ALTIOKA DÖNMEK DE YETMEZ…
27 Temmuz 2018 22:30:09
CHP’de değişim/yenilenme rüzgarları esiyor…
Ancak,değişimden neyin kastedildiği sorusu boşlukta!
Kastedilen yönetim değişikliği mi,yoksa altıoka dönüş mü? Ayrıca altıokun,özellikle halkçılık kavramının günümüz koşullarına cuk oturan yeni bir yorumuna duyulan ihtiyaca vurgu mu?..
Henüz belli değil.
Muharrem İnce,değişim manifestosu (bildirisi)hazırlıyormuş,Kılıçdaroğlu da bu doğrultuda başka bir çalışma yapıyormuş…
Bu gelişmeler,salt biçimsel bakımdan bile olumludur.Çünkü,değişim ihtiyacının artık tüm örgüte kendisini dayattığını gösteriyor…
CHP içindeki Kemalistler,değişim kavramını,”altıoka dönüş”şeklinde seslendiriyorlar.
Ben de öyle düşünüyorum,ama bence bu da yeterli olmayabilir.
Çünkü başta halk kavramı olmak üzere,CHP’nin temel ilkelerinin günümüz koşullarına göre yeniden yorumlanması toplumsal diyalektiğin gereğidir.
Altıok,değiştirilemez/yorumlanamaz bir kutsal kavram değil.Öyle olsa değişimden sözetmenin de anlamı kalmaz.
İsterseniz altıokun en önemli ilkesi olan lalkçılık kavramından başlayalım işe…
CHP’nin altıokundaki halk kimdir?
Halk kavramı,kötü tanıma elverişli bir kavram.Çünkü her ideolojik/siyasal meşrebe göre anlamı değişir…
Atatürk,halk kavramını,millet kavramı ile eşanlamlı görüyordu.Şöyle diyordu:
“..Muhtelif(çeşitli)meslekler erbabının menfaatleri(çıkarları)yekdiğerine (ötekine) memzuç(bağlı) olduğundan,onları sınıflara ayırmak imkanı yoktur ve heyeti umumiyesi (tümü) halktan ibarettir.”
Atatürk’ün bu yorumuna meclis içindeki Sovyet yanlısı “şura”cılar”sol”dan tepki gösterirken,devrin ünlü yazarlarından sağcı Ahmet Emin Yalman,Atatürk’ün halkçılık kavramına yüklediği anlama rağmen,öncü (tek) partiye “Halk Fırkası” (Partisi)ve rejime de halk hükümeti adının verilmesini, “sınıf mücadelesini ihdas etmek istidadını (sınıf mücadelesine yolaçmak yeteneğini)” gösterdiği savıyla karşı çıkıyordu.
Devrin diğer bir ünlü yazarı Mahmut Esat İsa, Atatürk”ün yanında yer alıyordu…
1920’ler Türkiyesi,kuşkusuz,”sınıfsız imtiyazsız bir kitle”değildi,sınıflar vardı.
Kimdi onlar?
Birisi,ekonomiye egemen olan eşraftı (toprak sahipleri-tüccar),öteki de devlete egemen olan bürokrasiydi.
Denilebilir ki,CHP,adındaki halk sözcüğüne rağmen,pratikte eşraf ve büroktat/aydın partisi olarak kurulmuştur.
Zaman geçti,Türkiye toplumsal diyalektiğin kaçınmaz sonucu olarak gelişti ve değişti.
Yeni sosyal sınıflar ortaya çıktı,sınıfsal farklılaşmalar netleşti.Zengin-yoksul ayrımı keskin çizgili bir sosyal içeriğe kavuştu…Ara sınıf ve tabakalar siyaset üretimine ve yönetime dahil oldu…
Buna koşut olarak CHP’nin temel ilkelerinin en önemlisi olan halkçılık kavramının da içeriği değişti. CHP’de yenilenmeden söz edilecekse eğer,altıokun “devrimciyiz”ilkesinin yol göstericiliğinde tüm ilkelerin (okların)yeniden yorumlanması gerekiyor.
Peşin hükümlü olmak istemiyorum ama,bu değişimi ne Kılıçdaroğlu gerçekleştirebilir,ne İnce ve hatta ne de altıoku yoruma kapalı ilkeler bütünü olarak gören katı Kemalistler…
CHP,altıoka yüzünü dönmeden ve altıok çağdaş bir yoruma kavuşturulmadan değişmez!Olsa olsa yönetimi değişir…
Oysa,Türkiye’nin buna ihtiyacı var.
ETİKETLER : Yazdır