DEM’İ KAPATMAK ÇÖZÜM MÜ ?
26 Nisan 2024 00:18:30
Aslında başlıktaki soru, DEM yerine “parti” sözcüğü konularak da açılabilirdi. Yani konu genelleştirilebilirdi.
Ama şu an gündemdeki parti kapatma konusunun öznesi DEM ! Bu yüzden başlığı bu şekilde koydum.
Partiler sınıf esasına göre kurulur. DEM öyle değil, etnik bir parti. Kürt kökenli yurttaşlarımızı temel alan bir milliyetçi parti. Geniş bir tabanı da var. Her seçimde 6 milyon civarında oy alıyor. Aldığı oyların çoğunluğunu Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarının oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.
Ama, şu da yanlış olmaz:
Kürt kökenli yurttaşlarımızın içinde DEM’e siyasal bir yakınlık duydukları için değil, aidiyat duygusuyla oy verenler de var. Mütedeyyin Kürtlerin bir kısmı da öteden beri AKP’ye oy veriyor.
Şunun altını çizmek için yazıyorum bunları:
DEM eşittir Türkiye Kürtleri algısı doğru değil.
PKK’nın DEM üzerindeki etkisi de sır değil. DEM yöneticileri bugün de PKK’ya ve onun kurucusu Öcalan’a sıcak yaklaşıyorlar. DEM kadroları içinde yaşadıkları ülkeye ve ona adını veren soya düşmanca bakanlar da var. Ama sanıyorum bunlar azınlıkta. Hatta DEM tabanını oluşturan 6 milyon yurttaşımız içinde PKK’ya ve DEM’in ayrılıkçı politikalarına karşı olanlar da var. Ama seçimlerde yine de kimisi gönülden, kimisi aidiyat duygusuyla DEM’i destekliyorlar.
MHP lideri Bahçeli ve onun paralelindeki radikal milliyetçiler zaman zaman, yeri geldikçe, DEM’in kapatılmasını istiyorlar. Yöneticilerinin de tutuklanmasını !
En son Diyarbakır ve Mardin’de milli marş ve bayrak kışkırtıcılığı yapıldığı iddiaları üzerine yeniden DEM’in kapatılmasını isteyenler çoğaldı. Kapıyı da yine Bahçeli açtı.
Yeri geldi soruyu açacağım:
DEM’i kapatmak çözüm mü ?
Daha somut ve özel bir soru daha açacağım:
Mardin ve Diyarbakır gibi DEM’in elindeki belediyelere kayyum atamak çözüm mü ?
Değil.
Siyaset tarihimize bakın. Kapatılan, ama bir başka isim altında yeniden açılan bir çok parti var.
Örneğin islamcı Milli Nizam Partisi kuruluşundan (1972) kısa bir söre sonra kapatılmıştı. Partinin kurucusu Necmettin Erbakan’dı.
Erbakan iki yıl sonra bu kez aynı çizgideki Milli Selamet Partisini kurdu. (1981) de Onun kapatılmasından bir süre sonra Refah Partisi kuruldu. (1983)
Sadece bu örnek bile parti kapatmanın anlamsızlığını gösteriyor...
Parti kapatmak antidemokratik ve formalist bir zihniyet bence. Antidemokratik, çünkü her parti farklı bir siyasal akımın kurumsallaşmasıdır. Kurumu kapatıyorsunuz, ama onu yaratan ideolojik/siyasal formasyon varlığını koruyor. Fırsat bulunca yeniden kurumsallaşıyor. Bu bakımdan parti kapatmak, gerçekte, ülke içindeki siyasal akımları dizayn etmek çabasından başka bir şey olmuyor. Bu da haliyle demokrasiye aykırı.
DEM’in çizgisini beğenmeyebilirsiniz (ki ben de beğenmiyorum, hatta öfkeliyim onlara), ama bu başka bir şey, temel hak ve özgürlükleri savunmak başka bir şey.
Tıpkı bunun gibi halkın verdiği oylarla, yeni halk iradesi ile seçilmiş yöneticileri bir kenara itip onların yerine memur/kayyum atamak demokratik açıdan çözüm olmuyor, tam tersi yeni çözümsüzlüklere, kışkırtmalara yol açıyor: Oradaki halkı, ülkeyi yönetenlerle karşı karşıya getiriyor.
Bu elbette, terör destekçiliğinin görmezden gelinmesi anlamına gelmiyor. Varsa böyle şeyler tabii ki kovuşturulacaktır. Ama, doğrudan terör destekçiliği ile ilgili olmayan kimi olayları öne iterek fırsatçı bir zihniyetle halkın iradesine ters düşen kararlar almak demokrasiye aykırıdır.
Bu köşede sık sık yazıyorum:
DEM’in sorunu, öncelikle PKK ! DEM yönetimi, ayrılıkçı politikaların PKK’yı da yönlendiren ve Türkiye’yi bölmek isteyen ABD’nin tüm Ortadoğu’da uyguladığı “böl-yönet” politikasına hizmet ettiğinin farkında değil gibiler. Yok farkındalarsa tabii ki yakalarına yapışılır. Biz Türkiye Cumhuriyetini ABD’ye ısmarlamadık ! Kan ve ateş içinden çıkartıldı o Cumhuriyet !..
Şöyle bağlayacağım:
Parti kapatarak, belediyelere kayyum atayarak, o partilerin milyonlarca destekçilerinin iradesini hiçe saymak etnik ayrımcılıktır.
Hotzotcu palyatif önlemler ölü doğmuştur hep. Demokratik esneklik ve çözümler kalıcıdır.
ETİKETLER : Yazdır