SEMPOZYUM TEBLİĞLERİ…
23 Aralik 2020 13:30:45
Kdz.Ereğli Belediyesinin, Ereğli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 100.yılı nedeniyle düzenlediği sempozyum, Korona salgını nedeniyle yapılamamış; konuşmacılar ile konuya ilgi duyanlar yüzyüze gelememişti.
Belediye, bu kez, sempozyumu dijital ortama taşıdı.
Konuşmacılar, video çekimleriyle halkla buluştu.
Daha sonra ise konuşmalar, “tebliğler” formatında bir kitap haline getirildi. (“Tebliğ”, Arapça kökenli bir sözcük bildirme/bildiri anlamına gelir.Akademik dildir.)
Kitap elimde…
Kapak, dizaynı, renk seçimi ve başlıkların kaligrafisi ile akademik çalışmalara özgü bir sadelikte. Çok hoşuma gitti.
Kitaba emeği geçen herkesi kutluyorum.Belediyenin kaliteli bir iletişim ve kültür kadrosu var. Kitaba, özellikle bu kadro içindeki Nart-Nergis Bozkurt çifti ile eski dost Raif Tokel’in ellerinin değdiği belli oluyor hemen…
Sempozyumlar akademik toplantılardır. Bizim sempozyumumuz yarı-akademik nitelikteydi. Akademisyenden çok, akademik kariyeri bulunmayan konuşmacı vardı sempozyumda.
Örneğin, benimki konuşma formatında, yani konuşmanın yazıya çevrilmiş şekli.Öyle olmasını ben istedim. Konuşmayı dipnotlu, bibliyografyalı bir makale cücesi formatına sokmak mümkündü elbette. Ama buna gerek duymadım, sadece konuşma dilindeki defoları düzelttim, o kadar. Zaten seçtiğim konu da, aykırı bir konuydu ve eleştirel nitelikteydi, bu haliyle polemiğe açıktı…
Sempozyumun kitaplaşmış hali, yazı türleri bakımından biraz arabesk oldu özetle…
Ama olsun, kitaplar kalıcıdır. Ayrıca “tebliğ”lerin içinde çok değerli olanları da var…
Seçme yapıyorum…
Nedeni, kitaptaki kısa makalelerin ya da makale cücelerinin bazılarının, aynı konuyu eksen almaları ve konunun üzerine hiçbir şey koymamaları:
Yazıla yazıla ıcığı-cıcığı çıkmış öyküler iki-üç kalemden ayrı ayrı yinelenmiş…
Ereğli’nin işgali ve kurtuluşu gibi…Alemdar Olayı gibi…Kömürün bulunuşu gibi…
Hepsini dikkatle okudum, yeni bir şey yoktu hiç birisinde !
Bu yüzden kitaptaki tüm “tebliğ”ve makale cüceleri, Ereğli’nin tarihsel gelişim ve değişim sürecini eksiksiz şekilde ortaya koyan bir derinliğe ve iç-bağlantılara sahip değil.
Yani, hala, Ereğli’nin antik tarihi dahil, tarihsel gelişim ve değişimini anlatan bir kitaba ihtiyacımız var. Bunu kim yapar, bilmiyorum.
Kolektif bir çalışma olabilir belki…
o o
Çalışmada beni en çok şaşırtan, yerel sanat ve edebiyatı konu alan bir tek yazının olmamasıydı. Bunun yanısıra Ereğli’de kömürün bulunuşu gibi harcıalem bir konuya, kimi yerel yazarların “dışardan” bakmasıydı !..
Örneğin Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği Başkanı Aydın Erol… Ben kendi adıma, Tarih Derneği Başkanından kömürün bulunuşu konusunda bugüne kadar bilmediğimiz yeni şeyler söylemesini bekliyordum. O ne yaptı peki ? Tuttu, bir yandan 100 yıl öncesinin bilgilerini yinelemekle yetindi, bilmediğimiz hiçbir şey koyamadı ortaya. Bu doğrultuda bir çabaları bile yok !
Şöyle bir turnikeden de geçiyor:
Amerikalı yazar Quataert, “Osmanlı İmparatorluğunda Madenciler ve Devlet-Zonguldak Kömür Havzası” ismindeki kitabında bol bol Çıladır’ların çalışmalarına atıfta bulunurken; Aydın Erol, O’ndan alıntılar yapıyor, esas kaynakları es geçiyor !..
Kitapta bunun gibi başka örnekler de var. Örneğin, Erdemir’deki sendikacılığın ve işçi hareketlerinin tarihi gibi…
Araştırmacılıkta kaynak diye bir şey vardır. Bir konuda yazı veya kitap yazarken, o konuyu senden önce işlemiş herkesin çalışmasını dikkate almak gerekir. Onları görmezden gelemezsiniz. Entelektüel ahlak bunu gerektirir. Emeğe saygılı birisi böyle şeyler yapmaz.
Neyse.
Şöyle özetleyeceğim:
Sempozyum, kitap halinde de, bekleneni vermedi ve veremezdi de. Çünkü ne konu paylaşımı vardı, ne entelektüel özen ve ne de emeğe saygı…
Sonuçta, herkesin kendi kafasına göre “takıldığı”, bu yüzden bütünselliği olmayan bir çalışma çıktı ortaya.
Hiç yoktan iyidir derseniz, anlarım…
ETİKETLER : Yazdır