OLMADI KILIÇDAROĞLU !
13 Ocak 2022 19:54:02
İlk tepkiyi verenlerden birisi de bizim Yeni Ufuk’tu. Dün yayınlanan Yeni Ufuk’un başyazısında (Yeni Ufuk’un Görüşü) şöyle deniliyordu:
“Din, sadece konuşarak/uygulayarak siyasete âlet edilmez, sessiz kalarak da âlet edilebilir.
Bunun son örneğini, cemaat yurdundaki baskılara dayanamayarak intihar eden tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara olayında yaşadık.
Çeşitli partilerin liderleri, sözcüleri veya milletvekilleri genellikle cemaat yurtlarındaki baskılara karşı çıkan açıklamalar yaptılar. Kamuoyu, en çok, Türkiye’ye laikliği getiren Cumhuriyet Halk Partisinin lideri Kılıçdaroğlu’nun söyleyeceğini merak ediyordu.
Hiçbir şey söylemedi…”
Yazının devamında Kılıçdaroğlu, anlayan için, ağır şekilde eleştiriliyordu.
Kılıçdaroğlu daha sonra, özellikle sosyal medyadaki tepkiler üzerine bir açıklama yaptı. Sessizliğini “etik nedenler”e bağladı. Biliminsanlarının makalelerinden filan sözetti…Şecaat arzetti !
Daha sonra, durumu biraz daha “kurtarmak” için Halk TV’den Fikret Bila devreye girdi, Kılıçdaroğlu ile yaptığı özel görüşmeyi köşesine taşıdı…Gene olmadı ! Kılıçdaroğlu yine vermedi beklenen tepkiyi !
Bütün bu söylediklerinin yerine; “iktidara mesafeli tarikatlar var, gelecek seçimde onlardan da oy almayı umuyorum, bu yüzden sessiz kaldım” deseydi, inanın bu kadar tepki almazdı. Malûmun ilâmı olurdu çünkü bu ! “Mert adammış” şeklinde övgüler bile alabilirdi…
**
Bu köşede zaman zaman CHP’yi eleştiriyorum. CHP’yi yönetenlerin oy kaygısıyla altıok ilkelerinden saptığını söylüyorum. CHP’nin tipik bir sosyaldemokrat partiye dönüştürüldüğünü belirtiyorum. Bu haliyle Cumhuriyet Devrimi’nin partisi kimliğinden uzaklaştığını anlatmaya çalışıyorum…
1946 karşıdevrimi yaşanmasaydı, devrimci süreç, büyük bir olasılıkla kendi içinden daha ileri bir toplumsal sistemi benimseyen siyasetçiler de çıkartacaktı. Zaten ilk önderleri de çıkmıştı ortaya.
Zaman içinde daha çağdaş bir toplumsal sisteme geçilecekti onların önderliğinde…
ABD’nin ittirdiği 1946 karşı devrimi, işte görüyorsunuz Türkiye’yi nerden nereye getirdi !
Bunda CHP’nin kötü yönetiminin de etkisi yok mu ?..
Neoliberalizmin yarattığı siyasi kirlilik, gitgide daha net şekilde CHP’yi etkisi altına alıyor. Kılıçdaroğlu’nun oy kaygısıyla, Enes’in intiharı olayını görmezden gelmesi bunun tipik bir örneğidir.
Kaldı ki tarikat ve cemaat dinciliğinin islamla da ilgisi yoktur. Çünkü islamın inançlara özgürlükçü, hoşgörülü yaklaşımında uzaktırlar.
CHP, iktidara gelmek için her yolu mübah gören makyavelist anlayıştan kendisini kurtarmalıdır !
Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde tarikat/cemaat vakıfları ile yurtlarının kapatılacağını söylese, tarikat oylarına sırtını dönmüş olurdu, bu kesin. Hatta, hâlâ tarikat/cemaat vakıflarını, yurtlarını savunmaya çalışan Devacı Babacan gibi düzmece muhaliflerle de köprüleri atmış olurdu.
İyi de olurdu. En azından gerçek kimliğini bulur, tam olarak ne olup olmadığını kitlelere gösterir, bu ilkeli haliyle onlardan oy isterdi.
Tarikatçılarla, utangaç muhafazakarlarla, milliyetçiliği ırkçı boyutlarda algılayanlarla birlikte iktidar olsan ne yapabilirsin ki !
Enes’leri özgürleştiremeyeceksen ne işin var iktidarda !..
ETİKETLER : Yazdır