ERDOĞAN NE İSTİYOR ?
03 Mayis 2024 00:34:43
Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır tanımına katılan birisiyimdir.
Çin’li savaş bilgesi Sun Tzu’nun şu sözüne de:
En büyük zafer, savaşılmadan elde edilendir.
1.Dünya Savaşı ilk tanıma uyar örneğin.
Lozan da ikinci tanıma…
Kurtuluş Savaşı ve genelde Cumhuriyet Devrimi Lozan’da gerçek zafere dönüştü. Çünkü Lozan’da sınırları belirli bir toprağa ya da vatana sahip olduk.
Peşinden milletin ve devletin inşaası geldi…
**
Şu sıralar anayasa tartışılıyor. TBMM Başkanı Kurtulmuş tüm partilerin yeni bir anayasa metni üzerinde uzlaşması için partileri ziyaret ediyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde ise AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP’li Özgür Özel’in yapacağı görüşmeye iki saat kadar bir zaman kalmıştı.
Normalde yazı yazmadan önce görüşmeden süzülecek ilk damları ya da haber kırıntılarını beklemem gerekiyordu. Ama ben buna gerek görmedim. “Toplantıdan bir şey çıkmaz” öngürüsü ile değil, toplantıya ilişkin ilk haber kırıntılarının kafaları karıştırmaktan başka bir şeye yaramayacağı düşüncesiyle. İlk yirmidört saatte sular nasıl olsa durulurdu…
**
AKP anayasa konusunda savaşmadan zafer elde etmek istiyor; herkesi aynı metin üzerinde uzlaştıracak politik bir zafer !..
Erdoğan-Özel görüşmesinin de, daha düne kadar kapatılması çağrılarına sessiz kalan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un DEM’in kapısına düşmesinin de nedeni bu.
**
Anayasaların sınıfsal bir karakteri vardır. Anayasa sözcüğünü Politika ismindeki kitabında ilk kez kullanan Aristoteles (İÖ 384 İÖ 322) kavramı özetle şöyle açıklar: Aristoteles’e göre, anayasa devlette güçler üzerinde düzenleyici bir rol oynayan talimatlar bütünüdür. Devlet içinde güçler nasıl dağılacak, en büyük/belirleyici güç kim olacak sorularının yanıtını verir.
Devleti iktidarlar yönetir. İktidar ise, sınıfsal güçler mozayiğinin belirleyici/egemen gücünün elinde olur hep.
Buna göre, anayasa sadece yasama, yürütme, yargı şeklinde açıklanan güçlerin devlet içindeki konumlarını saptamakla kalmaz, devletin sınıfsal kimliğini de kendi içinde saklar.
Devletin yasını, örgütlenmesini, yurttaşlarla ilişkilerini düzenler ayrıca..
Anayasalar, toplumsal güçler dengesindeki değişimlerin de bir yansısıdır. Anayasa değişiklikleri, iktidardaki güç/sosyal sınıf anayasayı, iktidarını daha rahat koşullarda sürdürebilmenin bir aracına dönüştürmek ister.
Yani anayasa, sadece toplumsal sistemin değil, aynı zamanda o sistemin egemen gücünün devleti şekillendiren bir âletidir.
Devrim olur, devrimin öncü gücü kendi anayasasını devletin kapısına asar. Darbeci aynı şeyi yapar, karşıdevrimci aynı şeyi…
Ta meşrutiyetlerden bu yana olan anayasa değişikliklerine bakın, bu tabloyu görürsünüz.
AKP/Erdoğan hem iktidarını ideolojik bakımdan daha net yansıtacak ve hem de iktidarının sürekliliğini sağlayacak bir anayasa peşinde. Daha önce de yazdım, ikinci şık ağır basıyor.
Ve bence bunun için yapmayacağı şey yok. Başkanlık Sisteminden fedakârlık etmese de onu revize edecek esnekliği bile gösterebilir örneğin. 2028’de iktidarda kalıcı olmasını sağlayacak seçme-seçilme maddelerinin saptanmasında muhalefete ödünler de verebilir. Yeter ki önü açılsın !..
Eğer bunu başarabilirse, Sun Tzu’nun tanımındaki politik zaferi elde etmiş olur.
Taslaklar açıklansın niyetleri daha iyi anlayacağız…
ETİKETLER : Yazdır