AKP’DE KAVGA
05 Agustos 2020 22:28:16
Kİmi radikal muhafazakar kalemler, Adalet ve Kalkınma Partinin adını iki şekilde kısaltmaya başladılar:
AKP ve AK Parti.
Bu ayrım, kafadan yapılmış bir ayrım değil. Ayrım, AKP’nin kadroları ile tabanındaki muhafazakar demokratlar ile radikal muhafazakarları tanımlamak için yapılıyor…
AK, radikal muhafazakarları; AKP de mahafazakar demokratları simgeliyor.
Radikal muhafazakarlar, partinin ortaya çıktığı yıllardaki “dört eğilimi özümseme” stratejisine ta baştan karşıydılar. Bunu gelgeç bir taktik-siyaset olarak sindiriyorlardı ancak, epeyce yol aldılar birlikte.
Ne zaman ki AKP’nin oyları gerilemeye başladı…Ne zaman ki MHP’ye muhtaç hale geldiler…Ne zaman ki İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 11 büyükşehir belediyesini yitirdiler, panik başladı.
Soru şuydu:
Niçin geriliyoruz ? Çıkış yolu ne?
Radikal muhafazakarlar, çıkış yolunu islama daha sıkı sarılınmasında görürken, muhafazakar demokratlar onlara mesafeli bir konuma kaydılar.
Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, sosyal medyanın zapturatpta alınması ile hilafet çağrıları, AK’ların damgasını taşıyor.
Şu sıralar, AKP içindeki kavga, İstanbul Sözleşmesi’nde odaklaşmış görünüyor. AKP bu konuda iki parça. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan sözleşmeden çıkılmasına taraf olurken, kızı Sümeyye Erdoğan, aksi tarafta örneğin. Bu iki ismin tabii ki, hem sosyal ve hem de ideolojik-politik derinliği var.
AKP MKYK’sinin bu konunun görüşüleceği toplantısının ertelenmesi, Erdoğan’ın bu konuda netleşmiş bir tavrının olmadığını gösteriyor.
Radikal muhafazakarlar (siz hilafetçiler-şeriatçılar şeklinde de okuyabilirsiniz) ilk raundu kazanmış görünüyor.
Ancak, son yapılan anketler, Ayasofya gibi radikal çıkışların AKP’ye bir şey kazandırmadığını gösteriyor.
Böyle olması da doğal. Çünkü, halk kitleleri ekonomik gerçeklerle boğuşuyor. AKP’nin oylarındaki erime, bununla doğrudan bağlantılı. Ayasofya, hilafet çığlıkları filan olsa olsa bir avuç radikal İslamcıyı memnun ediyor. İlerde de iktidar sorunu sandıkla çözümlenecekse, radikallerin memnun olmasının bir kıymet-i harbiyesi yok. AKP, yitirdiği ve gri alana kaçan oylarını geriye almak istiyorsa, halkın refah düzeyini yükseltecek, işsizliği azaltacak önlemler olmak zorunda. Ancak ekonominin dizginleri kaçmış görünüyor…
AKP’nin kendi içinde “kavgalı” hale gelmesinde, yeni kurulan Gerçek ve Deva partilerinin de rolü var. Bu iki partinin, AKP’nin tabanındaki muhafazakar demokratların kimyasıyla örtüşüne çıkışlar yapmaları, örneğin Ayasofya, hilafet, sosyal medya ve özellikle İstanbul Sözleşmesi konularında “liberal” bir tavır takınmaları, kavgası besliyor.
00
AKP’deki gelişmeler ve radikal muhafazakarların ilk raundu kazanması, MHP lideri Bahçeli’yi de şaşırtmış görünüyor.
Bahçeli bir yandan, milliyetçi çizgisiyle çelişen radikal İslamcı çıkışlara sahip çıkarken, öte yandan da Atatürk ve Cumhuriyet gibi konularda ilkeli görünmeye çalışıyor.
Bahçeli’nin, İyi Parti lideri Meral Akşener’i MHP’ye çağırması ise, kafasının iyice karışık olduğunu gösteriyor. Bu evlere şenlik çağrının, Akşener’in Ayasofya’da namaz kılmasına bitiştirilmesi ise, eklektizmin harika bir örneği!
Bahçeli de farkında ki, İYİ Parti tutarlı politikaları ile büyümesini sürdürüyor; buna karşılık MHP, AKP’nin günahlarını sırtlayan tavrı nedeniyle oy yitirmeye devam ediyor. Son anketler, MHP’yi barajın altında gösteriyor örneğin…
Bahçeli’nin, Muharrem İncenin parti kurma girişimine, (benzetmede hata olmaz denilir) adeta balıklama dalması, aslında çaresizliğinin dışavurumu. O da biliyor ki, İnce’nin provokatif girişiminden Cumhurcuların nemalanma şansı çok düşük.
00
Mevcut koşullar, teorik olarak, bir erken seçimi gündeme taşıyor. Bu, zaman zaman seslendiriliyor da zaten. İktidarın erken seçimden başka seçeneği de yok. Başka seçeneği varsa, onu da herhalde Erdoğan biliyordur…
ETİKETLER : Yazdır