8 KASIM’I HİÇ ANLAMADILAR !
09 Kasim 2023 00:15:05
Bizim milliliği faşizmle özdeşleştiren keskin solcularımız ile yarım yamalak “tarihçi”lerimiz, Zonguldak/Ereğli kökenli yerel bir bayram olan Uzun Mehmet’i anma ve Kömür Bayramı’nı hiç anlamadılar.
Çünkü diyalektik/analatik zekayı bir yana koyalım bir şempanze kadar olsun kavrayıcı zekaya sahip değillerdi.
Bu yerel bayrama hep, yarım yamalak bilgilerine yaslı yarım yamalak zekalarıyla formalist açıdan yaklaştılar. Sonuçta, artık nerelerine batıyorsa, bu güzelim günü yoketmek için ellerinden geleni yaptılar, başarılı da oldular:
1930’lu yıllardan itibaren uzun yıllar milli bayram formatında kutlanan Kömür Bayramı artık formalite kabilinden iki satırlık açıklamalarla geçiştiriliyor.
Bu yaklaşım milliliği reddeden, Zonguldak’ın logosundan madenciyi bile çıkartan muhafazakar zihniyete cuk oturuyor. Peki kendilerini hâlâ Atatürkçü/solcu filan sayan çevrelerin de Kömür Bayramı’na surat ekşiterek yaklaşmalarını nasıl izah etmek gerekiyor ?
Onları en mazur (!) gösterecek kavram, cehalettir. Yok, bilinçli olarak karşı çıkıyorlarsa yerleri sol taraf değil, karış taraftır artık…
Şunu bile sormuyorlar kendilerine:
Kömür 1829 yılında bulunduğu halde ona bir bulunuş öyküsü yazılarak tam 90 yıl sonra bayramlaştırılmasına niçin gerek görüldü ?
Bu soruyu doğru yanıtlamak için hem Osmanlı tarihini ve hem de kömürün tarihini iyi bilmek gerekir.
Retçiler bilmiyor. O kadar ki kömürün bulunuşu ve bulucusu, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde yayınlanan Sabah gibi bazı Osmanlı gazetelerinden haber olarak çıkmasına rağmen, yarım yamalak tarihçilerin içinde, bulunuş öyküsünü 1932’de kurulan Halkevi Komisyonu’nun “uydurduğunu” bile ileri sürenler bile oldu ! Görülmemiş bir cehaletti !
Kömür Bayramı’nın bu derin ve vahşi cehalete kurban gitmesi üzücüdür. Çünkü Zonguldak’ın milli bir kültür ve genelde devlet yaratılmasına olan katkılarından birisi daha elden çıkartılmaktadır.
Açayım:
1932’de kutlanmaya başlanan Uzun Mehmet’i anma ve Kömür Bayramı, soyut değil, somut bir milli/antiemperyalist tepkinin ürünüydü:
Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden 9 yıl geçtiği halde, arada işgal de yaşanmasına rağmen, madende emperyalist sultası sürüyordu: Maden, Zonguldak’ta 19. yüzyıllın son çeyreğinden itibaren kolonileşen Fransız sermayeli Ereğli Şirketi ile Kozludaki bir İtalyan şirketinin egemenliği altındaydı. Başka küçük yerli-yabancı şirketler de vardı gerçi, ama en önemli kömür damarları onların elindeydi.
Fransız Şirketi, limanın üzerine bir mahalle kurmuştu. Yabancı misyon için klise, çocukları için okul açılmıştı. Fransız mahallesi bir yabancı kültür merkeziydi de. Özellikle klise mensupları işçiler arasında Hristiyan/biat kültürünü yaymaya çalışıyorlardı. Bu arada her yılın Aralık ayında Azize Barbara adına bir de Maden Yortusu (yerel bayram) kutlanıyordu. Emperyalist kültür, Zonguldaklı aydınların yaratmaya çalıştığı milli/antiemperyalist kültürle mücadele halindeydi.
Fransız ve İtalyan sermayeli şirketler, milli ekonominin ve kültürün üzerindeki bir tümör gibiydi. Zonguldak’lı aydınlar bundan kurtulmak istiyorlardı. Her alanda, özellikle kültür alanında emperyalist kültürle ve onun somut uygulamaları ile mücadele ediliyordu.
Uzun Mehmet’i anma ve Kömür Bayramı, St. Barbara Maden Yortusu’na karşı yaratılan bir milli tepkiydi.
Bunu hiç anlamadılar. O kadar ki bugün bile St. Barbara Yortusu kökenli Dünya Madencilik Günü’nü kutlayanlar bile var hâlâ ! Oysa, St. Barbara’nın yaşayıp yaşamadığını kanıtlayacak orijinal/Latince el yazmalarına ulaşılamadığı için, Barbara Günü, klise takviminden çıkartıldı…
Bilmiyorlar. Daha da kötüsü, bilmediklerini de bilmiyorlar !..
Sonuç:
Zonguldak’taki milli mücadelenin kültürel alandaki simgesel bir günü yokalma sürecine sokuldu !..
ETİKETLER : Yazdır