
SORUNUN ÖZÜ...
31 Ocak 2025 00:20:49
AKP iktidarı geçen yıl bilgikirliliğini önleme argümanıyla basın yasasına bazı eklemeler yaptı. Eklemelerin içinde “özel yaşamın gizliliğini ihlal’i yasaklayan bir madde de vardı. Son derece muğlak, nereye çeksen oraya uzanan, haksız yorumlara açık bir maddeydi bu.
Bu maddeyi de içeren eklemelerin bazılarına o tarihlerde karşı çıkmıştık.. Ama iktidar başlarda, meclisteki sandalye çoğunluğuna dayanarak yasayı çıkarttı..
O gün bu gündür özellikle özel yaşamın “gizliliğini” kutsayan bu maddeye takılmayan basın mensubu yok gibi...
Halk TV mensubu bir grup gazeteci hakkında bir bilirkişinin adını afişe ettikleri gerekçesiyle açılan soruşturmalar bu maddeye dayanıyor...
Bu madde ilk bakışta anılan yasayı ihlal edenleri soruşturuyor. Ama biraz yukardan baktığınızda gerçekte haberciliği/gazeteciliği yasakladığı görülüyor. Bu noktayı açacağım:
Haberciliğin eksenini/mantığını sıradışılık oluşturur. Sıradan bilgi dolaşımı, kitle iletişimdir; habercilik değildir. Habercilik kitlelerin/halkın mutlaka bilmesi gereken, ama öğrenmesinler diye gizlenen bilgileri/olayları ortaya çıkartma işidir. Haber de budur. Haberciliğin her alanı için geçerlidir bu. Kitle iletişimi ile haberciliği/gazeteciliği birbirine karıştırmamak gerekir. Gerçi gazetecilik kavramının içine kitle iletişimi de girer. Kitle iletişimi sıradan/rutin haberciliğin karşılığı olur. Şu ünlü anektot ne güzel anlatır bu ayrımı: Bir köpeğin bir insanı ısırması haber değildir; haber, bir insanın bir köpeği ısırmasıdır !..
Bahse konu olan yasa neyi yasaklıyor bu durmda ? Haberciliği/gazeteciliği !..
Halk TV olayına dönüyorum...
Bu pencereden bakıldığında Halk TV mensubu bir grup gazeteci hakkında soruşturma açılması, birisinin tutuklanması, ilk bakışta basın yasasındaki bir maddenin ihlaliyle ilgili görünüyor, ama gerçekte soruşturma, gazeteciliğe açılmış oluyor; tutuklanan gazetecinin kişiliğinde gazetecilik tutuklanmış oluyor...
Muhalefetin ve muhalif basının bu olaya tepki göstermesi doğaldır. Sonuçta haklarında soruşturma açılan, tutuklanan gazetecilerin kişiliğinde gazetecilik soruşturuluyor, tutuklanıyor...
(Bir parantez açacağım burada. Yasada karşılığı olduğu için soruşturmaların bir dayanacağı var, ama gözaltı ve tutuklama eleştirilmesi gereken bu yorumdur).
Yeri geldi şunun da altını çizmek istiyorum:
Sözünü ettiğim yasa maddesine takılan, hatta biraz sertçe takılan sadece Halk TV değil elbette. Özellikle anadolu’da yüzlerce gazeteci bu maddeyi ihlal ettiği argümanıyla soruşturuluyor, ceza alıyor...
Ama bunlar ulusal basında iki satırlık haber bile olmuyor! Ulusal basın iğnenin ucu kendilerine dokununca ortalığı ayağa kaldırmakta mahir. Ama Anadolu basını deyince, eğer kendi mensubu değilse sırtını dönüyor, görmezden geliyor. Bu ikiyüzlüğün de altını çizmek istiyorum !..
Ulusal basın iki parça. Anadolu basını da öyle. Kamu reklamları ve resmi ilanla beslenen geneli-yereli ile basın iktidarın hizmetinde.
Muhalif basın ise kamu desteğinden yoksun. Reklam-İlan pastasından hak ettiği payı bile alamıyor. Öte yandan gitgide ağırlaşan baskılar altında...
Anadolu basınının muhalifleri çok daha kötü durumda. Çoğu resmi ilan ile kamu desteğinden yoksun. Tasarruf önlemleri nedeniyle CHP’li belediyeler bile yerel gazetelere abone olamıyorlar! Bir çok yerel gazeteci soruşturmalara, gözaltılara, tutuklamalara uğruyor; hapis cezalarına çarptırılıyor, kimsenin umurunda değil !..
Partisi, kitle örgütü ve basını ile muhalefetteki bu bölük-pörçüklük giderilmeden iktidarın anti-hukuksal ve antidemokratik baskılarını göğüslemek çok zor olacaktır...
Muhalefet; siyasal partileri, kitle örgütleri ve basını ile birleşmek, çağdaş demokrasi hedefine bir an önce kilitlenmek zorunda...
ETİKETLER : Yazdır