2020 NE GETİRİR?
02 Ocak 2020 16:17:46
Biz köşe yazarları, özellikle her yeniyılın ilk günlerinde, Roma mitolojisindeki tanrı Janus’a döneriz:
Janus, geçmişle geleceği birlikte sembolize eden bir tanrı, Zamanın tam ortasında. Bir yüzü geleceğe bakıyor, bir yüzü geçmişe…
Biz ona döneriz işte!
Geçen yılın bir “muhasebesi” ile gelen yılın tahminleri beklenir bizden.
Ben geçen yazımda 2019 için bir genelleme yapmıştım. Yinelemek istemiyorum!..
Peki gelen yıl ne diyor? 2020 ?
Budalaca bir iyimserliği bir yana bırakmak gerekirse, eldeki veriler, 2020’nin de pek parlak geçmeyeceğini söylüyor:
Şöyle bir söz vardır. Denilir ki, “siyaset, ekonominin yoğunlaşmış ifadesidir.”
Sözüne güvenilir ekonomistler, 2020 için kötümser yorumlarda bulunuyorlar. Hoş zaten bunun ucu şimdiden gözüktü: Yükselen vergiler, harçlar, fiyatlar ile hala iki hanede yürüyen enflasyon ve 5 milyona yaklaşan işsizlik, kimsenin elinde sihirli bir değnek olmadığına göre, 2020’nin nasıl geçeceğini bize işaret ediyor!
2019’dan devredilen bu kötü ekonomik tabloyu, yukarıdaki özdeyişe teyelleyecek olursak, siyaset yaşamımızın kalite gösterge tablosunun 2019’dan farklı olmayacağını sonucu ortaya çıkıyor.
Yılı, Kanal İstanbul gibi uçuk, Libya’ya asker göndermek gibi çok riskli projelerle açan siyasal iktidar, 2020’nin siyasal panoramasını şimdiden çizdi zaten!..
Benim kafamın içinde dolaşıp duran soru şu:
Bu iç-açıcı olmayan tablo, yıl içinde bir erken seçimi gündeme getirir mi?
Olasıdır!
Şu da var ayrıca:
Basında yeralan kimi haberlere göre, Anayasa mahkemesinin HDP’nin referandumun iptali için yaptığı başvuruyu gündeme alması sözkonusu. Eğer referandum iptal edilirse, parlamenter sisteme dönüşün yolu açılmış olacak, bu da bir erken seçimi gündeme taşıyacak…
Bu olmasa .bile, siyasal iktidar, ekonomik tablo daha da kötüye gitmeden ve buna koşut olarak siyasal bir kaos oluşmadan bir erken seçim kararı alabilir.
Bunda, AKP’nin tabanına gözünü diken Davutoğlu’nun GP’si ile bugün yarın sahaya çıkması beklenen Babacan’ın partisinin yaratacağı baskı da etkili olabilir.
00
Bizim buralara gelince…
Türkiye gibi halimiz!
Tarım tümüyle bitti. Sınai yatırım yok. İşsiz sayısı 27 bin 500’e çıktı. Ceplerinden diploma fışkıran gençler, ya garsonluk yapıyor, ya pazarcılık ya da kuryelik. Bunlar da şanslı olanları ! Genel işsiz içinde nerdeyse yüzde 30’a ulaşan genç işsizler ya başka illere göçediyor ya da aile ocağının himayesine terkediyorlar kendilerini…
Öte yandan, bütün bunlara koşut olarak, 1960’lı yıllardan bu yana Ereğli’yi yeni bir sosyal düzene taşıyan, yarattığı katmadeğerlerle genel nüfusunun üçte birinin direkt olarak yaşamına dokunan Erdemir de, görece olarak küçülmeye başladı! İşçi sayısı nerdeyse 55 yıldır değişmiyor:
Erdemir’in montajında 11 bin işçi çalışmıştı. İşletmeye açıldıktan sonraki işçi sayısı 6 bin civarına düşmüştü. Hala o bantta! Yeni yatırım olmadığı için fabrika işçi alamıyor. Bunun yanısıra, sosyal bir daralmaya da yönelmesi kentin ekonomik ve sosyal yaşamını olumsuz etkiledi.
Bu arada Erdemir’in belediyeye her ay ödediği 400-500 bin (milyar) lira arasında değişen Elektrik ve Havagazı vergisini anayasa mahkemesi kararı ile artık ödememesi , belediyenin büyük bir gelirden mahrum kalmasına yolaçtı. Geçmiş yılların “zengin” belediyesi, artık, “yoksul” ! Bu olay, aynı zamanda, kentin/belediyenin ne ölçüde Erdemir’e bağlı olduğunu da ortaya çıkarttı!..
Bu talihsiz tablonun “sosyal belediyecilik” sloganıyla iktidara gelen CHP yönetimini, özellikle de deneyimli belediye başkanı Posbıyık’ı zorda bıraktığı, ayrıca hüzünlendirdiği kesin. Çünkü, temel yatırımların yanısıra, halkın sosyal yaşamını renklendiren etkinlikleriyle tanınan Posbıyık belediyeciliği frene basmak zorunda kaldı!
Belediyenin, yeni kaynaklar yaratma konusunda gerekli donanıma ve deneyime sahip kadrolarının da çok yetersiz olması en büyük handikapı şu an!..
Kentin siyasal yaşamına bakıyoruz…
Değişen bir şey yok!
AKP, üç dönemdir atama yönetimle yürüyor. Dördüncüsü yolda!.
CHP, iki kez kayyumluk oldu. Antidemokratik bir delege seçiminden geçti. Tek liste/tek adayla kongre yapıp, AKP’den farklı bir parti-içi demokrasi anlayışına sahip olmadığını gösterdi.
Ötekiler hala birer tabela!.
Medyamız da artık klasikleşen pragmatik/otosansürcü çizgisini korudu.
Medyamızda yılın olayları;duayen gazeteci Bedri Erel’in vefatı ile günlük Demokrat gazetesinin AKP ilçe Başkanı Fatih Çakır’a satışıydı! Satış konusundaki çeşitli iddia ve spekülatif yorumlara Çakır’ın sessiz kalması düşündürücüydü. Diğer bir medyatik olay, Ereğli Gazeteciler Derneği’nin yeni Kurulan Küresel Gazeteciler Konseyi’ne kurucu-üye olarak katılmasıydı.
Heykeltraş Yaman Civan’ın yitirmemiz, yılın hüzün veren olaylarından birisiydi.
Dürüst olacağım:
Türkiye gibi bizim buralar için de 2020’nin pek de özlecek bir yıl olmayacağını düşünüyorum.
Haydi rastgele!..
ETİKETLER : Yazdır