MUHTAÇ ?
26 Mart 2020 12:12:59
Arapça kökenli bir sözcük. Sözlük anlamı şöyle:
TDK’nun eski sözlüklerinin çelebi diliyle şöyle:
“Kendisine bir şey gerek olan.”
Sözcük, geniş bir anlam yelpazesine sahip. Akıla gereksinimi olan var, şerefe gereksinimi olan var, aşa veya işe gereksinimi olan var, ahlaka gereksinimi olan var, paraya gereksinimi olan var, varoğlu var…Bin çeşit gereksinim ya da ihtiyaç var…
Ama bizde daha çok elden ayaktan düşmüş, işi aşı olmayanları anlatmak için kullanılıyor bu sözcük.
Anlatılmak istenen bu ise, Türkçemizde daha dar kapsamlı ve duruma cuk oturan bir sözcük de var bunun için:
“Düşkün!”
Anlamı:"Refah ve saadetini yitirmiş (örneğin aile)”.
Bu grizgahı niye yaptım ? Anlatacağım:
Diyelim ki devlet veya belediyeler, muhtaçlara yardım yapmaya kalkışsa, onlar genelde muhtarlıklar aracılığı ile taharri edilip saptanıyor. Saptanan kişi veya ailelere nakdi veya ayni yardım yapılıyor. Bizim belediyemizin (Kdz.Ereğli) yakın zamanda başlattığı yaşlı muhtaçlara sıcak aş dağıtımı gibi seçkin örnekler de var bu arada.
Muhtaç kavramının yaşı da var: 65 ve üstü…
65 yaş, yaşlılığın sayısal verisi aslında. İnsan ömrü uzadıkça bu veri değişiyor. Örneğin eskiden, 17-18 yıl önce, 60’tı!
Yani…
Muhtaç sayılmanız için 65 yaşüstünde olmanız… “Refah ve saadetiniz kaybetmiş” olmanız gerekiyor…
Bunlar boş laflar aslında ! Muhtaçlığın, düşkünlüğün esas kriteri düpedüz açlıkla ölçülür ahali arasında…
Genel algı böyledir.
Şimdi sadede geliyorum:
Eğer muhtaçlığın/düşkünlüğün çıplak ölçüsü açlık ise, güzelim ülkemizin yarıdan çoğu açtır bugün !
Yardıma muhtaçtır…
Bunu ben söylemiyorum:
Her yıl açlık ve yoksulluk sınırlarını gösteren istatistikler yayınlanıyor. Bizde açlık sınırı 4 bin lira civarında yoksulluk sınırı 7 bini aştı.
4 binin altında geliri olan 4 kişilik bir aile, açlık kavramının kapsamına giriyor. (1500 ile 2500 lira maaş alan emekliler hangi kategoride yer alıyor, orasını siz hesaplayın artık !)
Bunlar nüfusun çoğunluğu…
Bir başka yaklaşımla, nüfusumuzun çoğunluğu, yardıma muhtaç durumda…
Koronavirüs salgınıyla yüzbinlerce aile de katıldı bunlara:
Dükkanını kapatmak zorunda kalan esnaf, işini kaybeden emekçi, açlıkla karşı karşıya şu an…
Ama, pek anlayan dinleyen yok !
Bunları da muhtaç kapsamına alsak, güzelim ülkemizin büyük çoğunluğu yardıma muhtaç durumda…
Kim yardım edecek onlara peki? Kim yardım ediyor ?
Bu soru boşlukta ! Yeni bir paket gelir de içinden Koronazedelere de bir şey çıkar mı, pek umut yok !
Şuraya geliyorum:
Korona’nın apaçık ortaya çıkardığı bu durum, sosyal kavramının da bir kez daha gündeme oturmasına yolaçtı:
Sosyal dayanışma…
Sosyal devlet…
Sosyal adalet…
Yani…İnsanın yaşamına doğrudan dokunan adaletli bir el, zihniyet, yönetim…
Bizde olmayan bu!
Bizım sorunumuz da bu zaten.
Ramazanlarda filan muhtaçlara gıda kolileri dağıtmakla, 65 yaş üstü muhtaçlara sıcak aş servis etmekle sorun çözülmüş olmuyor.
Zenginlikleri tüm halkla adil şekilde paylaşacak bir düzene gereksinmemiz var.
Yakın yandaş şıngır mıngır yaşarken, ahalinin çoğunun muhtaç durumda olduğu bir ülkede “saadet” olur mu! Halk burnundan soluyor !..
Korona, güzelim ülkemizde sosyal bir turnusol da oldu.
O da bulunduğu ülkenin sosyal yapısına uyum sağlıyor, 65 yaşüstündeki muhtaçları vuruyor daha çok ! İyi beslenemeyen, bağışıklık sistemleri çökmüş olanları…
Biyolojik ve politik virüslerin kutsal ittifakıdır bu!..
Yanıma yöreme bakıyorum…Belediye dışında dayanışma sıfır! Dümenci müteahhitler, emlak zenginleri, vurguncu tüccarlar, ihale hokkabazları, vb.oralı değil ! Herkes dümenine bakıyor!..
00
Dönüyorum 65’e..
Bir bölümü çalışan 65 yaşüstüne sokağa çıkma yasağı getirdiniz.
İyi de kim besleyecek evlerinde bu insanları ? Bakanı edeni de yoksa ?..
Her yerde, bizimki gibi, CHP’li belediye yok ki !..
ETİKETLER : Yazdır