EREĞLİ’NİN KURTULUŞU VE 100.YIL SEMPOZYUMU (2)
30 Haziran 2020 23:52:53
Dünkü yazımda Ereğli’nin kurtuluşunun kısa öyküsünü anlatmış ve Osmanlı ordusunun stratejik önemdeki kasabayı niçin terkedip iç kesimlere çekildiğini sorgulamıştım.
Nedense bunun üzerinde benden başka pek duran olmadı ve olmuyor. Hamasete geldi mi coşar taşarız, ama iş gerçekleri aramaya ve ezberi sorgulamaya geldi mi arazi oluruz. Genç araştırmacılar bu konu üzerinde derinleşmeli bence. Gerçeklerle yüzleşmek, onlardan kaçmaktan daha zordur, ama doğru yol da budur.
00
Bugünkü yazımda 100. Yıl Sempozyumu üzerinde duracağım:
Akademik toplantılara sempozyum deniliyor. Ereğli’nin 100. Kurtuluş Yılı nedeniyle düzenlenen sempozyum, katılımcıların meslekleri açısından, yarı-akademik bir toplantıydı. Çünkü konuşmacıların tümü akademisyen değildi. İçlerinde Ereğli’den konuşmacı da yoktu ayrıca.
Sempozyumun moderatörlüğünü (yöneticiliğini) Kemal Anadol yapacaktı, programı da O hazırlamıştı. Paket programdı…
Konuşmacılar, özetle bize bizi anlatacaklardı…
İlk kez Ereğli’nin eline kalem verdiği Kemal Anadol, Ereğli’nin emek ağırlıklı demokratik kültür birikimini ve aydınlarını bir kalemde silip atmıştı!
(Oysa aynı Anadol, örneğin son yazdığı Bibliyografya’lı romanında bol bol yerel araştırmacılardan/yazarlardan alıntı yapıyordu. O kadar ki, roman, Anadol’dan çok alıntı yaptığı yazarlara/araştırmacılara ait gibiydi…)
Anadol’un tavrı yanlış ve inciticiydi. Hele hele yerel yazar, araştırmacı/tarihçilere, sempozyumun bitiminden sonraki “boş” günün laf olsun diye ayrılması büsbütün kırıcıydı…
Proğramın törenler bölümündeki mehter takımının gösterisi ise hepsinin üzerine tuz biber ekiyordu !..
00
Sempozyum için yapılan ilk toplantıya çağrılı olarak ben de katıldım. İtirazlarımı söyledim…
Ereğli belediyesi, Posbıyık’ın ikinci döneminde iki değerli danışman kazandı: Nergis-Nart Bozkurt çirftli…Toplantıyı onlar yönetiyorlardı. Başka itirazlar da oldu. Bunun üzerine Nergis Hanım programın değişebileceğini, programa yerel katılımın da sağlanabileceğini söyledi..
Sonunda öyle de oldu. Ana programa konuşmacı olarak Ereğli’nin genç araştırmacıları ile tarihçileri, kanaat önderleri, dernek başkanları da girdi. Bu şekilde, zaten sempozyum formatında olmayan etkinlik, bir tür Form’a dönüştü. İyi de oldu…Çünkü bu şekilde Ereğli halkı, kendisini ifade etme, kendi tarihine, sosyal ve kültürel yaşamına katkıda bulunma olanağını elde etti. Toplantı, bu şekilde, konuklar ile yerel aydınların kaynaştığı bir platforma dönüştü; yerlisi konuğu ile halkı kaynaştırdı, bütünleştirdi.
Bunu öncelikle, ilk programı cesaretle ve aydın sorumluğu ile revize eden Bozkur çifti ile Raif Tokel gibi değerlere, ayrıca programı onaylayan Belediye Başkanı Posbıyık’a borçluyuz. Doğru bir iş yaptılar.
Korona salgını nedeniyle bu program, internetten yayınlandı. Programın canlı yayınına göre daha zor olan dijital yayını her bakımdan mükemmeldi, profesyonel işiydi…
00
Bu tür etkinlikler hazırlanırken, Afrikayı Afrikalılara anlatan “beyaz adam” pozisyonu takınmaktan kaçınmak gerekir. Her şeyi ben bilirim böbürlenmesinden uzak, yerel aydınları ve halkı küçümseyen bir züppeliğe kapıyı kapatmak gerekir.
Konuşmalarda farklı görüşlerin olması, hatta birbirine zıt görüşlerin görülmesi hem olağandı ve hem de hoştu. Temel ilke, “yüz çiçek yan yana açsın, yüz fikir birbiriyle yarışsın” ilkesi olmalıdır. Farklı görüşlerden/fikirlerden korkmamalıyız. Tam tersi, doğrulara ulaşmak için anılatik bir yaklaşım sergilemeliyiz.
Eğer bu etkinlikteki konuşmalar bir kitapta toplanacaksa, o kitap, hiç kuşkusuz bir ders kitabı olmayacak. Böyle olmaması da iyi. Çünkü ders kitapları, sorgulamaz, sorgulanmasına da izin vermez; kabül göreni öğretir. Oysa, esas öğrenilmesi gereken sorgulamanın önemidir.
Ereğli’nin her alandaki tarihi ile onun köşetaşı niteliğindeki olayları daha çook sorgulanacaktır.
ETİKETLER : Yazdır