FESTİVALLER
10 Mart 2019 15:01:24
Sonlarına doğru geldiğimiz 31 Mart yerel seçim süreci,örneğin Ereğli’de,iki olguyu öne çıkarttı:
Bunların birisi,tüm partilerin,özellikle de başa oynayan partilerin adaylarının hizmet projelerindeki “sosyalleşme”eğilimi…
Tüm adaylar,nihayet,insanı keşfettiler!
“Sosyal belediyecilik”kavramı,nihayet,adayların hizmet portföylerindeki “temel değer”e dönüştü gibi…
CHP adayı Posbıyık ile AKP adayı Erol Şahin’in ve BBP adayı Hüseyin Uysal’ın vaadleri/hizmet projeleri,öncelikle insana “dokunuyor”örneğin…
Şahin’in üretime katkı sağlayacak ve istihdam yaratacak “mahalle atölyeleri”projesi ile CHP adayı Posbıyık’ın “her mahalleye ücretsiz kreş”ile “aşevi”kurma projesi bunun tipik örnekleridir.BBP adayı Uysal’ın toplutaşıma ücretleri ile su fiyatında indirim yapacağı vaadi de insana sıcak şekilde dokunan vaatler…
Peki,geçmiş seçimlerde pek akıllara gelmeyen bu tür projeler bugün niye gündeme taşındı?Değerli adaylarımızın başına bir yerlerden saksı filan mı düştü?
Saksı düştüğü kesin!
Saksı?
Ekonomik kriz!..
Enflasyonun azdığı,işsizliğin patladığı,çarşı-pazarın yandığı koşullarda adaylar uçuk-kaçık projelerle halkın karşısına çıksalardı,gülünç olurlardı.
Bir örnek vereceğim:
Posbıyık’ın daha aday adayı iken,uluslarası caz festivali düzenleyeğini açıklaması kendi çevresinde bile tuhaf karşılanmıştı.
Posbıyık,aday olduktan sonra açıkladığı sosyal projeleriyle bunu dengeledi…
AKP adayı Erol Şahin de,başlarda festivalden filan hiç söz etmezken,daha sonra yaptığı açıklamalarda büyük çaplı festivaller düzenleyeceğini söyleyerek o da kendi içinde bir denge sağladı.
Çünkü zorunluydu bu.Halkın moral-motivasyonunu yükselten,üç-beş de getiri sağlayacak festivallere karşı çıkmak politik açıdan akılcılık değildi.
Uysal ise,bir başka açıdan yaklaştı festivale: O,bir ay sürecek Çilek Festivali vaadinde bulundu.
Posbıyık’ın başlarda şaşkınlık yaratan uluslararası caz festivali çıkışı bu şekilde genel atmosfere uyum sağladı…
Yeri geldi bir-iki söz söyleyeceğim…
28 yaşında,beni canevimden vuran o travmatik olaya kadar en sevdiğim müzik türü caz’dı.Sürüyle plağım vardı.Cazın doğuşu konusunda da iyi-kötü bilgim…
Caz,doğaçlama şeklinde icra edilen bir Afro-Amerikan müzik türüdür.Cazın kökeninde,Afrika yerlilerinin vurmalı çalgıların öne çıktığı geleneksel müziği vardır.Caz,özgür,bu anlamda devrimci bir müziktir.Cazda beste değil,yorum öne çıkar.
Doğaçlama,cazın ayırıcı özelliğidir.
Sömürgeciliğin 19.yüzyıldaki merkezi olan kilise,Batı Afrika’daki Hristiyanlaştırma faaliyetleri sırasında zencilerin köleleştirilmesini meşru kılan bir yorum geliştirdi.Hristiyan dinince,bir hristiyanın diğerini köle olarak kullanması yasaktı.
Kilise,bu yasağı delmek için,yerli halkın ruhunun olmadığı,yani bir tür”hayvan”olduğu şeklinde bir yorum geliştirdi.Hristiyanlaştırılan zencilerin köle olarak kullanılmasının yolu bu şekilde aşıldı.
“Blues”denilen müzik türünün kökeni,zencilerin köleciliğe karşı duyduğu edingen tepkinin bir ürünüydü.Blues daha sonraları cazın bünyesinde yeraldı.Cazın kökeninde kilise ilahilerinin ve etkisinin olduğu şeklirde bir yorum da vardır.
Caz,özgürlüktür kısaca.
Uzattık…
Festivallere kimse karşı değil.Karşı olunan,eğlence kültürünün sosyal politikaların önüne geçirilmesidir.
Adaylar,seçilmeleri halinde eğer verdikleri sözleri tutarlarsa,festival
ler,ekonomik krizin halk üzerindeki psikolojik baskısını hafifletecek rol oynarlar.Buna bir de odağına insanın konulduğu sosyal etkinlikler eklenmesi durumunda harika bir denge kurulur.
Gidiş o gidiş gibi…
Bakalım.
ETİKETLER : Yazdır