FUTBOLCU DOLANDIRICILIĞI (!)
28 Kasim 2023 00:06:04
Futbol basit bir oyundur; formülü de şöyledir:
Top sende iken gol yapmaya çalışacaksın, top rakipteyken gol yememeye…Gol yememek için de topu yeniden ele geçirmeye uğraşacaksın…
Formülde top öznedir. Topsuz gol olmaz çünkü !
Yeteneği olan belirli yaşlardaki herkes futbol oynayabilir. Ancak, iyi futbolcu olmak için sadece yetenek yetmez, onun yanısıra oyuncunun zeka katsayısının da yüksek olması gerekir.
Çünkü futbol temeldeki basitliğine rağmen, topla oynanan bir tür satranç gibidir. “Futbol zekası” denilen şey, en azından bir sonraki iki hamleyi önceden görme özelliğidir. Futbol, adı üzerinde ayakla oynanan bir oyun, ama o ayaklara beyin kumanda eder.
Aptallardan iyi futbolcu olmaz bu yüzden.
**
TV’lerde bir bankanın şube müdürünün, içlerinde üstdüzey eski milli futbolcu ve futbolcu-hocaların da olduğu çok sayıda kişiyi dolandırdığı şeklinde haberler dönüp duruyor günlerdir. Gazetelerde de daha ayrıntılı haberler var bu konuda. Haberler dikkatle okunduğunda görülüyor ki, futbolcu olmayanları bilemem, çünkü ayrıntı yok, ama futbolcu ve hocalardan dolandırılan kimse yok gerçekte. Tam tersi; birisi hariç, tümü kârda, hâttâ yatırmadıkları parayı isteyenlerin bile olduğu yazılıp çiziliyor…
Burada, aptalların zeki birisi tarafından dolandırılması olayı yok. Parasını daha çok para kazanmak için kullanan, bunun için bilerek risk alan açgözlü insanlar var . Fonksiyonel bakımdan bir tür yasadışı faizcilik olayı bu. Şık değil elbette. Belki de kriminal ayrıca.
Burada golü yiyen kim peki ?
Banka değil, çünkü kasa her zaman kazanır. Futbolcularda da değil. Golü yiyen, zeka katsayısı düşük bankacı…En azından futbolcular açısından…Belki o da bir üst-akıl tarafından kullanılan birisi..
Tabii noktayı yargı koyacak sonunda…
**
Bu konuya bir başka yazımda birkaç cümle ile değinmiştim. Tamam, bu para oyunu kirli bir oyun, ama onu yaratan toplumsal sistem aslında.
Şunu söylemiştim:
“Dolandırıcılık” olayının gündemde yer almasının nedeni, tıpkı “fenomenler” olayında olduğu gibi, öne çıkan kişilerin şöhretli kişiler olmasıyla ilgili. Gazetecilikte kuraldır: Şöhretli kişilerin özel yaşamı haberdir. Gazeteci, TV’ci/haber programını satacak, materyal/haber lazım. Bundan âlâ haber olur mu !
Aslında bu da toplumsal kirlenmenin bir tezahürü. Çünkü kirlilik, haberleşerek rant üretiyor.
Türkiye koşullarında vukuat-ı adiye sayılan bir olayın günlerdir gündemin tozunu atması, medyamızın da, şöhret sömürüsünden fazlasıyla nasibini aldığını gösteriyor sonuçta. Medyayı da biçimlerdiren toplumsal sistem değil mi zaten…Sistem, her imkândan yararlanarak her koşulda, “ben dümenime bakarım” felsefesini pompalıyor. Sisteme karşı olanların da çoğu kez bu vahşi egosantrizmin etkisinde kalması, sistemin en büyük başarısı bence.
Çünkü…
Şöhret takıntılı haberlerin ortalığı silip süpürmesi, sistemi siyasi arenada başat olarak temsil edenlerin de çok işine geliyor. Bu şekilde gerçek gündem saptırılıyor, iktidarın aynı amaçlar doğrultusunda yapay gündem oluşturmasına gerek kalmıyor.
Peki bundan kaçınmak olası mı ?
Medya açısından bakarsak pek değil. Sonuçta medya da neoliberalizmin yasalarına tâbi işletmelerden oluşuyor. Sistemin kurallarına göre oynamak zorundalar. Aksi halde kaybederler.
Her şeye rağmen köşelerinde bu manipülasyona karşı çıkan kalemleri ben, Sakallı Celal’in şu ünlü sözüne benzetirim: Türkiye Doğu’ya giden bir gemi, içinde bir avuç insan Batıya koşuyor !
Medyaya siz uyarlayın lütfen…
**
Son bir şey ekleyeceğim:
Özellikle muhalif medyanın bu olayı köpürtmesinde adı geçen futbolcu ve hocaların iktidara yakın isimler olmasının da etkisi olabilir mi ? Diyelim ki o da var. Peki Türk futbolunun uluslararası prestiji ne olacak ?!..
ETİKETLER : Yazdır