10 SORU OLAYI
02 Haziran 2022 14:08:42
Seçim yaklaştıkça siyaset dilinin savruklaşması, sık sık etik kuralların dışına taşması ve keskinleşmesi, bizde bir teamüldür nerdeyse. Şaşırtmaz.
Sonuçta yalan da, iftira da, çarpıtma da bir silahtır. Tamam bunlar etik dışı, kof silahlardır, yarın bumerang gibi size de dönebilir; ama, kavgada silah seçme lüksünüz yoktur !
Bu girişten, bunları onayladığım anlamı çıkar mı ?
Çıkmaz. Sadece durum tespiti yapıyorum.
Seçim yaklaştıkça siyaset dilimiz de lümpenleşmeye başladı; sokak ağzı, polemiklere gitgide daha derinlemesine yerleşiyor…
Örnekler vermeyeceğim, bu zaten gözler önünde.
Seçim propagandaları da yakında start alır, almaya başladı bile.
Propaganda övgü-yergi çelişkisi üzerine kuruludur. Kendinizi över/övdürürsünüz, hasımlarınızı yerer/yerdirirsiniz.
Propagandanın en önemli silahı, basındır.
AKP’nin propaganda etkinliklerini yöneten kadrolar ile basın, özellikle Başkanlık Sistemi’ne geçilmesinden bu yana önemli ölçüde tekdüzeleşti. Bu, kaçınılmazdı. Çünkü artık iktidarı tek kişi temsil ediyordu, yani iktidar kavramı tekilleşmişti. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak muhalefet de “Bay Kemal” olarak tekilleşti..
Yandaş basının her gün Erdoğan’ı övmesinin, buna karşılık her fırsatta Kılıçdaroğlu’nu yermesinin nedeni bu.
İktidar ile muhalefetin propaganda stratejileri de tekilleşti bu yüzden. Seçim süreci, sanıyorum, Erdoğan ile aday gösterilmesi halinde “Bay Kemal” çekişmesi şeklinde geçecek.
Yandaş basına bakıyorum…
Basınsal işlevini kaybetmiş durumda, artık ne algı yaratabiliyor ve ne de yönetebiliyor.
Bu kaçınılmazdı. Çünkü basın, bağımsız/özgür olduğu sürece etkin bir güçtür. İktidarın papağanı haline gelmiş bir basın, kitleler üzerinde etkili olamaz.
Nitekim, olamıyor da. Yirmiye yakın gazete ve bir o kadar da TV’den oluşan, iktidar basını kırık plağa döndü ! Bir avuç muhalif basın ortalığı hallaç pamuğu gibi atıyor. Çünkü gerçekleri dile getiriyor, halkla iç-içe…
Muhalefetin, polemikleri ile propaganda etkinliklerini yöneten kadroları da iyi. Ama zaman zaman defolu çıkışlar da yapılmıyor değil.
Bunun son örneğini Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a yönelttiği 10 soru olayında yaşadık.
Kılıçdaroğlu, dün akşam, milyonlarca insanımızı, Erdoğan’a çok önemli, ilk kez dile getirilecek sorular yönelteceği beklentisi içine soktu. Sonuç ne oldu peki ?
Sorduğu sorular önemliydi elbette, ama yeni şeyler de değildi. Üstelik soruydu ennihayet… Etkinliğin ön hazırlığı da abartılıydı.
Milyonlarca insanımız hayalkırıklığına uğradı.
Propaganda ustalık isteyen bir iş. Uzmanlarınca yönetilirse, iş yapar. Ama kitleleri büyük beklenti içine sokup tekdüzelik sergilersen, silahın geri teper.
Kılıçdaroğlu böyle şeylerden kaçınmalı derim ben. Polemikler ile onun ana çerçevesi olan propaganda etkinlikleri yaratıcı, sürprizlerle bezenmiş, dahası inandırıcı olmalı ve tekrarlardan kaçınılmalı. Aksi halkta olsa olsa bıkkınlık duygusu yaratır…
ETİKETLER : Yazdır