapmaya çalışması, ABD’yi kızdırdı. ABD’nin dümensuyundaki Körfez ülkelerinin Katar’a karşı birleşmelerinin nedeni bu. Katar, doğru bir adım attı, şimdi onun ceremesini çekiyor !.. Katar’ın yanlışı Müslüman Kardeşler, Hamas, El Kaide gibi terör örgütlerine destek olması !..
Türkiye’nin Katar’ın yanında yer alması, aynı zamanda İran ve Rusya’nın yanında yeralması anlamına gelse, sorun yok. Ama, Türk dış politikası iki cami arasındaki bi-namaza benziyor.
ABD cephesi mi, yoksa Rusya-İran cephesi mi ? Bizimkiler kararsız görünüyor !.. Doğru olan, böyle bir ikilem içine girmemekti. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden sapmamaktı… Olmadı !..
Katar’a asker gönderme kararımız ise, çok riskli bir karar. Çünkü, o zaman pozisyonumuz, Arap ülkeleri ve arkasındaki ABD’ye karşı Katar’ı elde silah savunma pozisyonu olacak ! Bunun nedenleri üzerinde durmaksızın (ki biliniyor) bu pozisyonun başımıza çok dertler açacağı kesin !..
Katar’a uygulanan ambargonun arkasında olan ABD’nin Suudi Arabistan’dan sonra Katar’a da 12 milyar dolar değerinde F-15 savaş uçakları, satması, ambargonun ABD’ye getirisi oluyor ! 2,5 milyon nüfuslu bir kent-devleti olan Katar’ın F-15’lere ne ihtiyacı var ! Uçakları uçuracak pilotlarının olduğunu bile sanmıyorum. ABD, resmen haraç alıyor !..
o o o
Öte yandan…
Bu satırları yazarken, CHP’nin İstanbul Yürüyüşü henüz başlamamıştı. Hazırlıkları sürüyordu…
CHP niye yürüyor ?
Görünüşte, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını protesto amacıyla…
Ama, aslında bu olay bardağı taşıran son damla !
Nitekim, yürüyüşün adı, “Adalet Yürüyüşü” olarak saptandı, genelleştirildi…
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra CHP bir şey yapmak zorundaydı. Yaptı. Edilgen ama yankısının özellikle yurtdışından büyük olacağını tahmin ettiğim bir eylem koydu. Eylemin provokasyonlara açık olması, riskinin yanı sıra etkinliğini de büyütecek gibi…
Güzelim ülkemizde adalet mekanizmasının düzgün/adaletli işlediğini söylemek olanaksızdır. Aslında yeni bir şey de değil bu ! Çünkü bugün daha net şekilde anlaşılıyor ki, FETÖ kadrolarının yargının içinde önemli bir yer edinmeleriyle ipin ucu kaçalı çok olmuş ! FETÖ yargısı halen tasfiye edilmeye çalışılıyor; ama bunda ne derece başarılı olunduğu belli değil ! FETÖ yargısı halen yer yer işbaşında görünüyor ! Örgütün siyasi ayağı da henüz deşifre olmadı, saklı tutuluyor…
Son, damat tahliyeleri ile içerdeki gazetecilerin/aydınların gitgide çoğalması, FETÖ’nün işine geliyor ! Berberoğlu’nun tutuklanması da !
Çünkü FETÖ bir yandan, PKK bir yandan ülkeyi germeye, içerde karışıklık yaratmaya çalışıyor. Bu, “böl-yönet” şeklinde ifade edilen emperyalist bir taktiktir. AKP iktidarı bunu göremiyor ! Baskıcı tavrıyla FETÖ’nün ekmeğine yağ sürüyor…
Bir ülke ne kadar demokrasiden uzaklaşırsa, iç karışıklığa da o oranda zemin yaratılmış olunur. Türkiye, bugün bu süreci yaşıyor…
Belli başlı nedenlerini saydığım karanlık tablo, gitgide kendisini daha çok duyumsatmaya başlayan enflasyonist baskı ve %12 dolaylarında seyreden işsizlik oranı ile daha da karanlık hale geliyor…
o o o
Peki çıkış ?
27 Mayıs’tan bu yana olan tüm kargaşaları yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim:
Karanlık tünelden bir an önce çıkabilmemiz için erken seçime gitmekte yarar var. Deneylerimizle bilirim, erken seçim tüm sorunları çözmez, ama en azından ülkeye rahat bir nefes aldırır… Aksi halde, AKP iktidarı, mevcut sorunların ağırlığını taşımakta çok zorlanır, bunun ceremesini de güzelim ülkemiz ile halkımız çeker !..
EREĞLİ’NİN KURTULUŞ GÜNÜ…
Yıl 1967.
Ereğli’ye yeni gelmişim.
Sevgili Bedri Erel abimizin Şirin Ereğli’sinde çalışıyorum.
Yazıişleri Müdürümüz rahmetli Süheyla Erel…
Şirin Ereğli’den başka gazete yok o sıralar. Rahmetli Ecz. Gökhan Duran’ın Ereğli Memleket’i daha sonra katıldı kervana…
Hangi yıldı tam olarak anımsayamıyorum, ama 70 öncesi olmalı… O günün koşullarına göre “provokatif” bir manşet döşedik:Ereğli’nin Kurtuluş Günü Yok mu?
Haberde, 18 Haziran’ın Ereğli’nin kurtuluş günü olduğunu belirtiyor, bu doğrultuda çeşitli kaynaklara atıfta bulunuyorduk. En dikkate değer kaynak da, eski bir asker olan rahmetli Nurettin Peker’in 1966 yılında yayınlanan (Okat Yayınları) “Öl Esir Olma” ismindeki emeğiydi. Peker, o çalışmasında Ereğli’nin işgali ile kurtuluşuna ilişkin detaylı bilgiler veriyordu.
Kıyamet koptuydu.
Şimdi ismi aklımda değil, dönemin kaymakamı bile bize tekzip gönderdi. Ereğli’nin Kurtuluş Günü filan olmadığını ileri sürdü. Gagamızı kapatmalıydık, filan…
Israr ettiydik. Ereğli Memleket de bize katılmış, rahmetli A.Turan Kayalı, müstear ismi olan Tuncer Şanlı imzasıyla Ereğli’nin kurtuluş günü olduğunu ısrarla yazmıştı…
70 başında, darbeciler beni tutuklayıp götürdüler, epeyce cezaevinde kaldım.
Sonra ne oldu ?
İlk resmi kutlama ne zaman yapıldı, anımsayamıyorum.
Şunun altını çizeceğim:
Yerel basın o yıllarda daha bir araştırmacı ve soruşturmacıydı. Tuttuğunu koparan bir kimliğe sahipti. Uğraşmış, didinmiş, kurtuluş gününün kutlanması için tarihsel bir zemin yaratmıştık.
İlginçtir ama, benim bildiğim kadarıyla ne Alemdar Gemisi ve ne de Ereğli’nin Kurtuluşu, resmi tarihte yok hala... Onun için de uğraşmak gerekiyor…
BİR AÇIKLAMA
Geçen pazartesi günü yayınlanan, “Olmadı Sayın Başkan” başlıklı takazamı, Ereğli Belediye Başkanı Dr.Uysal üzerine almış…
O “sayın başkan”, Uysal değildi, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Başkandı.
Açıklama zorunlu oldu. Çünkü istemeyerek de olsa hedef saptı !..
ETİKETLER : Yazdır