FIKRA GİBİ” LER – 2
27 Mart 2019 14:11:32
( Bire bir başımdan geçenlerdir) DEPMÜK… İstanbul’da, bir oteldeyiz rahmetli Amcam’la. Gece yarısı komşu odanın duvarı sanki yıkılırcasına yumruklanıyor: “Yeter beeee ! Çüüüüüüüşşşşş…” Gece yarısı ikimiz de horluyor, makaraları sarıyormu-şuz meğer. Amcam uyanmadan seslendi: “Depmez geç-ve, geçive… SAKAL M’AKAL… 1- 90’lı yılların başı. Merak bu ya, sakal bıraktım. Pamuk dedeler gibi oldum. Bir gün öğretmen dostumun biri; “Hayrola ! Hacı’ya mı?” diye sordu. Ni-yetimizde var, dedim. “Bugün Cuma, duasını yapalım mı?” diye de ekledi. İsabetli olur; benim gibi bir sakal-lıya senin gibi bir Hoca’nın duası gerekir, deyiverdim. 2- Baba dostu bir hemşehrim, sakallı halimi görünce, “Kes şu sakalları da, bir adama benze yahu.” De-di. Sakalın işlevi bitince kestim. Birkaç gün işyerinin ö-nünden geçtim. FARKINDA BİLE DEĞİLDİ. Gittim,“bak kestim.Sen de sakal bırak da,bir adama benze yahu, dedim.
O ADAM KİM ?
Bartın pazarında dolaşıyorum. Çilek zamanı. Kadın, özenle se-çiyor çilekleri. Alan adam gittikten sonra, Deyze bana da seçip versene, dedim.”Sen o adamın kim olduğunu biliyo musuy?”. Kim dedim.” O adliyede katip, benim her işim görüya. Ya !” BALIĞIN MANDASI… Şair dostum İstanbul’a gitmiş. Balıkçı’ya götür-müş arkadaşları. Hangi balığı yemek istersin” diye sor-muşlar. “Palamut” de-miş.”Yahu burada balığın manda-sını yemek olur mu?” demişler. Birisi, ağzının tadını boz-mayın yahu” demiş…
MEKKE’DE GÖRÜLMEK…
İş yerime gelen bir müşteriye şoför Hacı Amca diye seslenip durdu. Aldığı eşyaları kamyona yükledik. İşlerini bitirip geldiğinde, çimentolardan birinin ıslandı-ğını görünce, şoföre ağza alınmayacak küfürler etti. ”Sabah namazımı da kıldım, onun da hayrını görmedim” diyerek gitti. Şoföre sordum: Bu ne biçim Hacı, yahu dedim. Şoför espirili biriymiş: “Onu Mekke’de görenler var.” OTLA ABİ OTLA… Şekere yakalandım. Sevmediğim tatlıya baka-kalıyorum. Bakkal dostum, helva paketini koydu tez-gâha: Azıcık alabilir miyim, dedim Yanıtı esğiriye ne-den oldu: “Otla abi, otla” dedi. Benim hayvan olduğum belli de, senin gibi hayvan olduğumu sana kim söyledi, diye-rek azarladım. Meğer şaka yapmış !
SOKAK ELİN BAĞ ELİN…
Adam kendisine her fırsatta,” bir dikili ağacın yok” diyen karısına inat, komşunun bağından bir çubuk alır, apartmanın önüne diker. Bağ büyür, üçüncü kat balkonuna kadar uzanır. Dikiminden iki yıl sonra, mey-vesini de verir. Bir sabah balkona çıkarlar ki, bağ yer-lerde sürünüyor. Gece bir sarhoş otomobilini park eder-ken bağı koparmış. Çok üzülür karısı. Eşi teselli eder: Bağ komşunun, sokak belediyenin ne bekliyordun? Na-sipten gayrısı olmuyormuş değil mi? MUHABBETLERİ YOK ! Sabahın erken saatinde Bartın’a inmişim. So-kak sokak geziyorum. Bir kuşçu dükkânının önünde ka-feste kuşlar var. Adama sordum: Bunlar ne kuşu? A-dam,” Muhabbet Kuşu” dedi. Ama muhabbetleri yok !, deyince açıkladı: Amca, bunlar gece üşümüşler. Ondan-dır…
İLAHİ KADEMOĞLU !
Bir festivale davet ettim şair İbrahim Yıldız’ı. Sabahleyin gelmiş Devrek’e. Dükkân kapalı olduğu için çarşı içine doğru yürüyormuş. Ben de dükkâna gidiyorum. Elinde bastonu, ağır aksak yürüyen biri, içimde bir ılıklık hissetirdi. Daha masama oturmadan, Yıldız kapıda belirdi: “İlahi Kademoğlu; beni tanıyamdın yahu!” dedi. Tanıdım da, adını bilemedim ağabey, dedim. Çünkü ilk ke yüz yüze gelmiştik… DİPLOMA… Bir dostum (meslektaşımdı), beni ziyarete gel-di. “Diplomanı niye asmadın?” diye sordu, oturur otur-maz. Diploma iş yteri ruhsatı değil ki: Eğer benim oku--muşluğum o diplomadan belli olacaksa, neyleyim öyle okumuşluğu, dedim ve ekledim: Bazı diplomalara sığ-maz insan, kendini aşar, çerçeveden taşar. Çerçeveye sı-kışıp kalanlardan olmak istemem!
O YAZIDA BEN VAR MIYIM?
Yazdığım bir yazıda kendini bulamayan dostum sordu: “Bu yazıda ben var mıyım?”Yazı, yüzler üzerine idi. Dostum da ilginçtir, kırmızı yüzlüydü. Bulamadınsa yoksundur, dedim. Yani, utanması belli ol-muyordu. Ondan mülhem bastıramadığım ilk kitabıma YÜZÜM BANA BENZER adını verdim.
ETİKETLER : Yazdır