BÜYÜK YÜRÜYÜŞ
04 Ocak 2019 23:34:04
Zonguldak maden işçilerinin,1991 yılının 4-8 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirdiği Büyük Ankara Yürüyüşü’nün 28.yılındayız.
Yürüyüşün bir bölümüne ben de katılmıştım.Yürüyüşün öyküsü,benim genişletilmiş 2.baskısı geçenlerde çıkan Taşkömürünün Devletcilik Dönemi ismindeki kitabımda ayrıntılı olarak var.
Büyük Yürüyüş,dünya çapında yankıya yolaçan çok önemli bir eylemdi.Sadece biçimi/katılımı ve fiziki hedefi bakımından değil,içeriği bakımından da…
Çünkü eylem,sadece ekonomik değil,bir adım geriye çekilip bakıldığında,milli-demokratik nitelikte bir eylemdi.
İşçiler,milli/stratejik bir kaynak olan kömür madeninin kapatılmasına karşı da yürüyorlardı;ekmek,barış ve özgürlük için de…
İktidarda ANAP vardı.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı.Başbakanlık koltuğunda da Özal’ın “gölgesi”konumundaki Yıldırım Akbulut oturuyordu.
Özal,neoliberal/pragmatik bir politikacı ve devlet adamıydı.
Neoliberalizmin ekonomi mantığına sahipti.Yerlilik-millilik filan onun umurunda değildi.”Nerede ucuzu varsa oradan alırım”şeklinde neoliberal ya da vahşi kapitalist bir mantıkla hareket ediyordu.Batı,özellikle de ABD hayranıydı.
“TTK zarar ediyordu.Öyleyse onu kapatıp kömürü dışarıdan almak daha doğruydu.”
Kafa buydu.
Özal’ın iş dünyasındaki en büyük destekçisi de,devrin önemli işadamlarından doğalgazcı İshak Alaton’du.Şöyle diyordu Alaton:
“Madeni kapatalım.Orada çalışan işçilere maaşlarını evlerinde verelim,daha az zarar ederiz…”
Aslında TTK zarar etmiyordu,zarar ettiriliyordu.Ta 1940’lı yıllardan itibaren,genel yaşama yansımasın diye,kömür fiyatı,maliyetinin altında saptanıyordu.Bu zaten devlet işletmeciliğinde bir gelenekti…
00
Mengen’de kolluk barikatı ile durdurulan madenciler Ankara’ya varamadı.Ama,eylem başarılı oldu:Özal,madeni kapatmaktan vazgeçti.Ancak bu, giderek madenin çöküşünü önleyemedi.Yatırımlar durdu,işçi sayısı azaldı,1970’li yıllarda 4 milyon ton olan üretim 1 milyon tona kadar geriledi. Bununla da yetinilmedi,rodevans yöntemiyle maden sahaları özel sektöre açıldı,kaçak ocakcılık patlama yaptı…1,5 milyar ton rezervi bulunan kömür işletmeciliği bitkisel yaşama sokuldu !..
00
Aslında ben bu yazıda bir başka şeyin üzerinde duracaktım,uzattım…
1991 Madenci yürüyüşü önemlidir,ama onun geri planı daha önemlidir.Çünkü,170 yıllık geçmişi olan maden emekçileri,1991 yılına kadar birçok eyleme imza attı,ama 1991 eylemi, milli demokratik bilinç ışımasına sahip ilk eylemdi.
Peki işçiler,bu bilinç ışımasına nasıl sahip olmuşlardı?
Şimdi onu anlatacağım:
GMİS’İN ÖYKÜSÜ
Zonguldak Maden İşçileri Sendikasının nüveleri, 1942 yılında ilki Kilimli’de kurulan Yardımlaşma Sandıkları’dır.Aynı dönemde Kozlu ve Üzülmez’de de sandıklar kuruldu.Ancak bunlar hükümetçe kapatıldı.
1945’da çıkartılan 4919 sayılı Cemiyetler Kanunu ile sınıf esasına göre cemiyet kurma yasağı kalkınca,sandıklar,Ereğli Kömür Havzası Maden İşçileri Derneği’ne, dernek de bir yıl sonra sendikaya dönüştü.
Geçerken söyleyeyim,GMİS,Zonguldak’ta kurulan ilk madenci sendikası değildir.İlk sendika,Y.İnşaat mühendisi Abdülkadir Basa ile jeometr Kerim Kerimol ve üstmadenci Turgut Etingü’nün önderliğindeki solcu işçi ve aydınların kurduğu 1946 tarihli Maden Kömürü Havzası İşçileri Sendikası’dır.Altı ay sonra TKP ile bağlantılı olduğu savıyla kapatılan bu sendikanın örgütlenme yapısı,sosyalist partilerin aynısıydı.Sendikanın Başkanı yoktu,genel sekreteri vardı ve onun altında da bir komite (büro) bulunuyordu.Sendikanın seçilmiş ilk genel sekreteri ,babam Ahmet Naim’di (Çıladır)
GMİS’in tarihine bakıyoruz…1990’lı yıllara kadar klasik bir sendika görünümü veriyor.
GMİS’in milli-demokratik mücadele içinde etkin bir yer edinmesi,Şemsi Denizer’in Genel Başkanlığını Yaptığı 1990’lı yıllar…
Denizer,GMİS’i ilkten kendi içinde,sonra da dışa dönük bir demokratik kitle örgütüne dönüştürmek için kolları sıvıyor.Sendika-içi eğitimin içeriği değişiyor,demokratikleşiyor,toplumsallaşıyor…Öteki demokratik kitle örgütleriyle bağlar kuruluyor.Uluslararası Madenciler Federasyonu’na,Uluslararası Kimya ve Enerji Federasyonu’na üye olunuyor.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi etkinliklere omuz veriliyor…
GMİS’in 24 Şubat 1990 tarihinde Zonguldak’ta düzenlediği ve binlerce işçinin katıldığı İnsana Saygı Mitingi ise, Sendikayı çok etkin bir demokratik kitle örgütü olarak Türkiye ve Dünya gündemine taşıyor/tanıtıyordu…
Miting,insana saygı temasını,TKİ Yeni Çeltik’te 68 işçinin ölümüne yolaçan “işcinayeti”nde somutlaştırıyordu. Mitingin amacını Denizer şöyle açıklıyordu:
“Maden şehitlerimizi anmak,iş cinayetlerini protesto etmek,ekmeğe ve insana saygı duymayanları kınamak;ekmek,barış,özgürlük istemlerimizi yinelemek için miting alanındayız…”
Bu yazıyı şunun için yazdım:
İster ekonomik ve isterse demokratik/siyasal mücadelede olsun önderlik çok önemlidir ve belirleyicidir.
TTK bugün bitme noktasına geldiyse eğer,bunda,özellikle son 20 yıl içinde arada bir geçim endeksi yayınlayıp sözleşmeleri tepede bitiren GMİS yönetiminin edilgenliği de önemli rol oynamıştır.
00
Meğer beterin beteri de varmış,Sözcü’nün 4 Ocak tarihli sayısında yayınlanan “TTK’da sahte evrak skandalı patladı” başlıklı haberde,Sayıştay’ın raporlarına dayanılarak,sahtecilik skandalınakarışanlar arasında GMİS’in Armutçuk Şube yöneticileride bulunduğu belirtiliyor.
Pes doğrusu !..
ETİKETLER : Yazdır