DEĞİŞİMCİLER DEĞİŞİMDEN KORKMAMALI !
23 Kasim 2023 00:17:17
Cumhurbaşkanlığı seçimini salt çoğunluğa (%50+1) bağlayan mevcut uygulama doğru ve demokratik. Basit çoğunluk sistemi (%50’den az) demokratik değil.
Buradan bakıldığında Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde basit çoğunluk sistemine geçilmesini istemesi demokratik bir talep değil.
Ama, daha önce de yazdım, gerçekçi.
Bu soruna hep iktidar açısından bakıyoruz. Dönüp bir de muhalefet açısından bakalım:
Muhalefetin toplam oyu % 50+1’e yetıyor mu ? Mayıs seçiminde yetmediğini gördük. Öyleyse % 50+1’e ısrarla niçin sahip çıkıyorlar ?
Sanıyorum iktidarın oy tabanının zaman içinde karşı tarafa savrulabileceği hipotezine dayanarak. (Aşağıda nlatacağım başka nedenler de var).
Hoş zaten bunu CHP lideri özel de dile getirdi: Dört yıl içinde oylarının yüzde 35’e çıkacağını söyledi. Bu da bir hipotez sonuçta. Çıkmayabilir de. o zaman başa sarılmış olmayacak mı ?
Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi bugünkü haliyle de sonuçta basit çoğunluğa dayanıyor zaten: İlk turda % 50+1’i bulamayan iki adaydan birisi ikinci turda basit çoğunlukla seçilmiyor mu ?
Burada söyle bir ironi de var:
Yüzde 50+1 demokratik bir seçenek, ama Türkiye koşullarında ucube ittifakları zorunlu kıldığı için pratikte antidemokratik bir profil veriyor.
Basit çoğunluk sistemi ittifak zorunluğunu teorik olarak ortadan kaldıracağı için demokratik değil belki, ama dedim ya gerçekçi bence.
% 50+1 kalktı mı AKP-MHP ortaklığı ile şu sıralar zaten varolmayan, ama bir olasılık olarak hâlâ gündemde tutulan ucube Millet İttifakı da gereksiz hâle gelecek.
MHP lideri Bahçeli niçin yüzde 50+1’de ısrar ediyor ? Devlet yönetiminde hiçbir sorumluluk almadan pay sahibi olduğu için ! Haliyle bu büyük avantajını kaybetmek istemiyor. Bahçeli’nin son yaptığı açıklamada Erdoğan’a aba altından sopa göstermesinin nedeni bu ! MHP ile CHP (ve öteki muhalifler) bu konuda ile aynı çizgide !
Erdoğan’ın anayasa değişikliğini gündemde tutmasının nedeni sadece bu değil: Cumhurbaşkanı, eğer bir erken seçim sözkonusu olmazsa 2028’de sona erecek olan cumhurbaşkanı adaylığının da yolunu açmak istiyor yeniden.
Yeri geldi,-bir sürü küfürü peşinen sineye çekerek-soracağım:
Peki bu olasılıklar, hâlâ “darbe” ya da “vesayet” anayasası diye anılan, ama gerçekte üst üste yapılan değişikliklerle yamalı bohçaya dönen mevcut anayasayı sımsıkı korumaya rasyonel bir gerekçe olabilir mi ?
Muhalefet, özellikle CHP, niçin yeni bir anayasa taslağı üzerinde çalışmıyor ? Yok böyle bir şey varsa niçin saklı tutuluyor ?
Değişimden söz edenlerin zaten yüzde 75’i değişmiş, ilk dört maddesinden başka iler-tutar yeri kalmamış bir anayasada ısrar etmeleri soruna salt mevcut oy tablosu açısından yaklaşıldığı anlamına gelmiyor mu ? Eskiye/eskimişe sımsıkı sarılmak muhafazakarlık değil midir ayrıca? Burada sahiplenilen çözümsülük değil mi ayrıca ?..
Daha önce de iki kez yazdım:
Türkiye’nin spesifik koşullarına dayalı ve cumhuriyetin kuruluş felsefesinin altını kalın bir çizgiyle çizen milli-demokratik bir anayasaya ihtiyaç var. Geriye dönüşlere kapalı, çağdaş bir anayasaya !..Devrimci bir anayasaya !.. Bunun yolu da demokratik çerçevede daha büyük halk kitleleriyle birleşmekten geçiyor.
Bunu dile getirmekten bile niçin korkuyorsunuz ?
Politika, geleceği görme sanatıdır. Bugüne odaklanmış gözlerle geleceği görmek olası değildir…
Seçeneksiz retçilik gericiliktir.
ETİKETLER : Yazdır