EMPERYALİZM VE CHP
06 Agustos 2020 17:42:51
V.İ. Lenin, ünlü yapıtı Emperyalizm’i 1917’de Petrogad kentinde yazdı. Çalışmanın alt başlığı, Kapitalizmin en yüksek aşaması şeklindeydi. Lenin, bu ünlü yapıtında, 18 ve 19. Yüzyılların serbest rekabetçi kapitalizminin nasıl tekelci kapitalizme ya da emperyalizme dönüştüğünü yalın bir dille anlatır. Kapitalizmin 19. Yüzyılın sonları ile 20. Yüzyılın başlarındaki en önemli özelliğini, sanayinin olağanüstü gelişmesi ve üretimin gitgide daha büyük işletmeler içinde son derece hızla yoğunlaşması şeklinde açıklar.
Üretimin olağanüstü yoğunlaşması ise, sanayi tekellerini doğurur. Bunun doğal sonucu olarak yüksek hammadde fiyatları ile düşük mamul madde fiyatları arasında ezilen “basit” (küçük ölçekli) işletmeler gitgide ortadan kalkar…
Bu, emperyalizmin iktisadi özelliğidir. Siyasi özelliği ise, saldırgan, yayılmacı ve savaşçı olmasıdır.
Dünya savaşlarının nedeni, tekellerin egemen olduğu ülkelerin, dünyanın zenginliklerini güçleri oranında yeniden paylaşma çabalarının bir ürünüdür.
Bunları şunun için yazıyorum:
Bİzde de hala, serbest rekabetçi kapitalizmi idealize etmeye çalışan iktisat yazarları var; buradan kalkarak liberalizmi fetişleştirenler…
Örneğin bu bakış açısından AKP’ye doğru yolu (!) göstermeye çalışanlar…
Serbest rekabetçi kapitalizm de, onun ideolojisi olan liberalizm de tarih sahnesinden çoktan çekildi.
Şimdi, tekeller arasında düzenlenmiş bir rekabet var. 19. Yüzyılın liberalizmi de artık neo-liberalizme dönüştü. Kapitalizm, tarihinin en vahşi dönemini yaşıyor…
Burjuva devletlerin ekonomiye müdahalesi ise sistemin doğası haline geldi.
Bizim AKP bunu beceremiyor. Model, üretime değil de tüketime dayalı olduğu için her müdahale aksi sonuçlar doğuruyor…
Lafı şuraya getireceğim:
CHP geçenlerde bir manifesto yayınladı, iktidara geldiğinde neler yapacağını anlattı.
Manifestonun tümü, sosyal-reformist bir çizginin ürünüydü. Devrimci değildi.
Devrimci olabilir miydi tartışmasına girmeden şunu söyleyeceğim:
Üretim araçlarının mülkiyeti tekellerin elinde kaldığı sürece sistemin yapısı ve işleyişi değişmez. CHP’nin manifestosunda, devlet-özel sektör işbirliği ile kurulan bazı kuruluşların devletleştirileceği vurgulanıyordu. Sektör ve isim açıklanmıyordu ama, herhalde sözü edilenler yap-işlet-devret modeliyle varolan işletmelerdi.
Oysa bu yetmez. AKP’nin sattığı her devlet işletmesinin ve kurumun yeniden devletleştirilmesi gerekir. Cumhuriyetin 1931-1936 arasındaki ekonomi politikasına dönülmesi gerekir.
Bir de yoksul köylülerin topraklandırılması…
Devlet işletmeleri ile özel sektörün uyumlu bir denge oluşturacağı Çin tipi bir karma ekonomi modeli, CHP’nin rehberi olabilir. Devletin ekonomide ağır bastığı bir model
Tabii sonuçta bu da yetmeyecekti, ama, CHP’den de çok fazlası beklenemez zaten.
CHP’den ayrılıp parti kuracağını açıklayan Muharrem İnce meselal…
Ne olacaktır İnce’nin partisinin Programı? Altıok mu, onun revize bir şekli mi ? Sosyal-reformist bir çizgi mi yahut ?
Ne olursa olsun, sosyalist bir program açıklamayacak’sa (ki güldürmeyin insanı) O’nun partisi de tekelci kapitalizmin temeline basacaktır özünde. Ve aynı sosyal tabana…
O halde yeni bir partiye ne gerek vardır solda ?
Kaldı ki CHP, AKP gibi çöküyor filan da değil. Çökenin yerini yenisi alır, AKP’ye alternatif olarak ortaya çıkan Deva ve Gerçek Partilerinin varoluşlarının bir anlam var. Peki İnce’nin kuracağı partinin ne anlamı var !..
ETİKETLER : Yazdır