EREĞLİ’NİN KURTULUŞU VE 100.YIL SEMPOZYUMU
30 Haziran 2020 00:15:53
Elim değip yazamadım bir türlü; oysa yazacağımı söylemiştim; Ereğli’nin Kurtuluşunun 100.yılı nedeniyle düzenlenen ve Ereğli’yi konu alan sempozyumdu değinmek istediğim konu.
Sempozyuma girmeden önce Ereğli’nin Kurtuluşu üzerine birkaç söz seyleyeceğim:
1960’lı yılların sonlarına kadar Ereğli’de kurtuluş kutlamaları yapılmıyordu. Bu bir yana, kurtuluşun adı bile yoktu ortada.
Konuyu ilk kez gündeme 1960’lı yılları sonlarında yayınlanmaya başlanan “Ereğli Memleket” ismindeki gazete getirmişti. Bu gazetenin yazarları arasında Kemal Anadol da vardı.
Ereğli Memleket gazetesinin çıkışından kısa bir süre sonra “Ereğli’nin Kurtuluş Günü yok mu” serlevhasıyla açtığı kampanyaya daha sonra Ereğli’nin ilk gazetesi olan Şirin Ereğli de katılmıştı. Ben o tarihlerde Şirin Ereğli’nin yazı kadrosundaydım ve Ereğli’ye yeni gelmiştim.
Dönemin Karadeniz Bölge Komutanı (ismi aklımda değil) kampanyaya karşı çıkmış, hatta gazetecileri paylamıştı. Amirale göre, Ereğli’nin Kurtuluşu diye bir şey yoktu.
Komutan kendi açısından haklıydı. Çünkü Harp Tarihi Enstitüsünün kayıtlarında Ereğli’nin 48 saat süren kısmi bir işgal yaşadığı belirtiliyordu, ama kurtuluş diye bir şey yoktu. Çünkü o tarihlerde Ereğli’de tek bir asker bile bulunmuyordu. Zat-ı şahanenin ordusu, stratejik önemdeki bir liman kentini, (Ereğli’yi) kadını, çocuğu, yaşlısı ile kendi kaderlerine terkedip iç taraflara çekilmişti.
Yani, Kurtuluş kavramı, askeri bir zaferi değil, olsa olsa sivil halkın direnişini ifade ediyordu.
Buna rağmen kampanya sürdüydü. 1920’li yılları yaşayan yaşlı insanlar bulundu, onların anılarına başvuruldu. Bu arada Nurettin Peker ismindeki bir emekli asker, Ereğli’nin kurtuluşunu anlatan “Öl, esir olma”adını taşıyan bir de kitap yayınladı. Bu anlatılanların ne kadarı gerçekti, ne kadarı fanteziydi, ben dahil kimse bunu sorgulamadı.
Örneğin Kdz. Ereğli’nin Tarihi ismindeki kitabımda (Demokrat Yayınları 1993) bu bilgileri ben de paylaştım.
Şunun için:
Anlatılanlar abartılı olabilirdi,ama şu gerçek görmezden gelinemezdi. Ereğli’li aydınların önderliğindeki eli silah tutan halk, Kuvayı milliyeci çetelerinin de yardımıyla işgalcilere direnmişti, mevzii nitelikte müsademeler de olmuştu…
Fransız donanması şehri topa tutup yıkılabilirdi. Ancak onlar, esas olarak, Zonguldak’taki Fransız sermayeli Ereğli Şirket-i Osmaniyesi’nin çıkarlarını korumak ve kömür nakliyatını kontrol için ordaydılar. Herhalde Şirkete yönelik misillemelerden korktukları için işgali yaygınlaştırmaktan çekinmişlerdi. Harp Tarihi Enstitüsünün kayıtlarına göre, kısmi işgal 48 saat sürmüştü.
Ereğli’de Kurtuluş kutlamaları ne zamandır yapılıyor, bilmiyorum.
Çünkü ben 1970-1975 arasında Ereğli’de değildim, İstanbul’da cezaevindeydim.
Birkaç kez sordum, ama yanıtını alamadım; tekrar soracağım:
O sıralar henüz kuvayı Milliyeye katılmamış olan Osmanlı birlikleri stratejik önemde bir kıyı kasabası olan Ereğli’yi ve onun, genç nüfusu askerdeki halkını düşmanın insafına terkedip niçin Kastamonu taraflarına, yani düşmansız bölgeye çekilmişlerdi ?
(Meraklısına not:
Ereğli Belediyesinin 2014 öncesi yayınladığı Alemdar ismindeki kitabın belgeler bölümünde bunun utanç verici ipuçları var.)
00
Sempozyum diye girdik, uzattık, devamı yarın…
ETİKETLER : Yazdır