GÖÇMEN KARŞITLIĞI IRKÇILIK MIDIR ?
05 Mayis 2022 19:50:23
Gündem yeteri kadar yoğun değilmiş gibi bir de ırkçılık düştü üstüne.
Biliyorsunuz, gazeteci Hande Karacasu, sosyal medyada yayınlanan “Sessiz istila” adını verdiği kısa belgeseliyle ilgili olarak gözaltına alındı, sonra serbest bırakıldı.
Karacasu’nun kısa metrajlı filmini, içişleri bakan yardımcısı İsmail Çataklı, “yabancı düşmanlığı” olarak niteledi, “suç duyurusu yapacağız” dedi.
Yandaş basın olaya balıklama atladı, Karacasu’yu “ırkçılık”la suçladı.
Karacasu ise kendisini şöyle savundu:
“Ben ırkçı değilim. Vatanperver bir Atatürk Türkiye’si kadınıyım”
Soruyu açıyorum:
Mülteci (göçmen) karşıtlığı ırkçılık mıdır ?
Hayır. Göçmen karşıtlığı başka şeydir, ırkçılık başka…
Anlatayım:
Göç ve göçmenden başlayacağım:
Kişinin/kişilerin doğal, ekonomik ve siyasal zorunluluklar nedeniyle yaşadığı topluluğu değiştirmesine göç deniliyor. Göç, iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılıyor. Dış göçü iç göçten ayırın, kişinin/kişilerin eski toplumsal ilişkilerini değiştirmesi, yeni yerleştiği yerde yeni toplumsal ilişkiler kurmasıdır.
Anadolu’nun Türkleşmesi de göçler şeklinde oldu. II. Yüzyılda Selçuklu egemenliği altındaki Anadolu topraklarına Orta asya’daki Türkmen boylarının yerleşmesi bunun ilk adımıdır.
Daha sonra, 18. Yüzyılda Kırım’dan 700 bin Müslüman Osmanlı topraklarına göç etti. Onu izleyen dönemde Çarlık Rusya’nın baskısına dayanamayan müslüman Kafkas halklarının ya da Çerkes ve Abazaların göçünü yaşadı Osmanlı toprakları…Bunu 19. Yüzyıldaki göçler izledi…
Osmanlının son döneminde ve Kurtuluş Savaşı sonrası Ermenilerin tehciri ile Yunanlıların mübadeleye tabi tutulması önemli göç olaylarıydı.
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki göçlerin bazıları düzensizdi, bazıları da anlaşmalara bağlanmıştı…
Osmanlı tarihinde olsun, Cumhuriyet tarihinde olsun, AKP dönemindeki Suriyeli ve Afrikalı göçü çapında spontane göç olayı yok.
Tüm dış göçler, göç alan ülkelerde psikolojik, demografik, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları beraberinde taşır.
Suriyeli ve Afrikalı göçmenleri de günümüz Türkiye’sinde benzeri sorunlar yarattı, göçün devam etmesi sorunların ağırlaşmasına neden oldu/ oluyor…
O kadar ki, düne kadar Suriyeli ve Afrikalıları göndermeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün fikir değiştirdi, ilk etapta 1 milyon Suriyeliyi ülkelerine göndereceklerini açıkladı.
Demek oluyor ki 5 milyon aşkın göçmen, Türkiye için “sorun” olmaya başladı.
Canalıcı soruyu yineleyeceğim:
Mevcut koşullarda göçmen karşıtlığını ırkçılık olarak niteleyebilir miyiz ?
Bu soruya doğru bir yanıt getirmek için bir de ırkçılığın ne olup olmadığına bakmamız gerekiyor:
Irkçılık; kısaca, bazı ırkların diğer ırklara doğal üstünlüğünün olduğunu ileri süren bir görüş/teori ve siyasal akım.
Bu siyasal akımın temelini bazı ırkların diğerlerine kıyasla kişilik, fiziki özellik, zeka ve kültürel bakımdan daha gelişmiş olduğu teorisine dayanıyor. Irkçılığın felsefi temelleri, Darwin’in sosyal evrim teorisine dayandırılıyor. Oysa Darwin, ırkçı değildi.
Buradan kalkılarak beyaz ırkın diğer renkli (sarı, siyah, kızıl ve kahverengi) ırklara üstün olduğu, beyazlar içinde de ari ırkın en tepede yeraldığına inanılıyor.
Irkçılık bu !
Karacasu olayında böyle bir şey yok. Gerçi Türk ırkının diğer ırklara üstün olduğunu savunan radikal milliyetçiler yok değil; bunlar doğaları gereği yabancı/göçmen düşmanı; ama bunu tüm göçmen karşıtları ile özdeşleştirmek yanlış. Çünkü Karacasu olayında üstünlük değil, ekonomik, sosyal, kültürel ve demografik nedenlere dayalı bir göçmen karşıtlığı var. Karşıtlık, Türkiye’nin olanaklarının 5 milyonu aşkın yabancıyı taşıyamadığı argümanına dayanıyor. Halk, pastayı bu çapta bir göçmen kitlesiyle paylaşmak istemiyor, çünkü pasta zaten küçük !
Demografik yapının bozulması, kültürel çelişmeler, farklı yaşam tarzları vb. göçmen karşıtlığının diğer etmenleri…Buna milliyetçilik de diyebiliriz.
Milliyetçi pencereden bakarsak, o da ırkçılığa cuk oturmuyor. Çünkü cumhuriyet milliyetçiliği ırkçı değildir, kafatasçı değildir. Eğer yabancı düşmanı arayacaksak bizim kafatasçılara bakmak gerekiyor.
Karacasu zaten ırkçılığı reddediyor; “ben vatansever bir Atatürk Türkiye’si kadınıyım” diyor.
Son söz:
Öküz altında buzağı aramanın anlamı yok !..
ETİKETLER : Yazdır