RAMAZAN KOLİSİ
29 Mart 2022 14:39:23
Önce koli…
Fransızca bir sözcük, “posta paketi” anlamına geliyor.
Gıda kolileri postadan çıkmıyor gerçi, genelde elden dağıtılıyor; ama, sonuçta o da bir paket !
Ramazan kolileri, yılın belirli günlerinde, özellikle dini bayramlarda yoksullara dağıtılıyor.
Yoksullara dağıtılan paketlerin içindekiler hem çeşit ve hem de kalite bakımından farklılaşıyor:
Devlet ile belediyelerin dağıttığı “kamusal koli”ler genelde makarna ağırlıklı oluyor. Çeşit zenginliği yaratmak için de gramajdan tasarrufa gidiliyor; kimi paketler, tek öğünde tüketilecek kadar küçük tutuluyor. Ürünlerin tümünün, adı sanı duyulmamış markalardan oluşması, kalite düzeylerinin göstergesi oluyor.
Büyücek özel kuruluşların, ensesi kalın Oda’ların filan dağıttığı koliler, “kamusal koli”lerin yanında fark yaratıyor. Bunların içlerinde çok çeşit olmuyor gerçi, ama ürünlerin gramajları yüksek tutuluyor, marka tercihleri de popüler oluyor…
Aslında aradaki fark, tanıtım farkından başka bir şey değil. Devletin reklâma ihtiyacı yok, büyük özel kuruluşların kolileri, reklam/tanıtım faslından finanse ediliyor…
Sosyalliği lâfta kalmış devlet ile kurulu düzenin imtiyazlı kesiminin arasındaki fark, kolilerde de somutlaşıyor.
Gazetelerin yazdığına göre, geçen yıl ortalama 80 lira değerindeki kolilerin fiyatı bu yıl 175-200 lira arasında değişiyormuş.
Gazeteler dağıtılacak kolilerin sayısı hakkında bilgi vermiyor gerçi, ama artık “yoksul” kavramı ortadireği de içine almaya başladığı için, dağıtılan koli sayısı sanırım yükselecek, ama buna karşılık kolilerdeki merdivenaltı ürün sayısı çoğalacak…
Kamusal Ramazan kolileri de, ekonomik gerçeklere uyum gösterecek yani…
**
Bizde öteden beri şu tartışılır:
- Smith’in’in günümüzdeki öğrencileri ya da “steril” liberaller, devletin ve belediyelerin kamu kaynaklarını kullanarak yoksullara gıda kolisi, kömür, ikinci el giysi filan dağıtmasını yanlış bulurlar. Bu tür yardımların tembelliği, çalışmadan geçinmeyi teşvik ettiğini söylerler.
Şu Çin atasözü tezlerinin en önemli dayanağıdır:
“Ona bir balık ver doysun bir kere/Balık tutmasını öğret doysun bin kere…“
Kendi açılarından haklıdırlar: Artı-değeri çalışanlar/emekçiler yaratır. Ne kadar çok emekçi çalışırsa, artı-değer üretimi de o kadar artar. Kâr marjı o kadar yükselir…
Peki solcular nasıl yaklaşır konuya:
Evrimci solcular, devletin sosyalleşmesinden yanadırlar. Ancak sosyalleşmekavramı dar anlamıyla algılanır, “yardım şeklinde somutlaşır. Sosyal devlet, fakiri-fukarayı kucaklayan “ana” devlettir; karşılıksız verir…
Devrimci solcular ise konuya liberaller gibi yaklaşırlar:
Devlet emekçi halka gıda paketi değil, iş vermelidir.
Aradaki fark; artı-değer ilkinde belirli ellerde toplanırken, ikincisinde devlette toplanır; devletin eşitlikçi imbiğinden süzülerek pozitif ayrımcılık ilkesiyle dağıtılır. Üretime çok katılana çok ücret verilmesi gibi…Devletin payı da yatırıma dönüştürülür…Buna, kısaca, devletçilik deniliyor…
Ramazan kolileri (ve öteki yardımlar) günümüzde devlet üzerinden siyasi rant sağlamaya yarayan bir zihniyetin aracı oldu.
Bu ramazanda dağıtılacak kolilerin sayısı, hem bu zihniyetin güncellenmesi olacak, hem de iktidarın, yoksulluğu gitgide yaygınlaştıran beceriksizliğinin fotoğrafı…
ETİKETLER : Yazdır