FESTİVAL DENİLİNCE?
17 Temmuz 2011 14:48:55
Festivaller, festivale dönüşmemeli derim; çok güzel başlıyoruz, kötü bitiriyoruz…
18. Uluslarası Sevgi,Dostluk,Barış Kültür ve Sanat Festivali geçen haftalarda yapıldı. Ereğli’deki değişim, dönüşüm ve gelişimin göstergesi olduğunda kuşku götürmeyen bir şenlik olarak işlevini sürdürüyor. Emek verenlerini kutluyorum.
Sevgili Jr. Sina Çıladır, köşesinde geçmiş festivallerde basın komitesi olarak yer alıp emek verdiğini belirtiyor; Şiir Dinletisi’nin muhteşem olduğunu, konuk Cumhuriyet yazarlarının ilgi görme-mesinden dolayı üzüntüsünü belirtiyor…
Devrek’te ve Bartın’da 6’ şar Festival/Kitap Fuarı düzenlemiş biri olarak hiç şaşırmadım bu duru-ma. Taslak halindeki kitabın tutuklandığı, geçmişte kitapların yakıldığı, Seka’ya gönderildiği düşünü-lür ve koskoca ülkede sayısı 1500’ü bile bulmayan kütüphanelerimizle durumun izahı da-ha kolay olu-yor.Ayrıntıya girmiyorum.
Devrek Festivali’nin panayıra dö-nüştürüldüğü söyleniyor, tık yok kimse-lerde. Zonguldak, ne fuar yapabiliyor ne de festival. Ama Bartın işi öğrendi ve sürdürüyor. Emek verenlerini ve süreğini sağlayanlarını kutluyorum. Ereğli’yi de kutluyorum elbet; ancak, kültür adına kitap fuarlarını da yapma-sını öneriyorum. Festivale garnitür ol-masının da önlenmiş olacağını düşü-nüyorum.
Güreşi kaldırıp kültürü eklediğimiz Baston Festivali’nde yağlı bedenler yerine aydınlık kafaları yarıştırmıştık. Bartın’da da aynı yöntemi uyguluyor-duk.Bu arada ülkemizin önemli kültür-sanat adam-larını, bu alandaki önemli temsilcilerini gerek Devrek’in, gerekse bartın’ın dostları listesine katmıştık. Hem turizm, hem tanıtım açısından da gerekliydi bu.
Halk böyle istiyor diye festivalleri renklendirmek gereklidir. Bunun için kimseye bir söz söyleyemeyiz. Ancak, bazı önemli şeylere de dikkat etmeliyiz:
Örneğin;“İnsan için en büyük değer zamandır; ne var ki en kötü kullan-dığımız değer de zamandır” diyen Yekta Güngör Özden’i,
Örneğin; “Benim gözümde bozukluk var galiba, her kötü şey ben görüyo-rum” diyen Aziz Nesin’i,
Örneğin; Sivas yakımından sonra, “Her şey yalama oldu.Yaşamak istemi-yorum” diye isyan eden Rıfat Ilgaz’ı,
Örneğin; “Devrek insan ısılı, insansı diyar” diyen Demirtaş Ceyhun’u,
Örneğin; “Devrek, çınarların sahip-lendiği kent, gönül telimi titreten üçün-cü kent oldu” diyen Ayla Kutlu’yu,
Örneğin;“Devrekli orman dalını, ozanlar düşlerini” yontar diyen Mehmet Başaran’ı,
Örneğin;” Mutluluğumuzun sırrını, Günsel’le hep gözlerimizle konuşmaya borçluyuz” diye Muzaffer İzgü’yü,
Örneğin;”Cumhuriyet’in aydınlık yüzü Bartın” diyen İ. Reşat Özkan’ı konuk etmenin onurunu yaşıyorum…
Hayıflanma sevgili Sina Bey !
Her şey olacağına varıyor bu ülke-de. “Halk böyle istiyor, milli irade her şeyin üstündedir” denildikçe, halka eşeğini kaybettirip buldurma ve yersen yutturmacası çok yerde hinlik-cinlik-akıllılık olarak benimsenmişse, bundan ötesi teferruattır…
Bartın Kitap Fuarından bir aktar-mayla yazımı bitireyim:
Savaş Ünlü ile Kitap-Okuma ve İnsan başlıklı bir söyleşi yapmıştık. Sorusu şuydu: “Hayvanlar da okuma yazma bilseydi, dünya nasıl olurdu?
Şu yanıtı verdiğimi anımsıyorum: Bugünkünden çok farklı olurdu. Örneğin;Tilki Selim’i, Sansar Handi’yi, Kurt Mehmet’i, Karga Halil’i, Deve Hüsnü’yü, Ayı Mahmut’u gördükten sonra sevinirler; şöyle derlerdi : BUNLAR DA İNSAN İŞTE !...
Nice festivallere dos-tum. Sayın Posbıyık, bir an önce bir Kitap Fuarı düzenlemeli ve kitabı-yazarı eğlen-ceye meze olmaktan kurtarmalı. E-reğli’ye bu da çok yakışır….
ETİKETLER : Yazdır