ÇARE PARA BASMAK MI?
30 Mart 2020 21:46:49
İstanbul Eczacılar Odası özetle şöyle bir açıklama yaptı:
“Koronavirüs tanısı konulan bir çok hasta, hastanelerden tedavi imkanı bulamadıkları için eczane eczane geziyorlar…”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da özetle şöyle bir açıklama yaptı:
“Korona olaylarının yüzde 60’ı İstanbul’da. İstanbul’da acilen sakağa çıkma yasağı ilan edilmelidir.”
CHP de aynı görüşü savunuyor. Öteki mega-kentleri de içine alır şekilde…
İktidar sürekli olarak halkı evde kalmaya çağırıyor. Haklı da. Gerçekten de salgının yaygınlaşmasını önleyecek yegane çare, bireysel karantina !
Şu var ki sokağa çıkma yasağı konulmadan bireysel karantina halkın çok çok yarısını içine alıyor.
Çalışmak zorunda olan öteki yarısı, metazori çıkıyor sokağa. 65 yaş ve üstüne sokağa çıkma yasağı konulması, aslında onları koruma amaçlı. Ama altyapısı olmadığı için bakım sorunu da yarattı.
Bu durumda salgın nasıl önlenecek ?
Bir kez, kısmi de uygulansa sokağa çıkma yasakları çok önemli finansal sorunlar yaratacak. Devlet, eve kapattığı insanlara bakmakla yükümlü çünkü. Şu an pek oralı değil gibi, ama giderek bu, kendisini sıcak şekilde dayatacak.
Ekonomistler, para basılması önerisinde bulunuyorlar. Karşılıksız para basmanın acısı sonradan çıkıyor gerçi. Ama, şu an sonrası diye bir şey yok. Günü kurtarmak gerekiyor.
Para basma konusundaki en büyük endişe, “yardım/destek” şeklinde piyasaya sürülecek paraların dolara kayması olasılığı ! Güzelim ülkemiz çift para birimli bir ülke. Piyasada liranın yanısıra dolarla da işlem yapmak olası. Nitekim, yerli tasarrufların büyük bir bölümünü dolar oluşturuyor.
Bu sorun nasıl çözülecek?
Çare arıyorlar…
Çare bulunmazsa para basmanın da bir anlamı kalmayacak. Çünkü lira, dolara kayınca dolar açığı oluşacak bu da doların fiyatını yükseltecek.Dış ticaret dolara bağlı olduğu için dışardan alınan her şeyin fiyatı yükselecek. Bu kez merkez bankası doları tutmak için piyasaya dolar satacak, öte yandan da politika faizini yeniden düşürüp piyasayı kredi yoluyla paraya boğacak. O paralar da dolara kayınca başa sarılacak…
Bir kısır döngü bu ! Aslında uzun yıllardır bu kısır döngünün içindeyiz, ama Korona olayı döngüyü hızlandırdı…
00
Şu an salgını yenmek için en önemli çare, halkı eve kapatıp onlara bakmak şeklinde beliriyor. Bunun için de para basılması gerekiyor…
Artık net şekilde ortaya çıktı ki, hastalananları tedavi edecek yeterli olanaklara sahip değiliz. Aslında tüm dünyada böyle bu. Örneğin İtalya’da, solunum cihazı bulunamadığı için boğularak ölen hastaların bulunduğu bilinen bir şey.
Aramızdaki fark, onlar yüksek meblağlarla ifade edilen destek paketleriyle durumu çevirebilecek olanaklara sahip. Biz, aynı imkanlara sahip değiliz.
Yanımıza yöremize bakın, salgının yayılma hızı karşısında sahip olduğumuz tıbbi olanaklar devede kulak bile değil!
İşin ilginç yanı, Türkiye genelinin aksine, yerel STK’lar tıbbi cihaz desteği için devlete, gıda desteği için de belediyeye bakıyorlar. Sosyal dayanışma, kavram olarak bile gündemde değil !..
Başlarda görülen retorik kıtırlar da kaybolup gitti. Çünkü hümanist ve hamasi takılmalar, hoş olmasına hoş, ama sonunda pamuk elleri cebe yönlendirecek maddi bir sürecin de startı !
Devletin de, sivil halkın da birşeyler yapma zamanı gelip geçiyor. Salgın yayılıyor, çember daralıyor!..
00
Zonguldak ve Ereğli’de Korona vakalarının açıklanması kamuoyunda olumlu yankılara yolaçmıştı.
Ama, peşi gelmedi.
Oysa, gelmesi gelmesi gerekiyor.
Yerel halkın da durumun ciddiyetini kavraması ve bireysel önlemlerini sıkılaştırması için salgının yayılma hızı hakkında halka yeni bilgiler verilmesi gerekiyor.
Şeffaflık, dezenfermasyonun en etkili panzehiridir, unutmayalım !..
ETİKETLER : Yazdır