
KUŞBAKIŞI !
20 Ocak 2025 00:51:00
Demiştim gerçi; ama bu yazı yine de ben dememiş miydim yazısı olmayacak. Çünkü siyaset yazarlığı bugünden düne değil, yarına bakmayı gerektirir.
CHP’de Özgür Özel yönetimi, Mart seçimi sonrası yaptığı hatanın bedelini ödüyor bugün.
Neydi o hata ?
Yerel seçimi kazanan bir partinin genel seçim için bastırması gerekirken Özel ve yönetiminin bunu yapmayıp geriye çekilmesiydi...
Erdoğan zeki ve deneyimli bir politikacıdır. CHP’yi bu yanlış yola, “yumuşama” taktiğiyle o manipüle etmişti...
O tarihlerde CHP’nin edilgenliğini çok eleştirmiştik; ancak Özel ve ekibini ikna etmek mümkün olmamıştı.
Erdoğan 31 Marttan bu yana geçen 10 ay içinde partisini derleyip toparladı. Yeni bir ekonomik modele geçti. Bu zaman dilimi içinde muhalefetten ciddi bir baskı görmedi. Erdoğan yeniden aday olmak için anayasa değişikliğini gündeme taşıyacak bir hamle yapma fırsatını bile buldu.
Bahçeli’nin DEM’e el uzatması, Öcalan’ın devreye sokulması bu oyunun bir fragmanıydı. Amaç, DEM’i muhalefet saflarından kopartmaktı öncelikle...
Derken hiç beklenmedik tuhaf bir şey oldu; DEM’li bazı belediyelere operasyon yapıldı, belediye başkanları tutuklandı ve yerlerine kayyım atandı...Peşinden CHP’li iki belediyeye yapılan operasyon gündemi sürreal bir tabloya dönüştürdü.
Erdoğan ne yapmak istiyordu ?
Sanırım şunu:
Cumhurbaşkanı, olası bir erken seçimde DEM ve Öcalan ile aynı karede gözükmek istemiyor. Bu yüzden “İmralı süreci”nin dışında kalmaya özen gösteriyor. Süreci bir şekilde Bahçeli’nin yürütüp sonlandırılmasını bekliyor. Bu şekilde CHP’yi PKK ile aynı karede gösteren klasik seçim retoriğinden olmak istemiyor. Hatta İmralı Sürecinin bir an önce noktalanmasını isteyen bir tavrı da var. Erdoğan da farkındaki Bahçeli’nin açtığı yapay süreç daha baştan ölü doğdu çünkü...
CHP’ye yüklenmesinin nedeni ise, gizli ajandasına erken seçimi aldığını gösteriyor. Uyguladığı taktik , en iyi savunma saldırıdır taktiği bence ...
Aslında AKP-Erdoğan zor durumda:
*Şimşek’in uyguladığı kemerleri sıkma politikası beklenen başarıyı yakalayamadı. Çünkü kamuya kemer sıktırmak mümkün olamadı. Bu yüzden bütçe önemli bir açık verdi yine. Açığı kapatmak için yeni vergiler salınmaya başlandı.
Model, memur, işçi ve emekli maaş ve ücretlerini kısıtlamayı öngörüyordu. Öyle de yapıldı. Ancak haklarının çok altındaki ücret artışları 50 milyona yakın çalışanların sefalete itilmesine yolaçtı. Bunlar şu an büyük ölçüde AKP karşıtı bir kitle oluşturuyorlar.
- Erdoğan’ın adaylık yolu da açılamadı henüz, nasıl açılacağı da belli değil.
- Memnuniyetsiz kitlelerin sokak hareketlerinin yoğunlaşması zaten varolan sosyal krizin yoğunlaşabileceğinin işareti oldu.
Kişisel görüşüm Erdoğan bir erken seçimi göze aldı. Seçime en elverişli koşullarda gitmek için özellikle CHP’yi sarsacak hamleler yapmaya başladı. Gidebildiği kadar gidecek. Erdoğan’ın seçim kararı alması kitle baskısına bağlı.
CHP’nin erken seçim için dayatmasının başarısı da bu doğrultuda kitleleri manipüle etme başarısına bağlı...
Muhalefet teorik olarak daha avantajlı. Ama AKP-Erdoğan da kolay lokma değil ! Devlet gücü onlardan yana. Bu gücün kimi zaman âdil şekilde kullanılmaması sorunu ise sadece bize özgü bir olay değildir. Burjuva demokrasilerinde demokrasinin sınırı, iktidarın çıkarlarının sınırında son bulur.
Bir şey daha var:
Erdoğan’sız bir erken seçim de kendisini dayatabilir...
ETİKETLER : Yazdır